Freudçu bakış açısına göre insanlık tarihinde
kültürün yıkıcı dürtüyü bastırdığı savaşsız dönemlerle, dürtünün cinayet, tecavüz ve fetih şeklinde dışa yöneldigi dönemler hep birbirini izler.
Freud'un sunduğu alternatif, içgüdüsel enerjinin bilime, ticarete ve sanatsal yaratıya yönlendirilmesi şeklindedir. Balzac gibi Freud'un dünyasında da hiçbir şey vermeyen hiçbir şey alamaz. Freud çektiği acılara razıydı çünkü en büyük korkusu zihinsel yetilerini kaybetmekti. Aslında iş başında, çalışırken ölmek istiyordu. Sonunda insanların her zaman özgürlük ya da eşitlik istemediklerini anlamış olmak o asi adamı bile fena halde etkilemişti.
Birçok insanın demokrasiyi etkisiz, ihtişamsız ve sersemletici bulduklarını fark etmişti. Çünkü demokrasi diyordu, benliğin içinde ve dışında karmaşaya yol açıyor. Insanlar çok kötü bile olsa bazen düzeni düşlüyorlar. Çünkü faşizmde iç çatışma ortadan kalkar ve insanlar kendilerini güçlü hissederler. Ve bu duygudan kolay vazgeçmek istemezler.