İnsan Mesafedir
Dışarda hiç tanımadığımız insalara gösterdiğimiz nezaketi en yakınlarımızdan sakınmamız çok kırıcı. Belki yüzünü bir daha hiç göremeyeceğimiz insanlara gösterdiğimiz mütebessim hâli kendi yuvamızdakilerden mahrum etmemiz de öyle. Hayatımızda çok da yer kaplamayan insanlara gösterdiğimiz rikkat ve letafeti, hayatımızın parçası olmuş insanlara gelince alalede tavırlara tebdil etmek hayatı iskalamanın diğer adı. Bu sebeple ısrarla savunuyorum ki "insan mesafedir" Aramızda ki sevgi ve saygı bağını ayakta tutacak kadar mesafe elzemdir. Bu duvar örmek değil,kalpten kalbe yol ve ruhların aşinalığı esrarınca samimiyet kelamsiz bile ulaşacak kadar geniş bir yelpazededir. Sadece ihtiyacımız olan şey 'fazla yakınlığın getirdiği uzaklığı' tatmamak için uygun konumu kendimize çizmek. #geçmişegelecebidebugunenot
Demet akalin surtugu uyukularimi karistircakmis gel karıştır bende seni karıştırayim üstümden kazanmaya doymuyorsunuz insanlara gelince anlayan yok tabiiii siz insanların derdinden anlarmisiniz zengin beybi bunlar 💯😈 sende bir sanatçı olarak benim gözümden düştün surtuk çok her yerde erkekler harcasin bayanlari ülke tabiki surtuk dolar ondan sonra insan arkasından kahpe fahise derler siz nesiniz vicdansiz katil gibiler sucsuz insanı bilerek başını suçlu yaparlar ✔️😈😈😈😈😈
Milliyetçilik Zenci Lumumba’ya Viyet-Kong’a destan yazıp da Özbekler‘i , Tatarlar’ı, Kazaklar’ı, Kırgızlar’ı, Azeriler’i, Başkurtlar’ı, Türkmenler’i, Tarançılar’ı, Uygurlar’ı, Karakalpaklar’ı, Çuvaşlar’ı, Yakutları’ı, Karaçaylar’ı, Balkarlar’ı, Kumuklar’ı, Kırımlılar’ı, Kerkükler’i diğer Türkleri esgeçmek değildir. Milliyetçilik, Bolivya dağlarında öldürülen Arjantinli maceracı serseri Guevera için zırlayıp da sıra Kazak kahramanı Osman Batur’a gelince susmak hiç değildir. Milliyetçi insan, eğer insansa, kendi milletinin kahramanlarına, hürriyet savaşçılarına bakar, yanar, ağlar. O zaman “sağcı” olur. Bunu yapmayıp mazisi meçhul, gayesi belirsiz, şahsiyeti karanlık insanlara sempati gösterdi mi o insan, insan değildir. En aşağısından sinir ve ruh sistemi bozuk bir hastadır.
Sağcı Kimdir?Kitabı okudu
Alışılmış anlamda bilime hayranlık duymama karşın, onun bizi Tanrı’nın dünyasına yabancılaştırdığını ve bunun sonucunda, hayvanlarda olmayan bir bozulmaya yol açtığını düşünüyordum. Hayvanlar sevecen ve sadıktılar, değişken değillerdi. Onlara güvenebilirdiniz. İnsanlara gelince; onlara her zamankinden daha az güveniyordum.
Zerdüşt’ü yazdığım yıllar, özellikle de ondan s o n r a k i evre korkunç bir mutsuzluk dönemi olmuştu. Pahalıya mal olur insana ölümsüzlük: bin kez ölür insan daha yaşarken bunun karşılığında. –Bir şey vardır büyük işin öç alması diye. Yapıt olsun, edim olsun, bir kez tamamlanmaya görsün büyük iş, yapanın karşısına dikilir. Bu işi yaptığından g ü
Her daim pratik insanların eksikliğinden yakılır… Derler ki: bir çok siyasi, bir çok general bulunur… Kurumların yöneticilere ihtiyacı olsa, istenilen miktar ne kadar olursa olsun, her çeşidinden derhal bulunabilir. Fakat pratik insanlara gelince, onlara hiç rastlanmaz da bu gibilere hiç rastlanmadığından şikayet edilir hep.
Edep; Müridin kendi nefsine, ihvanına, mürşidine ve Allah’a karşı uyması gereken kurallardır. Bu kurallara uymak vuslat vesilesidir. Edebe uymayanlar lütuftan mahrum olurlar. Ne güzel söylemiş büyüklerimiz “Edeple gelen lütufla gider” diye. Pirimiz Abdülkadir Geylani Hz.leri “Bir edep için, binlerce derviş feda olsun. Edep gittiğinde onu geri
Tesbihle Zikir Yapmak Bid'at midir?...
Şeyhulislam İbn Teymiyye (rahimehullah) şöyle demiştir: “Parmaklarla tesbihi saymak sünnettir… Tesbihi hurma çekirdekleriyle, çakıl taşlarıyla ve benzeri ile saymaya gelince, bu güzeldir. Sahabeden bunu yapanlar vardı. Nebi (sav) mü’minlerin annesinin çakıl taşlarıyla tesbih ettiğini görmüş ve bunu onaylamıştır. Rivayet edildiğine göre Ebu Hureyre bununla tesbih ederdi. Bir iplik üzerine dizilen inci ve benzeriyle tesbihe gelince; insanlardan kimisi bunu kerih görmüş, kimi ise kerih görmemiştir. Bunu yaparken niyet güzel kılınırsa bu güzeldir, mekruh değildir (zira dağınık bir halde olan hurma çekirdekleri ve çakıl taşlarıyla zikir yapmakla toplu ve dizilmiş bir haldeki inci ve benzeri şeylerle zikir yapmak arasında bir fark yoktur.) Lakin bunu herhangi bir ihtiyaç olmaksızın edinmek/kullanmak veya boyna asmak veya eldeki bir bilezik gibi kılmak veyahut bunlara benzer şekillerde bunu insanlara izhar etmek ise ya insanlara gösterişte bulunmaktır ya da herhangi bir ihtiyaç olmaksızın riya ve riyakârlara benzeme ihtimalinin bulunduğu (riskli) bir durumdur. Birincisi haramdır, ikincisi en azından mekruhtur…” (Mecmûu’l-Fetâvâ, 11/653)
Sayfa 653 - Darul İman Yayınları
240 syf.
8/10 puan verdi
Tatil için Denizli’ye Ali’nin arabasıyla gidecek olunca Şamil C**’dan aldığım kitapları götüreyim bari dedim. Zaten birçoğunu okumuştum ama okumadıklarımı da koydum bavula. Geriye üç kitap bıraktım. İkisi, kütüphaneden alınca tek seferde bitiremeyeceğim kalınlıkta, bir de bu kaldı işte. Neden kaldı? Önünü, arkasını, içini okumadım. Sadece ismi,
Macunaima
MacunaimaMário de Andrade · Africano Kitap · 201920 okunma
Bitkiler hayvanlara, hayvanlar da insanlara ken­dilerini feda ve kurban ederken, insanoğlu kendini Allah'a adayabilecek, O'nun uğruna kendini feda edebilecek, O'nun Medeniyetinin kıyamete kadar de­vam etmesi için kendini kurban edebilecek mi? Her kurban bayramı gelince, ve kurbanların kan­ları ağaçlara ve taşlara saçıldıkça içine girmemiz ge­reken düşünce ortamı, bu olmalı değil mi?
Sayfa 10 - 4. baskı, 2012Kitabı okuyor
“İnsanlara gelince… Sizi yargılarlar. Onlara kulak asarsanız daha çok yargılarlar, kulak asmazsanız yine yargılarlar. En iyisi ellerine bir kalem verip, eleştirdikleri her şey neyse “Al, doğrusunu sen yap,” demektir. O zaman susarlar. Çünkü kendilerinin yapamadığı şeyi yaptığınız için, sizi kıskançlıktan yargılıyorlardır zaten.”
Sayfa 151
Çok güçlü bir kadınmış gibi duruyorsun ama yeri gelince makyajinla kapatmaya çalışıyorsun ya da gülüşünle.. insanlara pozitif davranmaya çalışıyorsun ama içinde güven kalmamış farkındaysan. Güvenmek istiyorsun, güvenemiyorsun. Sevmek istiyorsun, "sevmek neydi?" diye sorular başlıyor aklında sen de haklısın...
1161. Sa'd İbni Ebû Vakkâs radıyallâhu anh şöyle dedi: Bir gün Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ile beraber Medine’ye gitmek üzere Mekke’den yola çıkmıştık. Azverâ denen yere yaklaştığımızda Resûl-i Ekrem bineğinden indi. Sonra ellerini kaldırarak bir süre dua etti. Sonra secdeye kapandı, uzunca bir süre secdede kaldı. Tekrar ayağa
Başkalarına, çevresindeki başka insanlara gelince, onları sevmek, onlara haksızlık etmemek, onları incitmemek için alabildiğine yürekli, alabildiğine ciddi çabaları aralıksız sürdürüyordu, “hemcinsini sev” ilkesi kendi kendisinden nefret etmesi gibi kafasına yerleştirilmişti. Dolayısıyla, bütün yaşamı, insanın kendini sevmeden hemcinsini sevemeyeceğini, kendinden nefretin en katıksız bencillikle aynı şey olduğunu, sonunda onun gibi aynı korkunç soyutlanmışlık ve umarsızlığa yol açacağını gösteren güzel bir örnekti.
Sayfa 12