Kitapta insanların kendilerini soyutladığı, ayrı bir sınıfta tuttuğunu ve kendilerinden olmayan insanları ötekileştirmekten, aşağılamaktan da geri durmadıkları net bir şekilde ifade ediliyor. Bu insanların örneğin, beyaz tenli değilse beyaz tenlilerin haklarına sahip olamaz veya çocuklarına kendileri gibi olmayan ailelerden uzak durmalarını söylemek gibi hastalıklı düşünceleri var.
Hâlbuki insan rengin, dinin , yaşam tarzının çok ötesindedir. Toplumsal davranışın, hukuğun tek bir gerçeği vardır oda insandır.
Kitaptaki 8-9 yaşlarında bir kız çocuğunun (Scout) cümlesi çoğu insanın görüşünden daha insancıl. "... Jem, bana kalırsa tek bir tür insan var. İnsanların hepsi insan. "
Kitapta, çocukların bu gerçeği daha net gördüklerini hissetlerini vurgulamış. Çünkü çocuklar etrafındaki insanları ve olayları daha temiz, saf ve içten pazarlıksız görür.
Kitapta bir de baba ve avukat rolünde bir kahraman var. Kahraman diyorum çünkü ''büyüklerin'' cesaret edemediği düşünceleri hem benimseyen hem savunan biri, insanları insan olarak görmeyi başarabilen biri.