Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir
Adamlık, bir kadını bir ömür sevmekten geçer. Kadınlık da kendini bir ömür sevecek adamın değerini bilmektir. Kimin için yaratıldığını bilmiyorsun elbette ama bu hikâyenin başrolü sensin. Aşkı senin, acısı senin. Kimse içinde kopan fırtınaları anlamaz, anlamak zorunda da değil zaten. İnsanlar hep konuşur çünkü hayat senin, tasası onlarındır.
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
Ben anlamıyorum kitap okumaya gönül vermiş insanlar yazılardaki hicvi nasıl anlamaz? :) Öyle değil mi?
Hayat bazen acımasızca gele bilir.Dost bildiklerin sen arkanı dönerken onlara,sırtını sıvazladığını sandığın anda,sırtından vura bilir...Ve insanlar hiç bir zaman anlamaz,dost anlayışı vardır. Gerçekteyse dost dediğin yalnızca sana ihtiyaç duyduğu an yanında olan, sen sorularda kayb olduğun anda ise ortadan kayb olan kişidir... Kimse dost değildir.Çünki kimse seni istediğin gibi anlayamaz, buna gerek duymaz belkide.Kimse senin verdiğin değerin aynısını sana iade etmez...Sen 50 q güven verirsin o 20 q,sen 30 q sevgi katarsın o 10 q ....Hayat böyledir işte.Dedim ya bazen hayat çok acımasızdır...
“Bazen insanlar kadar paragraflar da anlamsızlaşır. Hiçbir sözcük seni anlamaz, anlatamaz, yazdıramaz. Çaresiz bırakırlar seni, suskunluğa terk edersin kendini. Sonra biraz daha acı çekersin, hüzün çuvalına eklersin bir şeyler, tekrar yazmaya kalkarsın ve sonra fazlasıyla yazarsın.’
193 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Oldukça güzel bir bilim kurgu romanı. Vanguard adlı uzay gemisi çok uzun süredir seyahat etmektedir. Öyle ki iki üç nesil yaşamaktadır. Ancak isyanlar çıkmış ve gemi yönetimi kalmamıştır. Jordan Vakfı'nın finanse ettiği bu yolculuğu insanlar anlamaz hale gelmiştir. Onlara göre evren gemidir ve gemi sabittir. Ancak bunlardan Hugh bir gün asilerle karşılaşır ve gerçeği anlar. Arkadaşlarını ikna etmesi gerekmektedir. Alan ve Bill'i bir şekilde ikna eder. Asilerin reisi mutant olan iki başlı Joe-Jim de onlara yardım eder. Bir şekilde yönetimi devirir ve Narby adlı subayı kaptan yaparlar ama her şey mutlu son ile sona erecek midir? Hugh gemiyi yönetip nihai durağına götürebilecek midir? Soluksuz okunan bir roman.
Uzayda Kaybolanlar
Uzayda KaybolanlarRobert A. Heinlein · K Yayınları · 197477 okunma
Reklam
202 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-Bu kitabı enfes bir zevkle okumamı itiraf edebilirim.Ve bu kitap bana bazı şeyleri hatırlattı ama onları izah etmeyeceğim.Çünkü,bu bana özel şahsi hatırlatmalar olsa gerek :) Atay’ın, hikâyelerinde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlattığını
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,2bin okunma
Parama göre bir otel odası bulabilmek için tabanlarım şişene kadar dolaştım. Zar zor da olsa kıyıda köşede kalan bir otelde derme çatma bir oda bulmuştum. Tütünümü sardım daha doğrusu ben sarmayı hiç beceremedim be. Öyle işte duman çıksın. Odaya şöyle bir göz gezdirdim. Oda ucuzdu oda boktu oda da önceki günden kalma kokular vardı. Tv de üç beş tane kanal sırasıyla üç tur döndüm. Saçmaydı hepsi. Saçma sapan siyasi tartışma programları. İktidar yanlısı üç beş tane adam aynı konuda aynı sonuca varıyorlardı. Ben yalnızdım lan onlar ise saçmalık. Uzandım yatağıma gerçek hayatı seyre koyuldum . Dışarıda loş bir karanlık hakimdi. Sorular sordum kendi kendime. Ne için vardım. İnsan karakterine göre mi var olur parasına göre mi. Niçin aptal bir kadın tarafından terkedildim. Niçin geçtim güzel olan herşeyden. Boktan olan her durumun odak noktası mıyım? Neden bu insanlar halden anlamaz ki. Herkes vicdanı beynini kaybediyor olsa gerek. Bir gün aradığım her şeyden. vazgeçeceğim Ben varsam var lan her şey. Aslında hepimiz birer hiçiz. Piç olan egolarımız. Bak yine sabah olmuş. Boş şişeler ne anlatıyor insanlığa. Hiç
1980’li yıllardan sonra düşünce hayatımızın genel özellikleri köklü olarak değiştirilmiştir. Bu ülkede yaşayan insanlar bir bütün olarak düşünceden, sistematik fikirden, ideolojilerden, estetikten, etikten, bilimden uzaklaştırılmıştır. Bu yıllarda insanların temel referans kaynakları önemli oranda yerle bir olmuş, bunun yanı sıra okuma edimi köklü
"Sizin şehirlerinizin görünüşü Kızılderilinin gözlerine acı veriyor. Tabii diyeceksiniz ki Kızılderili vahşidir, anlamaz. Sizin şehirlerinizde sessiz, sakin bir yer yok. İlkbahar yapraklarının hışırtısını, böcek kanatlarının çıtırtısını dinleyecek yer yok. Sadece kulakları rahatsız eden takırtılar var. Tabii ben ilkel bir insanım, medeniyetten anlamıyorum. Kızılderili gölün üzerinden kopup gelen rüzgarın yumuşak sesini dinlemeyi; gün ortası yağmurunun temizlediği, çam kokularına bulanmış o rüzgarı içine çekmeyi tercih eder. Kızılderili için hava çok kıymetlidir. Her şey, hayvanlar, bitkiler ve insanlar aynı havayı paylaşır. Hani öleli günler olmuş cesetler vardır ya kokusuyla beraber uzanır; sizin şehirlerinizdeki insanlar da tıpkı öyle, kötü kokulara alışmış, uyuşmuş vaziyette." Seathl, Suqwamish - Duwamish Kabilesi...
Reklam
Ne anlamaz adamlar! Hiç kimse hiçbir şey anlamıyor. Bu insanlar zaten bu kadar ahmak olmasalardı, bu dünya bu kadar ahmak olmazdı.
Bunu neden yapıyorsun Mehmet. Ne yapıyor ki? Insanlara bakıyor. Onların içlerine bakar gibi bakıyor. Nasıl bir adam bu? Iyi mi, kötü mü? Anlar mısın bunu hemen? Anlamaz. Daha genç. Ama neyi değiştirir ki bu, bazı insanlar öyle bakar hayata, insanlara. Yargılar gibi. Hüküm verecekmiş gibi.
Bu köyde kenttekilerden başka türlü düşünen insanlar yaşar.Bunlara toprak insanları denir. Yarık insanlarından daha çok yiyecekleri olduğu halde elleri daha kaba, örtüleri daha kirlidir.Yaşamları diğerlerinden çok daha güzel ve sağlıklıdır ama kendileri buna inanmaz ve toprağa basmayan,tohum ekip ürün biçmeyen, bu yüzden onları boş gezer gözüyle bakan yarık insanlarını kıskanırlar.Onlara karşı düşmanlık güderler. Onlara kendi topraklarından yiyecek sağlayan, meyve toplayan, yağlanana kadar sığırları otlatan ve sonrada yarısını yarıktakilere veren hep toprak insanlarıdır çünkü. Tüm yarık insanlarının yiyecek sağlamaktan canları çıkar.Yine de, neden öbürlerinin örtülerinin daha güzel, ellerinin daha beyaz olduğunu , neden kendileri gibi güneşten terleyip , rüzgarda üşümek zorunda kalmadıklarını bir türlü anlamaz kafaları.
Sayfa 33
Zaman, bir ağaç için, bir insan için olduğundan farklıdır. Güneş, toprak ve su bir büvet ağacının anlayacağı şeylerdir. Büvet ağacı günleri, yılları ve asırları anlamaz. Zaman insanlar için bir nehirdir. Bizler bu akıntıda kapana kısıldık, hep aynı istikamette, geçmişten bugüne hızla akıp duruyoruz. Ağaçların hayatı farklıdır. Onlar bir tek yerde kök salar, büyür ve ölür.
Sayfa 250
Nedir şu koskoca kainatın sırrı? Böylesine mükemmel bir nizamı niçin habire bozmaya çabalıyor insanlar? Bu derece ikiyüzlü, haksız, düşkünün halinden anlamaz oluyorlar? Hayatın akışı içinde, yaşadığım olaylar niçin beni de bu tip bir insan olmaya yöneltiyor? Kötü bir karakter sahibi yapıyor? Olması gereken bu mu yoksa? Ağır bir imtihan mı hayat? Böylesine zor şartlar altında mı dürüstlüğü ölçülüyor insanın? Kim dürüst ki? Her fert, saf mı saf, doğru mu doğru bir vatandaş olarak görüyor kendini, ama aslında, yaşadığı yanlışı doğru olarak gösterebilmenin kavgasını veriyor...
Sayfa 52 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.