NOT: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Uzun bir makale konusu, tez ya da kitap olabilecek "kadınların tarihi"ne dair kısa bir yazıdır. Yine de bir incelemeye göre uzundur. 10'dan fazla alıntıyla da yazıyı zenginleştirmeye çalıştım. Ve rahat okunması için konu başlıklarına ayırdım. Yalnızca kitapla ilgili kısımları merak edenler
Bu kitapların okunmasını tavsiye ederim. Eklemek istedikleriniz olursa lütfen siz de ekleyin.
1. Yabancı Albert Camus , Can Yayınları
2. Küçük Prens –Mavi Bulut , Antonie de saint-exupery, mavibulut yayınları
3. Otostopçunun galaksi rehberi -5 cilt takım , Douglas Adams, kabalcı yayınevi
4. Yüzyıllık yalnızlık, gabriel garcia marquez, can
HEIL HİTLER
Nasıl başlanır bilmiyorum; ama bir yerden başlamak lazım anlatmaya . İnceleme yazısı mı olacak emin değilim; fakat belli bir kitlenin hoşuna gitmeyeceği kesin. Günümüzde 10 insandan 9' u Hitler'i sevmiyor. Sebebi ise yahudilere (insanlara değil) yaptığı zulm. Sanki bir tek yahudiler öldürüldü. Ya da yakılan kitaplar. Belki
Nereden başlasam bilemiyorum.
Bazı kitaplar vardır size farklı pencereler açar ve siz farklı atmosferleri solursunuz.
Bazı kitaplar da vardır ki sizi öyle pencereyle falan kandırmaz, tutar kolunuzdan gökyüzüne çıkarır ve size seslenir; bak işte sen dünyayı sadece kendi etrafında olanlardan ibaret sanıyordun, yaşamı, kuralları, toplum yargılarını,
Mitoloji okumaları yapan herkesin ilk durağı şüphesiz Antik Yunan olacaktır. Her ne kadar mitoloji, Doğu'dan Batı'ya doğru akan bir süreç olsa da, Yunan ve Roma diğer mitolojilerden ayrılır. Bunun birçok sebebi vardır. Yazılı ürün verme konusunda tarihin daha iyi bir noktasında olmalarının yanı sıra, Yunan'dan Roma'ya bir
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Burada sizlere hem kitap hakkında, hem o zamana ait, hem sonrasında yaşananlar için az biraz bilgi vereceğim. Umarım konu ile ilgili sizleri çok sık boğaz etmemişimdir? Evet, az uzun oldu ama böylesi bir eser de ancak böyle anlatılabilirdi diye düşünüyorum.
1925 yılında, hiperenflasyonun bitiminden kısa bir süre sonra Almanya'da, o günlerde sağcı
Kitabı, okurken içinde konular hakkında belgesel veya araştırma yaparsanız,size çok büyük katkısı olacaktır. Herkitap da hemen hemen içinde geçen konular
hakkında belgesel veya araştırma yaparak okurum. Bu sayede kitabın bana vermek istediğinden daha fazla
bilgi veya konu hakkında fikir sahibi olur ve öğrenirim. Kısacası size ufak bir tavsiye
Düşündüğümüz şeyi söylemek de istiyoruz ve söyleyinceye kadar da huzursuz oluyoruz, susarsak, bu yüzden boğuluruz. İnsanlık, tarihi boyunca düşündüğü saçmalıkları söylememiş olsaydı çoktan boğulurdu, uzun süre susan her kişi boğulur,
YKY, 2. Baskı şubat 2018, çev: Sezer DuruKitabı okudu
ÇÜNKÜ HERKES ÖLDÜRÜR SEVDİĞİNİ..
Dikkat bu bir kitap değildir!
Ve işte karşınızda insanlık tarihinin yazılmış en kederli en tutkulu ve en derin aşk mektubu.
(de profundis fransızca da derinlerden gelen demektir)
İşin ilginç yanı bu mektupların bir erkek tarafından başka bir erkeğe gönderilmesidir. Eğer bununla ilgili bir ön yargı
Somut bir varlık, en küçük bir nesne, sıradan bir hayal ve kaybolmaya yüz tutmuş bir anı Proust’un aynasında öyle bir başkalaşım geçirir ki, dağılan parçacıkların bir araya gelmesiyle kendini yenileyen düş gücü ve onu oluşturan halet-i ruhiye, tek kelimeyle hayran kalınası bir incelik kazanır. Bu olağanüstü ayna, adeta bir sihirli değnek etkisi
Sizce 21. yüzyılda insanlığa yönelik başlıca tehdit nedir: kamusal/kişisel finansal erimeler, ülkeler arası nükleer savaşlar veya altından kalkılamayacak kadar etkileyici olan ekolojik felaketler veya epidemik hastalıklar? Yazar Yuval Noah Harari'ye göre cevap, yukarıdaki seçeneklerden hiçbirisi değil. Tüm bunların yerine, en büyük varoluşsal
İnsanlık tarihi boyunca insanoğlunun anlam arayışı sürmüş ve halen de sürüyor. Bu anlam arayışında birçok filozof, düşünür, gönül insanı “kendini bilme, tanıma ve keşfetme”nin önemine dikkatleri çekmek için çağları aşan sözler söylemiş.
Dili yasaklamak insanlık suçudur. İnsanı anadilinden koparmak vahşettir. Bir insanı kendi dilinden koparmak, insanın ruhunu, kişiliğini zedeliyor, gelişimini engelliyor. Bence bu Kürtçe yasağı, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yanlışlarından biriydi. " Mehmed Uzun
Dünyanın kaç yerinde insanların anadili yasaklanmış, sırf dillerinden dolayı