Türkiye gibi bir toplumda beyinlere hitap etmektense göze ve kulağa hitap etmek daha avantajlıdır.
Ayrıca yapılan bir eylem neticesinde tüm basının olayı manşetten vermesi gibi imkan başka hiçbir
ülkede kolay bulunacak imkan değildir. Olayı duyan tüm insanlar gönüllü hatiplik yaparak olayla
ilgili bilinçsiz değerlendirmeler nasıl olsa yapacaklardır.
O halde, APO neden zor olanı seçsin? APO niçin zor olan yolu; yetişmiş insan, mantıklı insan, teknik
ve organizasyon gerektiren yolu tercih etsin? Eylem sırasında eylemi yapanların ölme, sakatlanma,
yaralanma, yakalanıp ağır cezalara çarptırılma gibi durumları olabilir. Olsun! APO için fedai mi yok?
Böylesi bir toplumda herkes istediği şartları oluşturduktan sonra, istediği kadar adamı istediği
biçimde kullanabilir. Yeter ki bütün insanlık değerlerini APO gibi yitirmiş olsun.
Toplumumuzda bir silah patladığı zaman panik başlar. Yine bu toplum silah patlatanı kahraman ilan
eder. Ona insan üstü vasıflar yakıştırır. Tek tek şahısları kastetmiyoruz, genel olarak bu böyledir.
Dağın başında, mezrada yaşayan insanımızla, İstanbul'un göbeğinde oturan da aynıdır. Dağdaki
çobandan tutun, en sorumlu kademelerdekilerde bile bu eğilim mevcuttur. İşte Abdullah ÖCALAN'ın
propaganda gücünün temel esprisi buradadır. Bugün, bu gücü en şiddetli biçimde sürdürmektedir.
1991 yılı Aralık ayında basınımızdan bir manşet;
"APO ile görüştük! 1992 yılı baharına kadar eylem yok!"
Manşet bu ama gerçek öyle mi?
Depresif durumları / depresyonu ilaçlarla tedavi etmeye çalışmak; yani belli başlı semptomların anlaşılması, anlamlı kılınması ve çözülmesi yerine -antidepresan ilaçlarla- baskılanması temel bir insanlık durumunun medikalize edilmesi demektir
( Nuh’un büyükbabası Enok )
_Meleklerin Düşüşü ve Masonluk_
_İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. Melekler, göklerin çocukları onları görüp şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.” Liderleri Semyaza onlara dedi ki: “büyük bir günahın cezasını
_Tüm erkekler, kadınlardan zorla köle olmalarını değil, gönüllü olarak köle olmalarını, yalnızca bir köle değil, bir cariye olmalarını beklemektedir. Bu yüzden de onların gözünü bağlamak, akıllarını köleleştirmek için ellerinden geleni yapmışlardır. Öteki kölelerin itaatini sağlamak için, efendiler korkuya yaslanırlar. Kendilerinden ya da dinden
_Hissedebileceğiniz en güzel şey, hayatın esrarlı tarafıdır. Sanatın ve bilimin beşiğinde, bu ana duygu vardır. Onu bilmeyen, dünya karşısında şaşkınlık ve hayranlık duymayan kimse, ölü gibidir.
_Delilik şüphesiz aptallıktan daha iyidir, delilik var olmuş bir zekânın yok oluşudur. Aptallık ise var olmamış bir zekânın var olmamaya devam
Bu üç ay boyunca Nehlüdov’un gördükleri gözünün önünde şöyle canlanıyordu: Özgür yaşayan insanlar arasında yargı ve yönetim aracılığıyla en sinirli, en kızgın, en heyecanlı, en yetenekli, en güçlü ve başkalarına göre daha az açıkgöz ve dikkatli insanlar seçilip ayıklanıyordu ve özgür kalanlara kıyasla hiçbir zaman daha fazla suçlu ya da toplum