Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İrem Hayrioğlu

İrem Hayrioğlu
@iremhayrioglu
Günümüzde erkekler, o masallardaki kahramanlar gibi, kendilerini ispatlamak zorundalar ama bu ispat hikâyeleri genellikle masallardaki gibi bitmiyor. İktidar mekanizmaları çok daha yetkinleşince, erkeğin kendisini kanıtlaması için, eski kahramanlıklar yetmiyor. Sermayenin en önemli erk aracı olduğu koşullarda, yoksul çoğunluk içindeki erkekler, sürekli "savaşmak" ve iktidarsız kahramanlık oyununu sahnelemek zorunda kalıyorlar.
Sayfa 213 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Uzun yıllar sonra, oraya bir göktaşının düştüğü rivayet edilecekti, ama bu doğru değildir, orada efendi'nin kibrinin bitirmemize rıza göstermediği babil kulesi vardı. İnsanların tarihi, tanrı'yla anlaşmazlıkların tarihidir; o bizi anlamaz biz de onu anlamayız.
Sayfa 73 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Yaralarımın sarılması canımı acıttı. O zamandan bu yana bütün olup bitenler canımı acıttı hep. Ama bazen anahtarı ele geçirip büsbütün kendi içime, karanlık aynada yazgısal görüntülerin uyukladığı yere inmeyegöreyim, siyah aynanın üzerine eğilmem yetiyor, kendi hayalimi görüyorum içinde; hayal şimdi tümüyle ona benziyor, ona, dostum ve yol göstericim Demian'a.
Sayfa 199 - Can yayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kapitalist bir toplum sık sık fedakarlıklar isteyecektir. Bu fedakarlıkları herkesin çıkarı için olduğunu ileri sürecek, fakat aslında bunlar toplumun ufak bir azınlığının çıkarları için gerekli olacaktır.
Sayfa 56 - Sol yayınlarıKitabı okudu
Milyonlarca insanımızı yükselme umudu vermeyen değişmez görevlere yetiştiriyoruz. Onlara, kendi aşağı durumlarında haysiyetli ve yaratıcı olarak güven duymaları için izin bile vermiyoruz. Ve toplum olarak onları hor görüyoruz. Bu bunalım ve yalnız bırakmadan ötürü, büyük bir ahlaki yıkım oluşuyor. Bu, Amerikan gençleri arasındaki çok büyük düşüşte ve suç işleme oranında görülüyor.
Sayfa 23 - Sol yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu akıl yürütme şöyle de özetlenebilir: Tanrılar her şeyin nedeni iseler, kötülüklerin de nedeni haline gelirler. Oysa kötü olmak tanrılara veya belli tanrılara özgü bir şey değildir. Eğer tanrılar kötülüklerin nedeni değillerse, her şeyin nedeni olamazlar. Tanrılar her şeyin nedeni değillerse, zayıftırlar.
Sayfa 87 - Destek yayınlarıKitabı okudu
"Ben eşimi buldum," diye mırıldandı. "Benim eşim kırlar. Ben doğanın geliniyim," diye fısıldadı, gölün yanındaki çukurda pelerinine sarınıp yatarken mest olmuş halde kendini otların soğuk kucağına bıraktı.
Sayfa 194 - Kırmızı kedi yayıneviKitabı okudu
"Dört yüz yetmiş altı yatak odasının onlar için bir anlamı yok," diyerek iç geçirdi Orlando. "Güneşin batışını bir keçi sürüsüne yeğler o,"dedi Çingeneler.
Sayfa 119 - Kırmızı kedi kitabeviKitabı okudu
"Öyleyse bu hükümdarlar, tarımsal fazlalığı diledikleri gibi dağıtırken çoğunluk tarafından rahatsız edilmeden iktidarda kalmayı nasıl başarıyorlardı?" Bu soruyu kitabın başlarında, birinci bölümde sormuştum. Yanıtım da şuydu: "İnsanların çoğunun yalnızca hükümdarlarının yönetme hakkına sahip olduğuna içtenlikle inanmasını sağlayacak bir ideoloji geliştirmişlerdi."
Sayfa 160Kitabı okudu
Sana ruhban sınıfından ve rolünden söz ederken ideolojinin fazlalığın eşit olmayan dağılımını meşrulaştırmak için nasıl çalıştığına değinmiştim, hem de zengin yoksul herkesin gözünde. Bu ikna süreci o kadar etkili işler ki bir inanç ağına, hatta mitolojiye dönüşür.
Sayfa 27 - Epsilon yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Papaz kocaman gözlerle bana bakıyor. "Onların kışkırtılmış olduklarını söyledim," dedi yavaşça, "çünkü Tanrı'ya artık inanmıyorlar." "Bunu onlardan nasıl bekleyebilirsiniz!" "Tanrı bütün sokaklardan geçer." "Nasıl olur da Tanrı o sokaktan geçer, o çocukları görür de, onlara yardım etmez?" Papaz susuyor. Yavaşça şarabını içip bitiriyor. Ardından bana yine kocaman gözlerle bakıyor: "Tanrı dünyadaki en korkunç şeydir."
Sayfa 62 - JaguarKitabı okudu
Terapide Geleneksel Ahlak ve Beden Bilgisi
Rahiplerin her gün Tanrı'ya dua ettiklerini biliriz, bu da affedilmek için dua ettikleri anlamına gelir. Hem kendi günahlarının hem de onlara karşı işlenen günahların affedilmesi için dua ederler. Ancak bu durum, bazılarını, bir suç işledikleri gerçeğini bastırarak çocukları ve gençleri tekrar tekrar suistimal etmekten alıkoymaz. Böylece kendi anne babalarını korurlar ve onların işledikleri suçların farkında olmazlar. Bu yüzden, affetmek için vaaz vermenin, yalnızca riyakar ve beyhude değil, aynı zamanda tehlikeli olduğuna inanıyorum. O dürtüyü maskeleyerek tekrar etmesine sebep olur.
Sayfa 148 - Okuyan UsKitabı okudu
Ahlak ve Beden
Beden tam olarak neye ihtiyaç duyduğunu bilir, mahrum kaldıklarını unutmaz, mahrumiyet ya da boşluk oradadır, doldurulmayı bekler. Ne var ki, yaşlandıkça, anne babamızın bize vermediği sevgiyi verebilecek başka insanlar bulmak daha da zorlaşır. Ancak bedenin beklentileri yaşla azalmaz, tam tersi. Yalnızca başkalarına yönelik hale gelir, genellikle kendi çocuklarına ve torunlarına yönelik olur.
Güz
VI Nasıl açıklamalı? Seviyorum onu ben, Ölüme mahkum veremli bir kız Size hoş gelebiliyorsa bazen, İğilir zavallıcık, öfkesiz, yakınmasız, Bir gülümseyiştir solgun dudaklarında görülen; Mezar uçurumunun açılmış ağzından habersiz; Yanaklarında bir pembelik kıpırtısı hâlâ. Bugün yaşıyor henüz, yarın yok olacak oysa.
Sayfa 102Kitabı okudu
Yugoslavya, insanların yüzlerle ölmesinin verdiği acıdan öte bir acı salıyor yüreğe: Sosyalizm adına sahiden özgürleştirici bir alternatifin, "milli mesele"de milliyetçiliği aşan, sahiden enternasyonalist ama yerli/milli bir modelin kıyısında gezinirken; bildik reel sosyalizmle bildik kapitalizm arasında bocalayıp, bildik milliyetçiliğin sularına gömülen bir ülkenin acısı...
Annem, sorgulanmayandır; iyi, kötü, kibar, gücenik olmayandır. Zamanla kurduğum dehlizin ilerisinde heyula gibi görünür. Dehşete düşürür ama korkutmaz. İhmal eder ama doğru yoldan saptırmaz ya da istismar etmez. Serttir ama içinde kötülük ya da zalimlik yoktur. Yetişkindir ama himaye etmez ya da üstünlük taslamaz. Sıcaktır ama sahiplenmez. Ama her şeyden önce, oradadır.
Sayfa 12 - İş Bankası yayınlarıKitabı okudu
Reklam
..., kitlelerin ruhuyla çocuk ruhu, tepkileri açısından birbirine çok benzerdir. Kitleleri beslemenin ve harekete geçirmenin yöntemlerinin ne kadar çocukça olabileceğini tasavvur etmek bile zordur. Gerçek fikirlerin, kitleleri harekete geçirecek tarihsel güçlere dönüşebilmeleri için önce bir çocuğun kavrama kabiliyetinin sınırına kadar basitleştirilmeleri gerekir. Birbirini takip eden on senede doğmuş bir neslin kafalarında oluşturulmuş ve dört sene boyunca bu beyinlere iyice mıhlanmış çocukça bir sanrı, yirmi sene sonra pekâlâ ölümcül ciddiyette bir "dünya görüşü" olarak büyük siyaset sahnesine dönebilir.
Sayfa 23 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
İşin gerçeği şu: İnanmaya elverişli insanlar, özellikle de "darlık"ta olanlar, varlık sahiplerinin yararına yatıştırılmak, uyutulmak istenmekteler. "Yoksul kitleler, her şeyin Tanrı'dan olduğuna inansınlar. Tanrı'nın kendilerini sınadığını sansınlar. Ve içinde bulundukları durumlara katlansınlar." Böyle özetlenebilir işin içyüzü.
Damak tadımın basit, doğal şeylere, daima elimin altında olan zevklere geri döndüğünü hissediyordum. O halde, adasına ulaşmış bir yüzücüyü tekrar yakalayıp dibe çeken bir dalga misali geçmiş neden yeniden gün yüzüne çıkıyordu? Böylesine çirkin, alçakça bir biçim alması şart mıydı? Zamanın kargaşası içinde harcanan bir zekaya ceza mı kesiyordu geçmiş? Yoksa gözlerim açıldığı için mi böyle bir memnuniyetsizlik hissediyordum içimde?
Hiç olmadığımız kadar hatalıydık. Yenilgiyi tıpkı acı bir ilaç gibi yutup sindirmemiz gerekiyordu. Ancak bunun yerine, birileri bize ihanet ettiği için çöktüğümüzü söylüyor ve birbirimizi aslında oyunun kuralları ihlal edildiği için yenildiğimize inandırmaya çalışıyorduk. Yolumuzu kaybetmemizin başlıca sebebi de bu olmalıydı.
Sayfa 57 - Jaguar KitapKitabı okudu
Narsist bir kişinin kendi içinde kilitlenip kalması sonucu egosunun giderek şişmesinde olduğu gibi, uluslar, liderler ve ulus toplulukları da iktidarlarını tümgüçlülük (omnipotans) olarak algılamaya başladıklarında işler karışabilir. Tümgüçlülüklerinin içinde kilitlenip kalmaları, zamanla, dışladıkları kitlelerin yaşamakta olduğu isimsizlikten çok da farklı olmayan bir duruma doğru hareket etmelerine neden olabilir: Yalıtılmışlık. Bu kurumlar ya da kurum kişiler, iktidarını her an hissedebilmek için, bir uyuşturucu bağımlısının madde arayışında olduğu gibi bir 'düşman' bulmak zorundadırlar.
Sayfa 68 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Şimşon ve Dalila
Aslında bu efsanenin Tevrat yazarları tarafından uydurulup Tevrat'a sokuluşunun nedeni var: Bir yandan "İsrail"lilerin "Filistin"lilere karşı "mücadele"lerini, bir yandan da "kadının şeytanlığını ve hileciliğini" anlatmak.
Sayfa 88 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İlk rakip olan baba elendikten sonra çarpışma, zaferi perçinlemek üzere diğer erkeklerle devam eder. Kahramanın elemesi gereken kadınlarsa; cadılar, ecinniler, dev anaları, kötü kalpli kraliçeler, yani erk sahibi ve güçlerini kötü olmaktan alan kadınlardır. Cadılar ya çok güzeldir ya da çok çirkin. Aslında her kılığa girebilen cadı, büyüyle kendini dünyanın en güzel varlığı olarak gösterebilir. Ama onun çirkin olduğunu bilmemiz ya da kıskançlık yaftasını yapıştırmamız uğruna çengel çeneli, çıban dolu bir yüze razı olur. Güzelse de elbette bir femme fatale'dir.
Özgürlük Atları
O yıl çok yağışlı oldu, güneş solmuş, uzaklaşmıştı. Ben okula gitmiyordum. Tanrı da pek ortalarda yoktu gündüzleri. Geceleri geliyordu, ölümü istiyordum Tanrı'dan. Ölünce, babalığım, donup kalıyordu. Ama ben her şeyi görüyordum ölünce.
Dün her şey daha güzeldi Ağaçlarda müzik Saçlarımda rüzgar Ve senin uzanan ellerinde Güneş
- Çünkü beni anlamak istemiyorsunuz, kendinizi de ayrıca. İstediğiniz tek şey, size yöneltildiğini hissettiğiniz uyarıdan yakanızı kurtarmak. Gereken etiketi bulup beni bir yere yerleştirmek, böylece hem uyarının hem benim yüzüme kapıları kapamak.
Sayfa 48 - YKYKitabı okudu
Teori-Kanun
Bilimde (ve doğada) değişmez gerçekler yoktur! Bilimde kanunlar yoktur! Bilimde sadece geçici olarak, bildiğimiz Evren dahilinde her seferinde aynı sonuçları veren doğa gerçekleri vardır ve bu gerçekler sayesinde geliştirdiğimiz hipotezleri bir araya getirerek kurduğumuz kuramlar(teoriler) vardır.
Sayfa 41 - Kor kitapKitabı okudu
Sevgili Sokrates, incelenmiş bir hayat yaşamaya değmez demişti. Belki de hayatımı nasıl yaşadığıma, yaşadığım sırada daha çok dikkat etmeliydim. Artık çok geç.
Sayfa 133 - Kara Plak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ben Resul, yeryüzünde sadece ben diyebileceğim bir şey yoktu, yoksa böyle kaybolmazdım. Parçalanarak anladım, ben tamamen başkalarına bağlıyım. Beni öteki insanlara bağlayan bağlar yok olunca ben de yok oluyorum. Kendimi yaslayacak, dayanacak birisi yoksa ben de olamıyorum. Ve böyle Sadece-ben yoksam eğer, ben diye bir şey de yok ve en korkuncu bu ve bu net bilgi boğazıma sarıldı, ben bununla ne yapacağımı bilmiyorum.