Türkiye'nin çarpık modernleşme tarihinin ürettiği travmalar, korkular ve krizlerin geniş bir çerçevede ele alındığı bir kitap. Ne kendi olarak kalabilmiş, ne de başkası olabilmiş bir varlığın altında zihinsel ve ahlaki olarak dik durmaya çalışan bir toplumdan söz edilmekte…
Kitap boyunca akıl, ahlak, hukuk, siyaset, çoğulculuk, birey,
Savaş ahlakı bozdu. Bütün insanlığı felsefe ve irfan bakımından bir çok seneler geriletti.
Mesela Fransa gibi bir memlekette yazarlarına ödül verilmesi gereken eserlerin yayımlanmasının yasaklandığını görüyoruz.
Sayfa 75 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kimi kitaplar okunur, bir kaç bölümü kalır aklda yada sadece bir kaç cümlesi hitap eder okuyucuya. Kimi kitaplar da vardır ki, içinde bulunduğunuz toplumun portresindeki detaylarını sunar size cümle cümle... Gercekleri o kadar güzel anlatır ki, kendinizi yeni baştan sorgulamaktan başka seçeneğiniz kalmaz. O sorgulamada bazı cümleler duvariniza
Yazarı ilk defa araştırınca hayli ilginç gelen bir yaşamla karşılaşmıştım. Yazarımız yahudi asıllı bir Türk. Kendisi eğitimci. Gazetede de çalışmış. Aynı zamanda bir Türk milliyetçisi. Bir dönem Chp'den de milletvekilliği yapmış olan birisi. Bu kitabını, önceden yazdığı makalelerden oluşturup birleştirerek yayımlamış. Kitabın adında bir iddia
《 Öğretmen, bilim insanı olmanın yanı sıra aynı zamanda bir filozoftur.
Neden böyle düşündüğümü anlatmak istiyorum. Felsefe; soru sormak, sorgulamak, kapsamlı bir şekilde irdelemek, bütünü görmeye çalışmaktır. Felsefe ile iştigal eden bir kimse, düşünmeyi, ayrımlar yapmayı önemser ve böylece bilineni bilinmeyenden, var olanı olmayandan, doğruyu yanlıştan, değerliyi değersizden ayırmaya çalışır.
Soru sorulmayan, sorgulamanın ve irdelemenin belli bir bütünlük içinde yapılmadığı bir ders düşünebilir misiniz? İyi bir ders, bir etkinlikler bütünüdür. Bu yüzden de öğretmenlik filozofluktur diyorum. 》
Sayfa 139 - Öğretmen Olmak, bir cana dokunmak ☆Kitabı okudu