Bir kadın çocuktu o, ama kendisinden önce annesinin olduğu gibi tüm kadınların kızıydı ve kendisinden sonra gelecek tüm kadınların annesiydi. Sar'dı o, Mısır tanrıçasıydı. Ölümü alt etmiş İştar'dı o. Saba ve Kleopatra idi; Esther ve Herodias'tı. Meryem'in bir temsiliydi o, Mecdelli Meryem ve Marta'nın kız kardeşi Meryem'di, ayrıca Marta'nın kendisiydi. Ve Brunehilde ve Guinevere, Iseult ve Juliet, Heloise ve Nicolette idi. Evet ve Havva idi, Lilith idi, Astarte idi. On bir yaşındaydı ve gelmiş, gelecek tüm kadınlardı.
Yorumum spoiler içeriyor olabilir.
Benim için akıcı olmayan bir kitaptı. Çoğu zaman kitabı elime alıp okuma savaşı verdim. Çünkü kitap kendi içinde çoğunlukla kasveti , acıyı ve ızdırabı besliyor. Öte yandan kitabı okumaya başladığımda da çıkamıyordum mektupların içinden, çünkü karakterin kasvetli nidâları adeta bir mıknatıs görevini üstlenmiş ruhumu çekiyordu.
Çünkü dış kabuğum, geçmişteki o adam, hâlâ yüzleri görüyor ve tanıyorken, içimde bir müzik o kadar çılgınca çalıyordu ki o öfkeli kargaşada yüksek sesle bağırmamak için kendimi kontrol etmek zorunda kaldım.