"Madem ki; kâinat sonsuz
Madem ki; bir şeye inanmışız "Allah" diye
Ve madem ki;insanoğluyuz
Hakkımız yok,fazlasını istemeye
Bu mis kokulu hava
Bu toprak bize yeter
Tanrı,başka bir deha
İnsan,başka şaheser."
“Sana, beni asla tanımamış olan sana.”
Kitabın tüm özeti ve en güzel cümlesi olabilir.
Öyle bir kitap ki bu bilinmezliğin insanı çıldırtacak raddede yoğun bir duyguyla okuyucusuna naklediyor.
Biz insanoğluyuz ve maalesef merak en büyük düşmanımız bu kitapsa en büyük düşmanımızı büyüyen bir alev topu gibi içimize atıyor her sayfada daha da körükleniyor bu alev hep şu cümleyi kuruyoruz “Bir kerecik sadece bir kerecik seni görebilseydi, görebilseydik ve tanıyabilseydik.”
Zweig yine yapmış yapacağını ve yine tadı damakta uzunca bir müddet kalacak bir eser koymuş bizlere.
Siz hiç delicesine, kör kütük, her şeyi bırakıp sadece onu düşünerek gündüz ve gecenizi ona bağlayıp, uyku ve uyanıkken bile onunla var olduğunuz bir sevdaya belki de saplantıya sahip oldunuz mu? Ve bu kadar derin bir şeyken onu kaç kere görmenize rağmen hiç ama hiç ona kendinizi göstermeme onunla tanışmama gibi bir işkenceyi kendinize yaşattınız mı?
İşte bu kitapta bunların hepsi var sonu olmayan bir hüzün, saplantılı bir aşk ve imkansız bir tutuluşla karşınızda Bilinmeyen Bir Kadının Öyküsü...
"biz insanogluyuz, doğumdan ölüme kadar başımızdan geçmeyen kalmaz.Yalniz şunu bil ki kardeş, insanoğlu her gün anasından terütaze doğmuş gibi bir kez daha doğar, her gün doğan günle birlikte"