İlaçların Elde Edildiği Kaynaklar
Bugün kullanılan ilaçların pek çoğu sentetik yollardan elde
ediliyor. Tıpta kullanılan ilk sentetik ilaçların eter ve azot protoksit olduğu biliniyor. Daha sonra kimya alanındaki gelişmeler ilerledikçe birçok ilaç sentez yoluyla üretilmeye başlanmış.
a- Birçok bitkinin özsuyu, yaprağı, kökü, meyvesi, kabuğu, çekirdeği, tohumu, yağı ilaç yapımında kullanılır. Bitkisel kaynaklardan elde edilen en önemli etken maddeler alkoloidler ve glikozoidlerdir.
b- Hayvansal kaynaklı ilaçlar ise hayvanların hormonları, serumları ve enzimlerinden elde edilir.
c- Mikroorganizmalar genellikle antibiyotiklerin üretilmesinde
kullanılır. Örneğin penisilin Penicillium notatum isimli küf mantarından elde edilir.
d- İnorganik maddeler, özellikle kükürt, kalsiyum, iyot, demir,
alüminyum, magnezyum ve amonyum bileşikleri birtakım tedavilerde kullanılır.
e- Sentetik maddeler ise doğal kaynaklı ilaçların daha bol ve
ucuz olarak elde edilmesi ve ilaçların yan etkilerinin azaltılması
amacıyla laboratuvar ortamında sentez yoluyla elde edilen sülfonomidler, bazı hormonlar, eter, yarı sentetik penisilinler gibi ilaçlardır.
f- Radyoaktif izotoplar, hastalıkların teşhiş ve tedavisinde, tıbbi
araştırmalarda kullanılır.
g- DNA rekombinasyonu yönteminde ise insan veya hayvan
organizmasında belirli bir maddeyi sentezleyen hücrelerden alınan DNA molekülü, çeşitli işlemlerden geçirildikten sonra kolay
üreyen bir mikroorganizmanın sitoplazması içine yerleştirilir. Burada istenen maddenin üretilmesi sağlanır. Bu teknik ile aşılar, insülin, büyüme hormonu ve interferon gibi maddeler üretilir
Marylou was so lovely, but I whispered, 'Wait until we be lovers in San Francisco; my heart isn't in it.' I was right, she could tell. It was three children of the earth trying to decide something in the night and having all the weight of past centuries ballooning in the dark before them. There was a strange quiet in the apartment. I went and tapped Dean and told him to go to Marylou; and I retired to the couch. I could hear Dean, blissful and blabbering and frantically rocking. Only a guy who's spent five years in jail can go to such maniacal helpless extremes; beseeching at the portals of the soft source, mad with a completely physical realization of the origins of life-bliss; blindly seeking to return the way he came. This is the result of years looking at sexy pictures behind bars; looking at the legs and breasts of women in popular magazines; evaluating the hardness of the steel halls and the softness of the woman who is not there. Prison is where you promise yourself the right to live. Dean had never seen his mother's face. Every new girl, every new wife, every new child was an addition to his bleak impoverishment. Where was his father? — old bum Dean Moriarty the Tinsmith, riding freights, working as a scullion in railroad cookshacks, stumbling, down-crashing in wino alley nights, expiring on coal piles, dropping his yellowed teeth one by one in the gutters of the West. Dean had every right to die the sweet deaths of complete love of his Marylou. I didn't want to interfere, I just wanted to follow.
Sayfa 119Kitabı okudu
He held up a finger, saying, “Don’t let school interfere with your education.” I later learned he was paraphrasing a quote often attributed to Mark Twain
Yakın zamanın araştırmaları ne diyor?
The hormone testosterone (T) plays a key role in male mating effort, the time and energy devoted to pursuing mates and besting same-sex competitors (Ellison, 2001). Higher T levels facilitate male pursuit of females, and T levels increase a er interacting with an attractive woman (Roney, Mahler, & Maestripieri, 2003). Maintaining high levels of T, though, can be costly for men. T can compromise immune functioning, and because it is linked with mating effort, it may interfere with parenting effort (it’s difficult for a man to be a good parent if he’s always pursuing other women). Consequently, evolutionists have hypothesized that T levels should drop a er a man succeeds in attracting a long-term mate, and studies have found precisely that effect (Burnham et al., 2003; Gray et al., 2004). One study found that men in committed relationships had 21 percent lower T levels than unpaired men (see Figure 5.6). Another found that men in long-term relationships (more than 12 months) had substantially lower T levels than single men or men in newly formed relationships (less than 12 months) (Farrelly, Owens, Elliott, Walden, & Wetherell, 2015). Married men who had children had even lower levels of T.
ATEŞLENMEKTEN KORKMAYIN! ATEŞ, BAĞIŞIKLIĞIN BİR SİLAHIDIR
Dr. Güzide Ülger
Enfeksiyon dışı ve özellikle enfeksiyonlara bağlı hastalıklarda ateş yükselmesi görülebilir. Günümüzde ise ateş korkulacak ve önlenmesi gereken bir belirti olarak algılanmaktadır. Ancak 'Geleneksel Tıp'ba göre ateş, iyileşmenin ta kendisidir.
ANNELER ATEŞTEN
I am not a bad person, but I have a habit of cutting the tongue of witches that interfere with other people's lives.
