İlkokul öğretmenim bir çoğumuzda malûm olduğu gibi Atatürk aşığı bir kadındı.Taparcasına bir sevgi ile bizlere de sıklıkla bu sevgiyi aktarmak, aşılamak için çok özel gayret gösterirdi.Bizler de okulda öğretilen her şeyin doğru olduğu sanrısıyla koşulsuz şartsız ve şuursuz bir şekilde çocuk aklımız ile inanır, itaat ederdik öğretmenimize.Aksi düşünülemezdi de zaten.
Sonra büyüdük;sizi bilmem ama içimde hep rahatsız edici bir güdüyle bir süre daha aynı hikayelere inanır görünüyordum.Çoğu zaman -mış gibi yaparken içimde şüphe ve inkâr dalgaları yayılmaya başladı Elhamdülillah.
Bir gün bir şey oldu,bir şey oldu bir gün ve çocukluğumun (okulda öğretilen)tüm tabuları bir bir kendi elimle yıkılmaya başladı.Şüphelerim sorgulamaya,sorgularım irdelemeye ve irdelemeler sonucu bende yeni bir irade oluşmaya başladı.Nasıl kandırıldık,nasıl heba olduk,nasıl çürütüldük…derken derken…
Bu kitap da içsel yolculuğumun ve hayata hakikatlere karşı tekamülümün basamaklarından biri oldu.İçinde yazan bir çok şey hislerime ve düşüncelerime tercüman oldu ve yanılmamışım dedim;ufak tefek belge dayanak ve delil eksiklikleri olsa da tamamıyla Kamal gerçeklerini gözler önüne sermiş.Aziz ve Şanlı Osmanlı tarihimiz,ecdadımız,özümüz,kimliğimiz,İslamla şereflenen 600 senelik bir mazimiz,kokuşmuş ve kirli ellerde o günden bugüne nasıl getirilmiş cinnet geçirmeden okuyabilirseniz buyrun özeti..Üstad Kadir Mısıroğlu’nun Ebu Cehil den daha tehlikeli dediği kadar var akleden birisi için.Elimden gelse de şu kitabı herkese okutabilsem.