mutsuzluk burada değil anlaşılan. şu ıssız evde, şu ölü görünümde, şu kımıltısız sokaklardadır mutsuzluk. daldığım, içime kapandığım anlar olur, o zaman durgun sokakları şaşarak süzerim. “bana ne sanki sokaklardan? bence hiç mi hiç önemi yok onların!” derim. aşırı bir ilgisizliğe kaptırırım kendimi, durgunlaşırım.
——
ben kendi içime kapanınca, dışımdakiler de bana kapanır. nesnelerin kımıltısız varlığı ayrılık ve yalnızlık demektir. bu yönden alınırsa, dünyayla aramda köklü bir bağ yok. Doğanın bağrında yalın, bağsız bir veri olarak kaldıkça, hiçbir şeye “benimdir” diyemem. evet benim değildir şu ülke, eğer bir bitki gibi orada boy büyütmüşsem yalnızca. eğer onu biraz da ben yapmamışsam, bu yurt benim değildir.