Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Görülenler gönül aynasından yansıyandır..
… gözü kör olan insanlar hikmet renklerini birbirine karıştırırlar. Hayrı şer, şerri hayır görürler... Nuru karanlık, karanlığı da nur... Küfrün başı Ebu Cehil de öyleydi. Baş gözü tastamam görüyordu. Ama gönül gözü kararmıştı. Küfrü ona sadece kendi karanlığını gösteriyordu. O yüzden Peygamber Efendimiz'in nur cemâline bakıp "Ne kadar çirkin bir yüzün var!" demişti. Peygamber Efendimiz de "Doğru söyledin." buyurmuştu. Onun ardından Hazreti Ebu Bekir geldi. Sádıkların sultani o yüce zat Peygamber Efendimiz'in cemåline baktı: "Ne kadar da güzelsiniz." dedi. Peygamber Efendimiz O'na da "Doğru söyledin." buyurdu. Bir şey hem çirkin, hem de güzel nasıl olur? Öyle ya! O nur görüşlü sahabeler bunu sordular Peygamber Efendimiz'e... O hakikat güneşi şöyle ferman buyurdu: "Herkes herkese aynadır. Ben, Allah'ın cilāladığı bir aynayım. Bana bakan kendini görür. Ebu Cehil bana baktı ve kendi karanlığını gördü. Ebu Bekir de bana bakınca Hakk'ın nurunu..."
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
Reklam
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
" içimde kat kat istiflenmiş insan ruhlarına vur kazmanı ," diye sürdürdü orospu. "Boşluğunu , geçirdiğin boş vakitlerle doldurduğun için bunalıma girmiyorsun . Bunalıma gir . Sidik rutubetinden dibi küflenmiş bir direkten farkın yok senin " " insanlar , ya bir devleti ele geçirmek , ya da bir devlet kurmak için savaşıyorlar , " dedim " bunca kan , devletsiz bir sisteme değer , ama bir devlete değmez , " dedi " talihin cilvesi, ne yapacaksın ," dedim . " her şey gibi insan da zaman gelecek, kainatın kör noktasında yok olup gidecek ." " ölümden korkuyormusun ? " dedi " korkmayan mı var ." "Ne garip ," diye mırıldandı . " zerre zerre ölüyoruz bir ömür boyu ,son zerreye ölüm diyoruz ."
·
Puan vermedi
Küçük Prens
"Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. Sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. “Kaç yaşında?” derler, “Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?” Bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar" "Ancak sen herhangi bir saatte gelirsen yüreğimi hangi saate hazırlayacağımı bilemem." "Küçük Prens yine konuşmaya başladı: 'İnsanlar nerede? Çölde biraz yalnızlık duyuyor kişi...' 'İnsanların arasında da yalnızlık duyulur' dedi yılan." '' Ama gözler kör. Yüreğiyle bakmalı insan...'' "Ben üzgündüm ama onlara yorgunum dedim."
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015234,1bin okunma
50 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
okuyun ve o eşsiz yazılarda bulduğunuz havayı soluyun.
Oscar Wilde’ın 1888’de yayımlanan Mutlu Prens’teki masalları oğulları için yazdığı düşünülse de, yazar hedef kitlesini “yediden yetmişe çocuk ruhlu insanlar, şaşırma ve sevinme gibi çocuksu yetilerini koruyanlar” olarak açıklamıştır. Wilde bu masallarda bencilliği ve duyarsızlığı gözler önüne serer ve eleştirir. Onun ana masal kişileri bazen
Mutlu Prens
Mutlu PrensOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202222,9bin okunma
Reklam
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
19 Nisan 2024 22.42 Tam otuz yıl saatim islemiş ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum... NFK 19.20 "Sakın beni unutma, olur mu? Çünkü ben seni hiç unutmayacağım." dedi. Neyim var ki unutulmayacak, der gibi gülümsedim. Ama unutuş yahut unutmayış hususunda bir yorumda bulunmadım. Çünkü "asla" diye kurulan
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
"Hayır, Momo," diye karşılık verdi Hora Usta, "bu saatler sadece benim eğlencem. Bunlar her insanın göğsünde taşıdığı şeyin basit birer taklidi yalnızca. Çünkü nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör biri için gökkuşağının renkleri ve sağır biri için kuş sesleri nasıl boşunaysa, yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki düzgün atmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır." "Ya kalbim bir gün artık atmazsa?" diye sordu Momo "O vakit, senin için zaman da biter, çocuğum," diye cevapladı Hora Usta. "Bunu şöyle de açıklayabiliriz: Zaman içinde günler, geceler, aylar ve yıllar boyunca geriye doğru giden aslında sen kendinsin. Bir gün çıkıp geldiğin o sihirli kapıya doğru yaşamın boyunca geri gidiyorsun ve sonunda da yine oradan çıkıp gideceksin." "Ya öbür tarafta ne var?" "İşte orada, bazen taa içinde duyduğunu söylediğin müziği bulacaksın. Ama artık sen de o müziğin içindeki bir ses olacaksın." Momo'yu süzdü. "Fakat sen bunları henüz anlayamıyorsun, değil mi?" "Yoo," dedi Momo, "sanırım anlıyorum." "Hiçbir Zaman Sokağı'nda her şeyin nasıl da geriyedoğru hareket ettiğini hatırlamıştı ve sordu: "Sen ölüm müsün?" Hora Usta gülümsedi, karşılık vermeden önce bir an düşündü ve şöyle yanıtladı: "İnsanlar ölümün ne olduğunu bilselerdi ondan hiç korkmazlardı. Korkmayınca da kimse onların yaşam zamanını çalamazdı."
Sayfa 178 - Momo ve Hora UstaKitabı okudu
Reklam
-“Peki ama, insan kendi kendine nasıl inanabilir? Ya aldanırsa?” İhtiyar, başını sallayarak: “Hiçbir zaman aldanmaz.” dedi. -“Peki, neden bu kadar çeşitli dinler var öyleyse?” -“Çeşitli dinler var, çünkü insanlar kendilerine değil, başkalarına inanıyor da ondan. Ben de insanlara inandım, çam ormanlarında dolaştım durdum. Öylesine yolumu şaşırdım ki, hiç çıkamayacağım sanıyordum oradan. Türlü çeşit mezheplerden insanlar vardır. Hepsi de, sanki başkası yokmuş gibi, kendi dinlerini överler. Bu adamların hepsi de kör köpek yavruları gibi, birer yana dağılmışlardır. İnançlar çoktur, çeşitlidir ama, Ruh bir tektir. Bende de, onda da vardır o. Demek ki herkes kendi ruhuna inandığı gün, hepimiz birleşmiş olacağız! Herkes kendi benliğini bulsun, biz hepimiz de onunla birlik olacağız.”
Sayfa 404Kitabı okudu
"Yaşadığın yerdeki insanlar," dedi küçük prens, "bir bahçede beş bin gül yetiştiriyorlar, ama asıl aradıklarını bulamıyorlar yine de." "Bulamıyorlar," diye yanıtladım. "Ve aradıklarını tek bir gülde, ya da birazcık suda bulabilirler." "Doğru," dedim. Küçük prens ekledi: "Ama gözler kör. Yüreğiyle bakmalı insan..."
26 MART 2024
Olm siz adam akıllı insanlar olsaydınız hiç kadınları bu sohbete dahil etmez konuyu uzatmadan Burhan ve babamla konuşurdunuz ama siz naptınız yine her zamanki gibi kendinizi büyük gördünüz. Neyse Allah büyüktür elbet bir gün hakkımız sorulacaktır. Tamam belki bu hırsızlık olayı tam gün yüzüne çıkmamış olabilir ama biz sizin ne olduğunuzu çok çok
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Herkes herkese aynadır. Ben, Allah'ın cilāladığı bir aynayım.
Ebrucu teknesini hazırlıyor. Tekne yavaş yavaş suyla doluyor. İnsan gibi... Bu su, yavaş yavaş güzelliklerin vitrini olur... Güzellik insanın mayasıdır. Kişi hangi suyla dolarsa o suyla taşar... Gülsuyu ile dolan gülsuyu sızdırır. Kirli su ile dolan da kirli su... İnsanın varlığı bu tekne gibi... Tekne temiz, su temiz... Tanrı'nın
900 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.