Upton Sinclair
"Onları görünce belki de gülümsersiniz; ama bütün hikayeyi bilseniz gülümsemezdiniz."
Gözlerini bu müthiş evrene açarak yaşama telaşından vazgeçmeyen romanın tüm kahramanları ve temsil ettikleri emekçilerin hiç yaşayamadıkları hayatın anısına şimdi bu şarkıyı dinliyorum
Yıllar oldu
Hani bazı olaylar vardır, yaşandığını bilirsiniz ama yalan gibi, rüya gibi hatta masalımsı gelir. Struma işte öyle bir olay...
Zülfü Livaneli'nin Serenad adli kitabini okuduğumda öğrendim ilk Struma faciasini herkes gibi...Ve tabi ki merak edip araştırmaya başladım. Sonrasında Halit Kakınç'ın kitabını edindim ve okumaya başladım.
Struma faciası (ki bence sadece "facia" kelimesi olayi özetliyor) insanlık dışı ve insalik tarihine kara harflerle işlenmiş Yahudi soykırımını çok net gözler önüne seren bir olaydır. Yaklasik 800 Yahudinin 72 gün boyunca Istanbul Boğazinda ve Struma adlı bir gemi içerisinde yasanan hayat mücadelesi...
Çok yıpranmış ve kötü imkanları olan bir gemiye, hayalleri olan Filistin'e ulaşabilmek için 3 gün süreceğine inandıklari için çıktıkları bir yolculuk...
Kitabi okurken; tüylerim diken diken oldu, hatta çoğu yerde gözlerim dolu dolu okudum, insanliğimdan utandım, bu kadar da olamaz dedim... sonunu bilmeme rağmen hep bir kurtuluş ümidiyle sayfalari cevirdim. Cok ama çok etkilendim kısacası.
Herkesin okuması ve bilmesi gereken bu tarihi lekeyi, belgeleriyle ve detayli bir sekilde ogrenmeli ve okumaliyiz. okuyun ve okutun...
StrumaHalit Kakınç · Destek Yayınları · 2012762 okunma
Bu insanlık görevdi de bir tek sen mi alındın üzerine gerizekalı ?
Sonra dedim ki kendime, ne diye
uğraşıyorsun milletin derdiyle hangi
iyiliğini bilen oldu ? Düştüğünde kaç kişi
elinden tuttu ? Herkeste devasa bir maske,
dost postunu giyen kim bilir kaç kişi var
çevrende. Bu insanlık görevdi de bir tek
sen mi alındın üzerine ? Ne demiş şair....
Huzur mu istiyorsun ? O zaman az insan,
az eşya. Şimdi kaldır kafanı, doğrult belini
ve hayatını sadece seni hak edenlerle
yaşa.
-İnsan Doğası Üzerine Safsatalar-
"Karşıdan iki kişi geliyor sandım;
meğer bir adamla karısıymış."
şeklindeki Rus atasözüyle başlıyor kitap. Evliliğin, ailenin kadına ne yaptığını anlamak için kısacık ama özlü bir başlangıç. Evliliği sorgulayabilmek için aileden başlamamız gerekiyor. Oysa bunu yapamamamız için durmaksızın politika