Kara bir şimşeğin ışığı altında, bütün hayatın paralel olduğu birden içine doğdu: Evrim, mükemmelliğe doğru yükselen dikey bir şey değildi, yataydı. Zaman bir aptallıktan ibaretti; varoluşun tarihi yoktu, hep şimdiydi, hep aynı şeytani makineye kısılıp kalmaktı. Gerçekliği kapatmak için insanlığın diktiği bütün o rengarenk perdeler: Tarih, din, görev, mevki; hepsi yanılsamaydı, dumanlı kafayla hayal edilen şeyler.
Sayfa 216Kitabı okudu
lll
Hıristiyanlığın kaba güçle, Haçlılar ordusuyla İslam'ı yok edemeyişinin batılının ruhunda doğurduğu burukluğunun sonucunda doğuyor du Rönesans. Sıkışan batılı atalarının mezarına yüzünü döndürüyordu. Hıristiyanlığın doğuşunu konu alan ilk Rönesans ressamları bile farkında olarak, olmayarak kayıtsız şartsız Hıristiyanlıktan çok, antikiteye bitişik, antikite ışığında olan Hıristiyanlık la ilgileniyorlardı'.. 'Şimdiki zamanla kararan kentten çıkıyor, kırlarda eski zamanlardan kalma kent harabelerinde, taşlarda oynayan taze gün ışığında sağlığı arıyordu Rönesans sanatçısı. Doğrudan doğruya tabiata dönmüyor , tarihin içinden geçerek tabiata çıkmak istiyordu. Tersi de doğruydu onun için: tabiatın içinden geçerek tarihe açılış'..
Reklam
Bazı kaynaklara göre İskenderiye Kütüphanesi'nin yakılması ve sonrasında Hypatia'nın vahşice öldürülmesi, insanlığın yüz yıl geriden gelmesine neden olmuştur. Tarihe geçen iki önemli olayın aynı dönem içerisinde gerçekleşmesi, toplumda her anlamda ciddi bir korkuya neden olmuştu. Ve bu korku sonraki yüzyıllar da katlanarak, insanlığın kara dönemi olarak adlandırılan Engizisyon Dönemi'nin temellerini attı.
Sayfa 87 - destek yayınlarıKitabı okudu
İnsanlığın ileri gitmesi için, doruklarda sürekli olarak onurlu cesaret örneklerinin yer alması gerekir. Tarihin gözünü kamaştıran gözü peklikler insanlığın yolunu aydınlatır. Şafağın sökmesinde bile cesaret vardır. Denemek, meydan okumak, ısrar ve sehat etmek, kendine sadık kalmak, kadere göğüs germek, felaketi üzerimizde bize verdiği korkunun hafifliğiyle şaşırtmak, adaletsiz güce karşı koymak, sarhoş zafere sövmek, dik durmak, kafa tutmak; işte toplumların ihtiyaç duyduklarının örneği ve onları aydınlatan ışık.
Sayfa 696 - Cilt IKitabı okudu
Benim görüşüme göre insanlığın, kendi çıkarlarını kovalayarak ıslah edebileceğini öne sürmek, İngiliz tarihçi Buckle’ın, medeniyetin insanı ehlileştirdiğini bu nedenle omları da daha az kana susamış ve savaşa daha az yatkın bir duruma getirdiğini savunmasına benziyor.
Yerli yersiz bilgi yağmuruna tutulan bir dünyada net olmak güç demektir. ... İnsanlığın geleceğine dair süregiden tartışmanın ya da konuya dair asli soruların neler olduğunun farkında bile değiliz çoğunlukla. Milyarlarca insan bu konuyu araştırma lüksünden yoksun çünkü yapılacak daha önemli işleri var: çalışmak, çocuklara bakmak. yaşlı anne babalarla ilgilenmek gerekiyor. ... Bir tarihçi olarak insanların yemek veya kıyafet ihtiyaçlarını karşılayamam ama duruma bir nebze açıklık getirmeye çalışarak küresel oyun sahanın düzenlenmesine katkı sağlayabilirim. ... Elbette yedi milyar insanın yedi milyar gündemi var ve daha önce de belirttiğim gibi büyük resim hakkında kafa yormak, görece nadir rastlanan bir lüks. Gecekondu mahallesinde tek başına iki çocuk büyütmeye çalışan bir annenin derdi bir sonraki öğünü nasıl çıkaracağı, Akdeniz'in ortasında şişme bir botla yol alan göçmenlerin derdi karaya nasıl ulaşacakları, büyük şehirdeki kalabalık bir hastanede ölüm döşeğinde yatan adamın derdi kalan son gücüyle bir nefes daha alabilmek. Hepsinin küresel ısınma ya da liberal demokrasinin içine düştüğü krizden çok daha mühim sorunları var. Tüm bunların hakkını vermeye hiçbir kitabın gücü yetmez ve benim elimde de böyle dertlerle boğuşan insanlara verebileceğim bir ders yok. Onlardan ders almayı umabilirim sadece.
Reklam
570 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.