Lev Nikolayeviç Tolstoy"İvan İlyiç'in Ölümü"isimli eserinde,40 yaşlarında yüksek mevkide bulunan ve lüks bir hayat yaşayan İvan İlyiç'in çocukluktan ölümüne kadar olan yaşamını anlatıyor.
Ölümün son anlarında bile yaķın arkadaşlarının hatta ailesinin onu bir nebze bile anlamıyor oluşu insanı gerçekten çok üzüyor.
Kitabın bir alıntısında " yakın bir dostun ölümünü duyan herkesin hissettiği gibi, ölenin kendisi değil de başkası olması sevincini uyandırmıştı"dediğinden benim için en anlaşılır sonuç insanların ölümün kendilerine hiç gelmeyecek oluşunu sanmaktır ama böyle düşünmek başlı başına bir hatadır çünkü ölüm er ya da geç gelecektir.
Çok sade,akıcı bir dille kalem alınmış.Okumaya başlar başlamaz kitabın içerisine girebiliyor,İvan İlyiç'in acı hikayesini sanki kendimiz yaşıyor gibi hissediyoruz.
Ayrıca biz okurları düşünmeye ve kendimizi sorgulamaya iten çok güçlü cümleler var.Örneğin"Belki de sürdüğüm yaşam, sürdürmem gereken yaşam değildir."bu alıntı benim kendim ile çok baş başa bıraktırdı.Gerçekten doğru olan,benim yaşamam gereken ve yaşamak istediğim hayat bu mu diye..
Dostoyevski,Tolstoy gibi yazarlar bende dahil olmak üzere bazı kişilerin gözüne korkutucu gelebiliyor ama böyle düşünerek bu eserlere geç kalmayın,kalmayalım