Zamanımızda din bilgisi bilimsellikten çıkarılmış, yerini birçok uydurma hurafe ve İslam’da olmayan bilgilerle doldurulmuş, İslam’ın insanlara sunduğu ilim kısıtlanıp kaybolmuştur. Ortaçağın Hrıstiyan din adamlarının bilimin önüne din adına engel koymalarıyla başlayan engizisyon, bu gün İslam adına kendilerini İslam alimi sanan kişiler
"dünyanın herhangi bir yerinde hapisanelerim boştur sokaklarımda dilenci yoktur yaşlı insanlar yoksulluk çekmezler vergiler ezici değildir ben onun saadetinin koruyucusu olduğum için insanlık alemi benim dostumdur denirse işte o zaman o memleket anayasası ve hükümeti ile övünebilir" demiştin''
Sayfa 51 - İnsancıl Yayınları: 84Kitabı okudu
Reklam
Ch. Comte: "İnsanlar çorak veya hatta bazı bataklıklar gibi zararlı arazileri verimli kıldıklarında tamı tamına bir mülkiyet hakkı yaratmış olurlar." Bir şey yutturmak ister gibi kaçamak sözcükler kullanıp ifadeleri şişirmenin ne alemi var? Tamı tamına bir mülkiyet hakkı yaratmış olurlar; bununla daha önce var olmayan üretici bir kapasite yaratılmasını kastediyorsunuz herhalde, ama bu kapasite onu destekleyecek malzeme olmadan yaratılamaz. Toprağın özü aynı kalıyor; değişiklik sadece yapılan tadilatta ve toprağın niteliğindedir. İnsanlar her şeyi yaratıyor, ama toprağı değil. Ben de zaten insanın sadece toprağın zilyetliğine ve kullanımına hakkı olabileceğini, sürekli çalışma şartıyla, ürettiği şeylerin mülkiyetinin geçici olarak kendisine bırakılabileceğini savunuyorum.
Sayfa 111Kitabı okudu
316 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 24 hours
İncelemeye Mustafa Kutlu'nun bu kitap hakkındaki birkaç cümlesini yazarak başlamak istedim: "Etrafımız çelik ve beton yığınları ile kuşatılmışken, her yerde plastik egemenliği sürüp giderken, her sabah silah sesleri ve bomba gürültüleri ile uyanırken, baskı ve zulmün yaygınlaştığı bir dünyada çiçeklerden bahsetmenin ne alemi var diyeceksiniz.
Güller Kitabı
Güller KitabıBeşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 2021457 okunma
Allah'la (cc) irtibatını koparmış Batılı insan, alacakaranlık bir dünyada el yordamıyla ilahi hikmeti arıyordu. Ama akıl yetmeyince dara düşen insanlığın, ceyiz sandığından çıkarmaya alışık olduğu çok değerli bir hazinesi vardı: sezgi. Sezgi ve ilham, romantizm harekatı ile ön plana çıktı. Şaşırtıcı biçimde insanın, görünmeyen bilinçdışı bir denizde yüzdüğü keşfolundu. Sanki, asırlardır deniz kenarında yaşayan insan, ilk kez bir denizaltı alemi olduğunu idrak ediyordu! Sanki diyorum, çünki orijinal mesajları sonradan insanlar tarafından tahrif edilmemiş ilahi kaynaklı bütün dinler, aslında sistematik bir şekilde insanlığı bu "denizaltı alemi", yani bilinçdışı ile temas ettirmek istemişlerdi. Bu açıdan bakıldığında dinin bir tanımı da "bilincin bilinçdışı alanları entegre edecek şekilde genişlemesidir" diyebiliriz. E. Fromm Zen ve Psikoanaliz kitabında "Psikoanaliz de aynı amacı güder, ancak metotları değişiktir" der. (6)
Sayfa 19 - KaknüsKitabı okudu
Çok kere kendi kendimize sorarız: "Acaba bunlar neden yaşıyorlar? Yaşamakta ne buluyorlar? Hangi mantık, hangi hikmet bunları yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?" Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız; onların da birer kafaları, bunun içinde, isteseler de istemeseler de işlemeye mahkûm birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç âlemleri olacağını hiç aklımıza getirmeyiz. Bu âlemin tezahürlerini dışarı vermediklerine bakıp onların manen yaşamadıklarına hükmedecek yerde, en basit bir beşer tecessüsü ile, bu meçhul âlemi merak etsek, belki hiç ummadığımız şeyler görmemiz, beklemediğimiz zenginliklerle karşılaşmamız mümkün olur. Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.
Sayfa 11 - YKYKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.