İrfan Taşcı

İrfan Taşcı
@irfant
Burayı keşfetmeden önce okuduğumuz yüzlerce kitap “kayıt dışı” kaldı :-( Önümüze bakalım :-) Instagram @savsozler
psikolog / öğretmen / asker
Hacettepe Üniversitesi
Erzincan - Ankara
Ankara, 29 Ağustos
22 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
Reklam
Harflerinin çoğu eksik
Baron, zekâsı nedeniyle muhbirden çok casusluk birimi şefi olarak gördüğü Corentin'in ne cins bir adam olduğunu anlamaya çalışıyordu ama Corentin kendisi için, harflerinden en az dörtte üçü eksik olan bir yazıt gibi muamma olarak kaldı.
Sayfa 123 - E-kitapKitabı okuyor
Eğlen... gününü gün et
Git oğlum, eğlen... Yarın bir gün daha yaşlanmış olacaksın.
Sayfa 119 - Carlos’tan Lucien’eKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yakışıklılığın zararı
"Çocuğum..." diye cevap verdi baba, "Erkekte güzellik her zaman iyiliğe işaret etmez ki... Tanrı vergisi bir yakışıklılığa sahip olan gençler hayata adım atarken hiçbir güçlükle karşılaşmaz, bu yüzden de yeteneklerini geliştiremezler. Kibarlar aleminin kendilerine gösterdiği yakınlık onları bozar, o alem de verdiklerini ileride faiziyle ödetir! Ben sana burjuvalardan, zenginlerden ve aptallardan yardım ve himaye görmeyen birini bulmak isterdim..."
Sayfa 144 - E-kitap; Peyrade ile kızı Lydie konuşuyorKitabı okuyor
Sanatçı nedir?
"Yeter, kesin artık!" dedi kapıcı. “Evet!” dedi Zahar. "Tanrı'ya şükür, benim efendim şanlı şöhretli; misafirleri generaller, kontlar, prensler. Öyle her kontu da almaz huzuruna: bazısı gelir, ama kapı ağzında dikilir.. . Hep sanatçılar gelir..." "Nedir o dediğin kardeşim, nedir o sanatçı dediğin?" diye sordu kapıcı kavgayı bölme umuduyla. "Memur mu, ne?” "Hayır, canı ne isterse onu uyduran beyefendilere sanatçı denir," diye açıkladı Zahar.
Reklam
Kaşıntı falı
[İlya İvanoviç] "Bu ne felaket? Baksanıza!" der. "Biri ölecek: burnumun ucu kaşınıyor...” “Ah, Tanrı aşkına!" der ellerini çırparak karısı. "Burnunun ucu kaşınıyor diye biri ölecek olur mu? Burun kemerin kaşınırsa biri ölür. Yani, İlya İvanoviç, amma unutkansın sen, Tanrı yardımcın olsun! İnsan misafirlerin ortasında böyle bir şey söyler mi, ayıp." "Peki burnun ucunun kaşınması ne demek?" diye sordu aklı karışan İlya İvanoviç. “Kadehe bakacaksın. Yani, ne alakası var; biri ölecekmiş!" “Hep karıştırıyorum!" dedi İlya İvanoviç. "Ama hatırlamak mümkün mü? Burnun yanı kaşınır, ucu kaşınır, kaş kaşınır..." "Yanı kaşınırsa," dedi Pelageya İvanovna, "haber gelecek demek; kaş kaşınırsa gözyaşı demek; alın kaşınırsa biri gelecektir: alnın sağ kısmı kaşınırsa erkek, sol kısmı kaşınırsa kadın gelir; kulaklar kaşınırsa yağmur var demek; bıyık kaşınırsa misafir gelecek; dirsek kaşınırsa yeni bir yerde uyunacak; ayaklar kaşınırsa yola gidilecek...”
Sayfa 166 - Oblomov’un Düşü bölümündenKitabı okuyor
Tükenmiş sohbetler
Misafir odasındaki koltuklarda, evin sakinleri ya da sürekli ziyaretçileri değişik konumlarda oturur burunlarını çekerlerdi. Sohbet edenler arasında büyük ölçüde derin bir sessizlik hakim olurdu: herkes her gün birbirini görürdü; akıl servetleri karşılıklı olarak tüketilmiş ve harcanmış olur, dışarıdan da haberler çok az gelirdi. Sessizlik; sadece Ilya Ivanoviç'in ağır, yerli malı çizmelerinin ayak sesleri duyuluyor, bir de holdeki duvar saati boğuk bir sesle sarkacını sallıyor ve ara sıra Papageya İgnatyevna ya da Nastasya Ivanovna’nın eliyle ya da dişleriyle kopardığı ipliğin sesi duyuluyordu.
Sayfa 161 - Oblomov’un Düşü bölümündenKitabı okuyor
Çevirmenin notlarından
* "Bahadır" "bogatir" biçimiyle Rusçaya eski Türkçeden geçen sözcüklerden biridir, (ç.n.) ** Eski Türkçe "busurman" sözcüğünden Rusçaya geçmiş olan "basurman," “Hıristiyan olmayan, Müslüman" anlamında, “gavur ya da kâfir" kavramının karşılığı olarak 20. yüzyıl başlarına dek kullanıldı, (ç.n.)
Sayfa 149 - DipnotlarKitabı okuyor
Maşa
Yaşama güçleri yer değiştirerek çıkarlar bölgesine kayan yaşlı insanlar, kafalarındaki projeleri gerçekleştirmek için çoğu zaman mükemmel bir makineye, genç ve tutkulu bir aktöre ihtiyaç duyar.
Sayfa 50 - E-kitapKitabı okuyor
Sosyal Maske
Tembellik ciddiyet gibi bir maskedir, zaten ciddiyet de bir nevi tembelliktir.
Sayfa 50 - E-kitapKitabı okuyor
Reklam
Bir kadın her zaman birini büyüler ama sadece çöllerden gelen ırkların gözlerinde böyle herkesi büyüleme gücü vardır. Çöllerden kopup gelenlerin gözünde belki de uzun uzun seyrettikleri sonsuzluğa benzer bir şeyler kalmıştır. Acaba doğa ileriyi görerek onları kumlardaki seraplardan, güneş sellerinden ve havanın kavurucu sıcağından korumak için
Sayfa 41 - E-kitapKitabı okuyor
Öyle midir?
Fahişeler Böyledir Esther'in o günlerde şiddetle reddettiği tarzda bir hayat süren kadınlar, zamanla erkeklerin dış görünüşüne kesinlikle aldırmaz olup çıkarlar. Çeşitli bakımlardan kendileriyle kıyaslanabilecek günümüz edebiyat eleştirmenlerine benzerler; eleştirmen de gün gelir sanat formüllerini umursamaz olur. O kadar çok eser okumuş, ne eserlerin unutulup gittiğini görmüş, yazılı sayfalara o kadar alışmış, basını o kadar çok derde sokmuş, o kadar çok dram görmüş, çoğu zaman dostunun düşmanının hatırına sanata ihanet ederek ne düşündüğünü söylemeksizin o kadar çok makale yazmıştır ki, sonunda hepsinden tiksinir hale gelmiştir, ama gene de yargılamaya devam eder. Bu yazarın bir eser yaratması için nasıl mucize gerekiyorsa, kibar bir fahişenin kalbinde saf ve asil bir aşkın tomurcuklanması için de mucize gerekir.
Sayfa 33 - E-kitapKitabı okuyor
Gece gelir
Hava nem koktu. Gitgide daha karardı hava. Ağaçlar bir canavar gibi toplandılar; orman korkunç bir yer oldu: orada birden bir şey çıtırdamaya başladı sanki bir canavar yer değiştiriyormuş ve kuru dallar ayaklarının altında eziliyormuş gibi oldu. Gökte ilk yıldız belirdi, bir göz gibi ışıldadı ve evin pencerelerinde ışıklar belirdi. Doğanın evrensel, görkemli sessizlik dakikaları gelmişti, yaratıcı aklın çok daha güçlü çalıştığı, şiirsel düşüncelerin çok daha ateşli yandığı, kalpte tutkuların çok daha canlı tutuştuğu ve sıkıntının çok daha hastalıklı bunalttığı, acımasız bir ruhta suçlu düşüncelerin çekirdeğinin çok daha huzursuz ve güçlü yeşerdiği, ve... Oblomovka'da her şeyin sağlam ve huzurlu uyuduğu o dakikalar geldi.
Sayfa 147 - “Oblomov’un Düşü” bölümündenKitabı okuyor
Evlat olsa sevilmez
MADAM DE SAINT-ANGE: [Dolmance] Tanrı'ya inanmıyordur umarım. ŞÖVALYE: O nasıl söz! Kendisi en meşhur ateistlerden, en ahlaksız erkeklerdendir... Hatta kendisi tam ve kusursuz yozlaşmışlık örneğidir. Dünyadaki en şeytani, en alçak kişi odur.
Sayfa 5 - E-kitapKitabı okudu
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.