269 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir kilitli oda polisiyesi Meşhur sorgu hakimi Henri bencolin ile tanıştığım kitaptır ayrıca. Çoğu polisiye romanda olduğu gibi diğer insanların göremediği noktaları çok iyi gören bir insan olan Bencolin bir odada işlenen bir cinayeti ve sonrasında olanları ustalıkla çözüyor. Gerilimin bir an bile düşmediği roman, Akba Yayınevi'nin polisiye romanlar ile ilgili olarak sarfettiği "Geceleri Okumayınız" lafını haklı çıkarırcasına insanı etkisi altına alıyor. Polisiye roman severlerin mutlaka okuması gereken bir kitap
Karanlıkta Ayak Sesleri
Karanlıkta Ayak SesleriCarter Dickson · Akba Yayınevi · 19637 okunma
7/10 puan verdi
Yazarimiz Hikmet bey umarim bizleri yanlis anlamaz lakin
lutfkurt
lutfkurt
ü Yosun beyin elestirilerine katilimamak elde degil. Kitabin ismi, yayinevi ve sosyal medyanin gücü çogu zaman kitabin reytinginde rol alabiliyor. Insanlarin teveccühünün kazanilmasi çok güzel bir duygudur. Lakin 10 yili askin bir süredir siirle hemdem olan bu fikir tatmin olamamaktan dolayi çok üzgün...
Elif Gibi Sevmek 1
Elif Gibi Sevmek 1Hikmet Anıl Öztekin · Hayy Kitap · 201713,5bin okunma
Reklam
Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir
Hayatta çoğu zaman insanların bize davranışlarından şikayet ederiz. Ancak yaptığımız her davranış onların bilinçaltına işler ve bize nasıl davranacaklarını doğrudan etkiler: Mesela, çok ilgili olmayan bir sevgiliye her aradığında "Benimle hiç ilgilenmiyorsun" diye yakınıp onun canını sıkarsan sevgilinin bilinçaltında şu denklemi yaratırsın: * Sevgilimi aramak = can sıkıntısı * Çünkü seni her aradığında yüzü güleceğine canı sıkılıyordur. Bu durumda zaten ilgisizken, senden iyice soğuyacaktır. Sana kötü davranan bir insana sen alttan alarak, iyi şekilde davranıyorsan bilinçaltında şu denklemi yaratırsın: * Eğer bana iyi davranmasını ve alttan almasını istiyorsam ona kötü davranmalıyım * Çünkü o sana her kötü davranışında senden iyilik görüyordur. Sen ona iyi davrandıkça sana daha da kötü davranmaya devam edecektir. Bu durumlar sana tanıdık geldi mi yoksa? O zaman artık değiştirme vakti gelmiş demektir. NASIL MI? - İnsanlar senin istediğin gibi davrandıklarında onlara iyi davran. - İnsanlar senin istemediğin gibi davrandıklarında tavrını belli et. - Daha fazla aramasını istediğin sevgiline aradığında iç sıkıntısı değil, huzur ve mutluluk ver. - Daha fazla görüşmek istediklerinle birlikteyken onlara enerji saç. İnsanların yanındayken onlara nasıl hissettirirsen seni o duygularla özdeşleştirirler. Sürekli dert anlatan biriysen seni dertleriyle, Sürekli enerji saçan biriysen seni mutlulukla ilişkilendirirler. İlgi talep eden değil, ilgi gören biri olmanın sırrı işte budur. "Marka İnsan" olmanın sırrı budur.
Satanistler, İslam, Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi İlahi dinlerde emredilen sevgiye, şefkate, doğruluğa, dürüstlüğe, sevgiye dayanan; yalan söylemeyi, hırsızlığı, öldürmeyi, insanlara zarar vermeyi yasaklayan ahlaka tamamen karşıdırlar. Satanizm hak dinlerdeki tüm günahları işlemeyi sözde bir yücelik, bir tür üstünlük olarak görür, bu nedenle de taraftarlarını bu günahları işlemeye teşvik eder. Bu sapkın öğretiye göre asıl olan, kin, öfke, intikam gibi duygularda ve kötülükte sınır tanımaz olmaktır. Kuran'da şeytanın peşinden giden kişilerin durumu "... şeytan onu peşine takmıştı. O da sonunda azgınlardan olmuştu." (Araf Suresi, 175) şeklinde bildirilir. Diğer bir deyişle bu kişiler, şeytanla birlik olmanın sonucunda nefislerinin esiri olmuşlardır ve yaşamları her türlü aşırılık ve azgınlıkla doludur. Ayetlerde şeytanla ilişki içine giren insanların özellikleri şu şekilde haber verilir: Şeytanların kimlere inmekte olduklarını size haber vereyim mi? Onlar, 'gerçeği ters yüz eden,' günaha düşkün olan her yalancıya inerler. Bunlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu yalan söylemektedirler. (Şuara Suresi, 221-223)
138 syf.
5/10 puan verdi
Semaver, Sait Faik'in kısa hikayelerinden oluşan, yayınlanmış ilk kitabı. Kitaptaki Semaver öyküsünü lise yıllarında okuduğumuzu hatırlıyorum, yıllar sonra yazarın hiçbir eserini okumadığı fark ederek, en azından bir kitabını okumak istedim. Hikayeciliğindeki değişimi görmem açısından ilk kitabından başlamam gerektiği söylendiğinden Semaver kitabını aldım öncelikle. Hikayeleri çok beğenmedim ama sanırım Sait Faik Abasıyanık'ı anlamak için biraz da Türk hikayeceliğindeki yerine ve hayat hikayesine göz atmak gerekiyor. Haldun Taner'in kitabın sonunda yazarı anlattığı bölüm bu bakımdan çok iyi düşünülmüş. Yazar kendinden önceki hikayeciler gibi belirli bir konuyu işlemek yerine günlük hayattan bir kesiti basit ve samimi bir dille ve herhangi bir edebi anlayışa kalmadan anlatıyor çoğu zaman, bu açıdan bakıldığında öncüllerinden farklı olarak Türk edebiyatına yeni ve çağdaş bir yorum getiriyor. Hayatımızın her köşesinde görebileceğimiz sıradan insanların hikayeleri var Semaver'de. İnsan sevgisi, hayvan sevgisi, doğa sevgisi gibi konular bazen bir balıkçı, bazen de bir garsonun bakış açısından işleniyor. Bu arada, İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan tüm kitapların arkasında Ara Güler'in çektiği bir fotoğraf var ki, bu fotoğrafta yazar sanki film karesinden fırlamış bir aktör gibi çıkmış. Sadece bu fotoğraf, yazarı sevmeme ve daha da merak etmeme neden oldu. Sait Faik hikayelerine devam:)
Semaver
SemaverSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 201311,7bin okunma
Reklam
Biz genç tasarımcıların çoğu, Kaliforniyalıydık, güney yakasındaki trafik sıkışlığı ve egzoz dumanı gibi sorunların farkındaydık. Rüya gibi çalışan, tertemiz, güzel tasarımlı ve mantıklı avantajları olan otomobillere aşıktık. Gelecek nesillerin yaşayacağı bir yüzyılda insanların, lıkır lıkır benzin içen, atmosferi sürekli kirleten, iki ton ağırlığında metal kutuların içinde yolculuk etmeyeceklerini düşünüyorduk. Görüşlerimiz sıcak bir ilgiyle karşılandı. Ama sonuçta imal edilen ürünün bizim düşündüklerimizle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Ortaya çıkan prototip, fazlasıyla hantaldı, ürkütücü ölçüde karışıktı ve üstüne üstlük doymak bilmez bir iştahla benzin tüketiyordu. Her nasılsa, bir uçakla bir köpekbalığının evliliğinden doğmuş bir çocuğu andırıyordu. Ama bu çocuk, ne bir uçağın performansına ne de bir köpekbalığının zarafetine sahipti. Gerçek ulaşımla çok az ilgisi bulunan ve şirketin şov amaçlı ürettiği son moda otomobiller serisinin yeni bir örneğiydi sadece.
296 syf.
9/10 puan verdi
Güç ve onun çocuğu para geçmişin geleceğin ve bugünün tanrıları. Bu tanrılar için insanların çoğu vatanını , inancını , geleceğini , çocuğunu , ruhunu , onurunu , ruhunu bedenini sevgisini ve bunun gibi birçok değerleri ya sattı ya bırakmak zorunda kaldı yada zaten bırakası vardı. Bir kitap kahramanı çıktı sonra para tanrısına savaş açan , her ne kadar tam uygulamasını yapamasa da bütün iradesiyle , kararlılık vardı. Bir olaydan sonra kendi iç dünyasında korktuğu hayalet dünyasına (kendi tabiri en alt tabaka) yaklaştı ama para tanrısı " Dur bakalım son kozumu sürmedim" dedi. Gordon Comstock'ı sürpriz yerden yakaladı ...
Aspidistra
AspidistraGeorge Orwell · Can Yayınları · 20194,248 okunma
Adalet Üzerine Özlü Sözler... "Bir toplumda suç varsa, orada adalet yoktur." -Eflatun (M.Ö.427-347) "Hukuk bir gün herkese lazım olur." -Anonim
Bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, herşeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile, ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu. Böylece karmaşa ve dram dolu bir yaşam yaratmıştı kendine. Bir olayın olması gerek, hatta aşksız bir köleliğin, hatta savaşın ya da ölümün bile. O halde yaşasın ölü gömme törenleri!
Sayfa 28 - can yayınları 4. baskıKitabı okudu
Reklam
448 syf.
10/10 puan verdi
Bu romanı tanımlayacak cümle : "gelmiş geçmiş en iyi aşk hikayesi." . Aşkın her boyutunu görebiliyorsunuz hikayede ; umutsuzluk, dibe vuruş, delice umut ve mutluluk. Çoğu zaman melankoli. Bir ömrün ötesine geçebilecek bir aşkı yaşayabilmek için çok fedakarlıkta bulunması gerek insanın. Kolera gibi, bulaştığı insanların çoğunu öldürürken, bir kısmının yaşamını kutsayan bir duygu aşk. Zaman, mekan ve karakterler öylesine ilgi çekici ki,okur hikayenin bir parçası olduğunda tüm acılara rağmen o duyguyu tatmak istiyor.
Kolera Günlerinde Aşk
Kolera Günlerinde AşkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,8bin okunma
İnsanların çoğu kendileri için değil, başkaları için giyinir. Daireye gelen pasaklı bir köylü ile iyi giyimli bir çiftlik ağası aynı muameleyi görmez. Pasaklı köylüye bağırır çağırırlar; bugün git yarın gel derler. Çiftlik ağası, general gibi itibar görür; işleri tıkır tıkır yürür. General deyince aklıma geldi. Bir general kişiliğinden dolayı mı, yoksa omuzundaki yıldızlardan dolayı mı itibar görür?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.