Bir görünümün ancak bir kültür, bir uygarlık, bir sanat bakımından anlamlı olabileceğini düşünüyordum ben. Dağlılar da bulut tarlalarını bilirlerdi illaki ancak onlar masal dünyasına ait perdeyi açmamışlardı.
Niye bu dünyayı yönetemiyorum? Niye bu şans hep büyük insanlara veriliyor? Niye benim de böyle bir şansım yok? Onların benden tek farkı onların nereden başlayacaklarını bilmeleri. Ben bilmiyorum. Öyle bir güce sahip olmak... İnsanların benim için hayatlarını vermeleri... Böyle bir gücü ele geçirmenin kolay bir yolu olmalı.
Karanlık bir büyücülük dünyası. Bana fazlasıyla Voldemort’un büyücülük dünyasını ele geçirirse nasıl olacağını okuyormuş gibi hissettirdi. Ged, büyücü olarak dünyaya gelmiş, teyzesi tarafından büyütülmüş sonrasında ise büyücülük okulunda eğitim görmeye gidiyor. Orada ise sırf gücünü göstermek için karanlık taraf ile temas kurunca yolu o hayaletimsi gölgeden kaçarak daha sonra da onu arayarak geçiyor. İsimlerin özellikle insanların isimlerinin önemini fazlasıyla vurguluyor yazar. Genellikle de denizde geçen maceraları sonucu sonunda gölgeye ulaşıyor. O aradaki maceraları, büyü gücü ve zar zor ilerlemesi kitabında ağır ilerlemesine sebep oluyor ama gene de severek okuduğum ve devamını merak ettiğim bir büyü dünyası oldu. Bakalım Ged’in başına daha neler gelecek.
Yerdeniz BüyücüsüUrsula K. Le Guin · Metis Yayınları · 20217,4bin okunma
Merhaba. Biraz uzun ancak yararlı bir derleme olduğunu düşünüyorum. Keyifli okumalar.
Ölüler Kitabı, 1899'da tanınmış Mısırbilimci E.A. Wallis Budge tarafından çevrildiği için tarihte önemli bir yer tutmaktadır. Mısırbilimci John Romer'ın önsözünde açıkladığı gibi; mütevazi öncülleri ile büyük ölçüde kendi kendini eğitmiş olan Budge, bu