Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aziz Nesin'in Markopaşa'da Yayınlanmış İki Öyküsü 1949 Yılında İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı Faruk üçü birden Ankara'daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı gerekçesiyle, Aziz Nesin'e karşı dava açtılar. Dava sonucu Aziz Nesin 6 ay
http://oykuleroykuculer.blogcu.com/aziz-nesin-in-markopasa-da-yayinlanmis-iki-oykusu/194944
493 syf.
·
Puan vermedi
Bizde daha çok Doğmamış Çocuğa Mektuplar'la biliniyor Fallaci. Oysa o dünyaca ünlü bir gazeteci aynı zamanda. Özellikle de dünya liderleriyle yaptığı röportajlarla tanınıyor. Altmışlarda, yetmişlerde uluslarası siyaset arenasında önemli bir figür olup da Fallaci'ye konuşmayan yokmuş neredeyse. İşte Tarihle Söyleşiler kitabı da Fallaci'nin yaptığı
Tarihle Söyleşiler
Tarihle SöyleşilerOriana Fallaci · Can Yayınları · 198714 okunma
Reklam
Hele İran Şahı Rıza Pehlevi, Atatürk'e o kadar sevgiyle bağlanmıştı ki "Menim birader" derdi. Birlikte İzmir'e gidiyorduk. Tren Alaşehir civarına gelmişti. Şah kalkmıştı, Atatürk ise henüz uykudaydı. Halk davul, zurna ve mızıkalarla istasyonları doldurmuştu. Şah, Atatürk rahatsız olmasın diye tren penceresinden eğilerek halka şöyle seslendi: "Menim birader uyuyor! Rahatsız etmeyesiz, susasız. " Şah'ın bu isteği üzerine davullar, zurnalar ve mızıkalar sustu.
Sayfa 570 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1934 yılı, Haziran ayı… Ankara, önemli bir konuğu ağırlamaya hazırlanıyor. İran Şahı Rıza Pehlevi gelecek ve Atatürk devrimlerini inceleyecek… Atatürk, yakın arkadaşlarını Çankaya Köşkü’nde topluyor. “Şah için nasıl bir program yapalım?” diye soruyor. Kimi Orman Çiftliği’ne götürmeyi öneriyor, kimi “Merinos’u gezdirelim” diyor. Beğenmiyor bu
Atatürk yapı olarak sinirli bir adamdır.Belirli bir dönemden sonra haşin davranmış olabilir ama kurmay subaylar üslûb olarak hiçbir zaman çok açık konuşmazlardı.Sözle hakareti çok ölçülüydü ve bizim alıştığımız politikacının, hatta alıştığımız bürokratın üslubuna hiç benzemezdi. Fakat bazen ağır mizahla hırpaladığı da görülürdü. Bu mesela İran Şahı Rıza Pehlevi'nin cezalandıracağı bürokratı bastonla dövmesi gibi bir davranışla mukayese edilemez. Bürokrasinin üslûb kaybına uğradığı günümüzde, bu hal bilhassa görülüyor.
Atatürk, ziraat okullarıyla gurur duydu. Örneğin... 22 Nisan 1934'te konuğu İran Şahı Rıza Pehlevi'ye Bornova'daki İzmir Mıntıkası Ziraat Mektebi'ni gezdirdi. Bu okulun 600 dönüm arazisinde (ki daha sonraları Ege Üniversitesi'nin arazisi olacaktır) 1933 ile 1938 yılları arasında 70 bin meyve fidanı ve 100 bin ağaç yetiştirip köylere dağıtıldı. İşte: Köy Enstitüsü bu bakış açısıyla inşa edildi.
Sayfa 313Kitabı okudu
Reklam
Muhammed Rıza Şah Pehlevi ~ (İran Şahı - 1919/1980)
"Biz çokuluslu bir devletiz. Babam cahil adamdı, ama bana daima Türklerle iyi geçin demişti. Sizde sağlam bir rejim oldukça benim için Türkiye sınırında mesele olmaz."
Sayfa 176 - Doğan KitapçılıkKitabı okudu
İslam dünyası yok ediliyor, birbirine düşürülüyor. Suriye'deki isyancıları Katarlılar ve Suudiler besliyor. BOP gerçekleştiriliyor. Etnik parçalara bölecekler. Suriye'nin de BOP kapsamında dörde bölünmesi hedefleniyor. Ama hiç merak etmeyin bunların sonu İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin, Saddam'ın sonu, Mübarek'in sonu gibi olacak. Şüpheniz olmasın. 1920'den 2013'e tam tamına 93 yıl geçti. Çözüm süreci, İsrail'in özür dilemesi, akil adamlar projesi, analar ağlamasın Sevr'in çikolata kaplanmış halidir. İçinde acı ilaç var.
Cumhuriyet, Krallar, Diktatörler
"1923 koşullarında halkta bir karşılığı var mı peki cumhuriyetin? Cumhuriyetin ne olduğunu biliyorlar mı?” şeklinde sualler akla gelebilir. Pek bilmiyorlardı, anladıkları da yoktu. Türk halkı sadece asayişi sever, itaat edeceği otoritenin düzgünlüğüne bakar. Her yerde kitleler böyleydi. Gerçekten kuvvetli mi ve asıl önemlisi âdil mi, halka refah getirebiliyor mu kısmına bakılmalıdır. Diktatörler dahi krallık vadediyor, hanedan getirmiyor ama General Franco ve Amiral Horthy örneğinde olduğu gibi kral naibi olarak idare ediyorlar veya Mussolini ve Antonescu gibi kukla kralla idare usulüne başvuruluyordu. İran Şahı Rıza Şah Pehlevi cumhurbaşkanı gibi bir rol niyetiyle ortaya çıksa da tahta oturdu. Arnavutluk’ta Ahmet Zog aynı rolü tercih etti.
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.