Behlül
"İşte biraz ciddi, biraz zeki görünmek isteyen kadınların ağzında tekrar olunan felsefe cümlesi!" diyordu, “kendilerini dinlemek? Lakin bu mümkün değil... Kalplerinin o bin türlü kadın sesleri arasında asıl yaradılışlarının hakikatini haber verecek bir ses işitebilirler mi? Hep kendilerini dinlediklerinden söz ederler, hepsi aldanmışlardır. Kadınlar, bizleri, erkekleri aldatırlar, fakat bizden önce ellerinin altında daha kolay aldatılacak, daha çabuk kandırılacak bir şey vardır: Kendileri. Onun için önce kendilerinden başlarlar, işte Peyker! Bugün kendisini aldatmaya çalışıyor. Ben pek saf, pek ters gören bir adam olmalıyım ki bunu anlamayayım, görmeyeyim."
Sayfa 130 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İşte; yukarıda kayıt ve tasrih edildiği veçhe ile; Toprağı, suyu, dağı, taşı, köyü, ovası, obası, ili, ulusu, şairi, sözü ve sazı ve her şeyi Türk; olan bu beş milyonluk Türk halkı ezelden beri bu yerlerde yaşamakta ve bu yerlerin hakiki sahibi olmakla beraber orada Farsların, Ermenilerin, Arapların malik oldukları hak ve imtiyazdan mahrumdurlar.
Reklam
ağlamanın kadr u kıymetini bilebilmelidir müslüman. Halbuki bizler  ağlamayı önce çocukluk dünyasında biliriz. Haydi bir de kadınlar ağlar. Aa!  Erkek adam ağlar mı diye de bir yaftaya sarılırız. Halbuki çocukta gördüğümüz  o ağlama mantığını bir müslüman olarak biz kendimizde görsek ne güzel olmaz  mı? Bence buna çok ihtiyacımız var. Gerçi
Biraz haklı gibi
Hiç sinema kapısında doktor raporu istendiğini göreniniz var mı? Yok tabiki.... Gördünüz mü işte...canımı sokakta bulmadım....
Sayfa 107Kitabı okudu
Modern psikolojinin söylemi ne oldu: “İnsan anlam ihtiyacı olan bir varlıktır ama anlam yoktur.” Anlam yoksa ne yapalım? Anlamsızlığın acısına katlanmayalım, anlam yaratmalıyım. Nasıl anlam yaratacaksın? “Seküler bir anlam yaratalım.” Aslında hikâye bu ama akıllı bir adamın bunu kabul etmesi pek düşünülemez. Gerçek hayatta, ben kendime sorduğumda yeryüzünde bir anlam yoksa, Allah yoksa, varoluşun bir anlamı yoksa ne yapacağım ben? “Yeryüzünde seküler anlamlar bulacağım ki mutlu kalabileyim.” Öyle mi?.. Kabul eden kimseye bir şey demem ama benim zihnim bunu kabul etmez. İşte, İlmü'n-Nefs geleneği, İslam geleneği bize varoluşsal anlamda çok büyük bir imkân sunabilir. Ama var olanı genişletmemiz, büyütmemiz, bu alanda derli toplu bir şey yapmamız lazım. Mesela ben kendim için söyleyeceğim, herhâlde İlmü'n-Nefs çalışmalarına başlarsam ilk gireceğim konulardan biri varoluşsal alanlarla ilgili olacak. Çünkü özellikle kimlik edinme sürecini ve deizmin yükseldiği şu dönemleri düşündüğümüzde varoluşsal anlamlandırmanın insanların doğal ve önemli bir ihtiyacı olduğunu görebiliriz.
Neden patlamayayım? İçimde evreni titretecek kadar enerji, en küçük aydınlığı yok edebilecek kadar delilik yok mu? Tek sevincim kaosun sevinci, tek hazzım beni çökerten atılım değil mi? Yükselişlerim düşüş, patlamam tutkum değil mi? Kendimi yıkıma sürüklemeden sevemeyecek miyim? Arı durumlara hapsolup kalacak mıyım? Aşkım bunca zehri taşıyabilir mi? Kendimi bütünüyle tüm durumlarıma kapıp koyuvermem, onları en aşırı biçimde yaşamayı artık düşünmemem gerekiyor. Yetmedi mi ölümle savaşmam? Bir düşmanım da Eros mu olacak? Aşk içimde yeniden filizlenince neden bu kadar korkuyorum, o aşkın büyümesi dursun diye neden dünyayı yutmak istiyorum? Benim zavallılığım bu işte: Yeniden acı çekebilmek için aşkta aldatılmaj istiyorum. Çünkü yalnızca aşk size düşkünlüğünüzün boyutlarını gösterebilir. Ölümün yüzüne bakmış kişi hala sevebilir mi? Aşktan ölebilir mi?
Reklam
Neden patlamayayım? İçimde evreni titretecek kadar enerji, en küçük aydınlığı yok edebilecek kadar delilik yok mu? Tek sevincim kaosun sevinci, tek hazzım beni çökerten atılım değil mi? Yükselişlerim düşüş, patlamam tutkum değil mi? Kendimi yıkıma sürüklemeden sevemeyecek miyim? Arı durumlara hapsolup kalacak mıyım? Aşkım bunca zehri taşıyabilir mi? Kendimi bütünüyle tüm durumlarıma kapıp koyuvermem, onları en aşırı biçimde yaşamayı artık düşünmemem gerekiyor. Yetmedi mi ölümle savaşmam? Bir düşmanım da Eros mu olacak? Aşk içimde yeniden filizlenince neden bu kadar korkuyorum, o aşkın büyümesi dursun diye neden dünyayı yutmak istiyorum? Benim zavallılığım bu işte: Yeniden acı çekebilmek için aşkta aldatılmak istiyorum. Çünkü yalnızca aşk size düşkünlüğünüzün boyutlarını gösterebilir. Ölümün yüzüne bakmış kişi hâlâ sevebilir mi? Aşktan ölebilir mi?
Sayfa 101 - Jaguar KitapKitabı okudu
Süpürün kabuklarımı! Ne öyle balıklar gibi vurmak kıyıya Döndürmek için sulara bir balık boyu yaşamı Ah nasıl bilirim ben vakit olmadığını Yaşarken olmadığını, belki hiç olmadığını Ya sonra nasıl işte, kuşkuyla soraraktan İnsan, insan, insan! ben miyim başkaları mı Ben miyim başkaları mı — yani bin köşeli, bin kıyılı Bir kavrayışla İstesek bir şey değil İstesek daha fazla Takır da takır, takır da takır omuzlarıyla Ayaklarıyla Nedir mi insan? — ya nedir sahi, biraz anlatsanıza!. Hadi anlatsanıza! —Elbette, anlatırız, niye anlatmayalım —İnsan mı dedik, ne dedik? haa, tamam, bize kalırsa.. —Evet, size kalırsa —Hiç canım, biraz oyalansanıza!. Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.
Evin avlusundan "uzaya" fırlatılan füze
Biz babamla uzaya füze atmaya bile kalktık. Belli ölçüde ba­şardık da. - Babanız öylesine inanılmaz işler yapmış ki uzaya füze göndermeyi Sovyetler Birliği'nden önce deneseydi bile şa­şırmamak gerekirdi. Biz yazları damda yatardık. Babam benim ve bütün ka­sabalı için inanılmaz bilgili bir insandı. Kimsenin cevabını bilemediği bir soru
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - I. Baskı: Mayıs, 2006 •BİRİNCİ BÖLÜM: Çocukluk Yılları ve Mucit BabaKitabı okudu
_Epikürcü zevk düşkünlerine göre, Tanrıların yaşamlarından daha mutlu başka yaşamlar düşünülemez. Çünkü tanrılar hiçbir iş yapmaz; hicbir şeyle uğraşmaz; hicbir gayret sarf etmez; bilgeliklerinin tadını çıkarırlar; en derin ve sonsuz hazları tadacaklarını daima bilirler. Epikürcülükte tanrıların tam anlamıyla mutlu olduğunu, ama tam tersine