Yaşam boyu, insanın vereceği en çetin şavaş, kendi kendisi ile olan savaşıdır.. Bir insanın kendi kendine yapabileceği kötülük kadar başka kimse yapamaz demişler, öyle güzel özetlenmiş ki bu söz kitabımızda, şaşırıp kalacaksınız.. Bu kadar da olmaz diyeceksiniz.. Bir insanın kendi ile savaşı bu raddeye gelebilir mi diyeceksiniz.. Aslında kendimizi
MERYEM VE LEYLA....
Ikiside babalarına hayran ikiside babalarının omuzlarından inmeyen birer kız çocuğu. Birisi babası tarafından çocuk yaşta yine babası yaşında (bir adam demeyeceğim) Rasit diye bir hayvanla evlendirilen , diğeri ise savaşta evine bomba düşen tüm ailesini kaybeden yaralı olarak kurtulan Meryem tarafından bakımı üstlenen bir kız
7 NİSAN 2019 PAZAR
Hiçbir kuvvetin beni o saatte uyandıramayacağı bir saatte uyandım bugün.
Sabah saat altı, güneş denizin üzerinde ufak ufak kızıl ışıklarını uzatmış.
Heyecanlıyım. Günler öncesinden başlamıştı heyecanım zaten ama sona yaklaştık ya arttıkça arttı bu.
Ne için mi bu heyecanım, olup olanı Giresun'a gideceğim. Şuradan şurası!
Sevgili Erdal;
Bu zor geçen son günlerimde bana o kadar derman oldun ki, seni, yaptıklarını, Türk edebiyatına katkılarını hayatım boyunca minnetle anacağım.
Erdal Öz 1935 doğumlu, yani bu dergicilik, edebiyat sohbetleri mektuplar konuşulduğunda en erken mektup tarihi 1956 olduğuna göre Erdalcım henüz 21 yaşında, gerçi 17 yaşında yayınlanan
Hukukçu Armand Duval ile kamelyalarla süslenmiş Marguerite Gautier adındaki yosma bir kadının yürekleri titreten, ruhlarımızı 19. yy’ın Paris’inde gezintiye çıkaran eşsiz bir aşk hikayesi… Alexandre Dumas Fils sâyesinde. Sâye, Fars dilinde gölge demektir. Bu kitabı yazan ise Alexandre’ın gölgesine yaşamış olan gayrimeşru oğludur. Annesinin ve