İnsanlar böyle iç sıkıcı bir yeri neden daha da çirkin kılmaya çalışıyorlar acaba? Dünya kıyı bucak güzel bir yer olmalıdır gibi bir laf etmek istemiyorum. Fakat bu kadar da çirkinleştirmenin ne âlemi var?
Uzun yıllar aradan sonra, risale bahçesinden tattığım ilk risale. Ama bu defa yavaş, yavaş… Kelime kelime… Hikmetini sorgulayarak, tefekkürler eşliğinde.
Yeri geldi denizlerin, rüzgarın, şimşeğin, rengarenk çiçeklerin, envai çeşit hayvanların; yeri geldi Peygamberlerin, evliyaların, sıddıkların, nurani kalplerin lisanıyla ve şehadetiyle Tevhid
Ruhlar alemi bir çoğumuzun ürktüğü ve aynı zamanda merak etmekten de kendini alıkoyamadığı bir alem.Peki bu ruhlar dünya alemine inerse ne olur, bir de bunlar kötü ruhlarsa...?
Kitap, mezardaki bir lahitin açılması sonucu kötü bir lanetin ortaya çıkmasıyla başlıyor, ruhlar bir eşikten geçerek seçtikleri insanların bedenlerini ele geçirip onlarin
"Zordur insanlarla yaşamak, çünkü öyle zordur ki susmasını bilmek."(#52880794)
_________
Öncelikle bu inceleme yazısı doğrusuyla yanlışıyla BENİM düşüncelerim ve hissettiklerimdir. Yani herhangi bir makale veya yardımcı okuma yaparak yazılmış bir şey değildir. Tabiki bu tarz yardimci okumalar da
Bazı kitapların insanlar gibi "Ruh'ları" vardır. Kalbimize "Ruh'u"yla dokunan kitaplardan birini bitirdim az önce. Her satırından "Hayat Dersi" yağıyor, gökten nimet yağmuru yağar gibi.
Raci diye bir genç ve Aynalı Baba diye bir evliyanın tanışmasıyla insanın yaratılışının derinliklerine varan bir
Gerçek gerçektir. Sen birinin canını acıtırsan, kendi canını acıtırsın. Birine yardım edersen, kendine yardım edersin. Kan ve kemik tüm insanlarda bulunur. Farklı olan yürek ve niyettir. Bir Çift Yürek. İnsanlar neyin peşinde ve niçin yaşadıklarını bildiklerinde kendilerini mutlu ve huzurlu hissetmişlerdir. Bu gözle bakıldığında madde alemi ikinci plana düşmektedir ve asıl mutlulukların küçük görünen fakat hayatımızın çoğunu kapsayan ayrıntılarda gizli olduğunu göstermesi açısından güzel bir örnek oluşturduğunu düşünüyorum. Bazen en güzel yerler zindan bazen de zindanlar cennet bahçesi olur. Doğru bakmasını bilene...
Kesinlikle okunması gereken eserlerden. Kefiyle okudum, tavsiye ederim. Kitapla kalın. Herkesin şifası kendi içindedir...
Bir Çift YürekMarlo Morgan · Klan Yayınları · 201923.4k okunma
Anna Karenina'nın başında "Mutlu Aileler birbirine benzer, ama her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir" der Tolstoy. Ama mutlu bir ailenin içindeki mutsuz bir bireyi anlayamaz Tolstoy hiç. Gerçi kendisi ilerleyen yaşında mutsuz bir aile oluşumuna katkıda bulunmuşsa da kendi tarzında, o ölünce ailesindeki herkes mutlu olmuştur
9 yaşında, Londralı bir çocuk olan Rob'un hayatını anlatıyor. Başına gelen olaylar ve doğuştan gelen garip bir özelliği onu Londra'dan İsfahan'a sürükleyecek ve hekimler hekimi İbni Sina'nın talebesi yapacaktır.
Ön planda bu hikaye varken, Noah Gordon arka planda o dönemdeki coğrafyanın ekonomik, kültürel, siyasal ve dini portresini çizer. Dinler arası diyalog ne alemdedir, insanlar binli yıllarda ne koşulda yaşamaktadır, varlık alemi hakkında dünya ne kadar şey bilmektedir, din yanlış yorumlanırsa bilimin önünde nasıl engeller oluşur, nasıl vahşetler yaşanır gibi her biri başlı başına bir konu olan bu başlıkların cevaplarını, hikayeyle öyle güzel harmanlamış ki hayran kalmamak elde değil. Sanki o dönemde yaşamış da bu çağa dönmüş gibi oluyorsunuz. Kitap bir yandan böyle bilgilendirirken düşündürmeler yapadursun, bir yandan da sizi insanın çekebileceği acıların ve tadabileceği mutlulukların tonları arasında dolaştırıyor.
Ayrıca kitabın bana verdiği derslerden biri; bir tıp talebesi olarak bugünki imkanların kıymetini bilmem gerektiği oldu. Çünkü o zamanlarda hekimlik eğitimi almak ve hekimlik sanatını icra edebilmek hem hayatını ortaya koymayı gerektiriyor, hem de bilgiye ulaşmanın bilgiyi keşfetmekten geçtiği bir dönem.
Keyifli okumalar..
..çünkü insanlar, yıllara dalmış devler misali, yaşamış oldukları, sayısız günden oluşan, birbirinden uzak dönemlerin hepsine aynı anda değerler.
Yakalanan Zaman
..Eserimi tamamlayacak vakti bulabilirsem, her şeyden önce insanları birer hilkat garibesine benzetme pahasına da olsa, mekânda kapladıkları kısıtlı yere karşılık, Zaman içinde çok büyük, ölçüsüzce uzatılmış bir yer kaplayan varlıklar olarak tasvir edecektim kesinlikle, çünkü insanlar, yıllara dalmış devler misali, yaşamış oldukları, sayısız günden oluşan, birbirinden uzak dönemlerin hepsine aynı anda değerler.
Öncelikle Tengri inancı Türklerin, henüz İslamı bırak, İslamın babası olan Yahudi inancı bile tam olarak oluşmamışken var olan bir inançtır. Antik Türkler, herşeyi kapsayan en yüksek boyuttaki Tengri'nin varlığına inanmaktalardı. Ancak bu Tengri, İslâmiyet'teki Allah'ın aksine insanların ve evrenin diğer varlıklarının yaşam