Dayton anlaşması
DAYTON ANLAŞMASI 1992`de Yugoslavya`dan ayrılıp bağımsızlığını ilan eden Bosna Hersek savaşa o zaman başlayarak dört yıl insanlıkdışı durumlarla girmiş oldu. Etnik temizlik adı verdikleri bu faşist yapılanma o sırada ve hala dünyanın konuştuğu; uğruna kitaplar yazılıp, filmler çekilen adi bir katliamdır. İslam ve Türk düşmalığı ile Osmanlı devletine ilk özerklik başkaldırısını yapan, kini çok daha eskiye dayanan Hırvat ve Sırplar ırkçı ve düşman duygyularını ortaya dökmeyi başardılar. Kinleri asla bitmemiş ve bitmeyecek olan bu kişiler aslında askeri bir başarı değil hainlikle onca insanı katledip evlerinden ayırdılar. Dayton barış anlaşması adı altında i1995 yılında Begoviç, Milesoviç ve Tudjman arasında imzalanan anlaşma Bosna Hersek`e giydirilmiş bir deli gömleği olarak nitelendriliyor. Bu anlaşma aslında bir yandan ABD yönetiminin savaş kazanma durumunda Hırvatların sözünü tutmayacağı korkusuyla imzalanmış bir ‘sömürge sözleşmesidir’. En küçük bir sapmada ABD`nin devletin başındakini dahi görevden alma hakkına sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda anlaşmanın içerik ve amacı saptanmış olur. Yeni dayton gibi isteklerin gündeme gelmesiyle bu deli gömleği çıkarılmak istense de anlaşmayı yapması beklenen devletin misyonu belli olduğundan farklı sonuçlar beklenmez, tabiri caizse en fazla uyşturucu ilaç tedavisine geçilir. Hiçbir kararda etkisi olmayan bir Bosna… AYŞE AKKAN
Bir başka deyişle, etnik ve dinsel azınlık grupları hakkında ne söylendiği/söylenemediğinin ya da yazıldığı/ yazılamadığının araştırıldığı bir içerik sorgulamasına gidildiği kadar, bu içeriklerin nasıl formülleştirildiği, üslup ve retorik özellikleri, argümantasyon ve anlatı yapıları da analiz edilmiştir. “Uygarlıkların beşiği”, “Medeniyetlerin buluştuğu yer”, “700 yıllık hoşgörü” “birlikte yaşama kültürünün zenginliği”, “Dinlerin biraradalığı” “Hepimizin kardeş olduğu” klişelerine dayalı adlandırmalarla toplumsal mekânı sabitleyen, “birlik ve beraberlik zamanı”na göndermelerde bulunarak aciliyet zamanı yaratan, dini ve etnik kökeni biz tanımının dışında bırakarak sürekli “sadakat” talep eden, “Irkçı, milliyetçi, şoven değilim ama” cümlesiyle başlayan yazıları sürekli gündemde tutan ulusal basın, Türkiye’de yaşayan hâkim dini çoğunluk karşısında Alevileri sadece “Müslüman biz”in bir parçası olarak gündeme getirdiği gibi, diğer bazı azınlıkları “dinleri”, özellikle de “kiliseleri” aracılığıyla işaretlemekte, azınlıkların etnik kökenlerini belirtirken terör, suikast, isyan gibi ortaklığı tehdit eden adlandırmaları kullanmaktan çekinmemektedir. Yabancı kadın işçi fuhuş, uyuşturucu, suç ile birlikte anılmakta, mülteciler yoksulluk ve yoksunluk anlatılarının özneleri olarak kurulmaktadır.
Reklam
225 syf.
3/10 puan verdi
Sapiens i okuduktan sonra kendi türümüzün bildiğimizden farklı bir gerçeklik algısı olan üyelerinin yaşam tarzlarını merak ettiğim için bu kitabı okudum. Kitapta Aborjinlerin günümüzde varolan en az değişmiş ve bizden daha mistik türdaşlarımız olduğu belirtilmişti. Nispeten uzun bir süre Avustralya da yaşadığım için kitap beni çekti. Öncelikle
Bir Çift Yürek
Bir Çift YürekMarlo Morgan · Dharma Yayınları · 200130 okunma
SALVADOR (1986)
Oliver Stone'un yönetmen olarak çıkışı, tartışma yaratan gişe başarıları eldemeden, aralarında Midnight Express (Gece Yarısı Ekspresi), Scarface (Yaralı Yüz) ve Year of the Dragon'un da (Ejderha Yılı) bulunduğu bir dizi senaryonun ardından geldi. Salvador, daha önceki filmlerinin ırkçı ve gerici politik yaklaşımına taban tabana zıt bir biçimde, Amerika'nın Latin Amerika'daki şiddet kullanan, baskıcı faşist rejimleri desteklemesine karşı açıkça yapılmış solcu bir saldırıdır. Öykünün bütün önemli düğüm noktalarında, izleyicilerde duygusal tepkiler uyandıracak biçimde utanmazca melodramlara özgü gelişmeler kullanılarak yazılmış ve baştan sona insanı içine çeken canlı bir güçle çekilmiş olan film, Stone'un daha sonraki çalışmaları için bir model teşkil eder. Bu film aynı zamanda onun, sıradan bir Amerikalı'nın resmi yalanların ("Amerikan Rüyası," hükümet propagandaları vs.) ardındaki gerçekle yüzleştiği ve dünya görüşünü yeniden biçimlendirmek zorunda kaldığı dönüşsüz bir noktaya vardığı, tarih dersleri serisinin ilkidir. Salvador, gazeteci Richard Boyle (James Woods) ve DJ arkadaşı Dr. Rock'un, ucuz seks, uyuşturucu ve rock n'roll bulacakları güneşli bir tatile çıktıklarını sandıkları bir yolculuğu ele alır. Gittikleri yere vardıklarında kendilerini, bakmaktan alıkoyamayacakları denli çirkin bir iç savaşın ortasında bulurlar. Film, El Salvador'da "1980-1981 arası yaşanan olaylar"ın (başlangıçta yazdığı gibi) bütün şiddetini yansıtamasa da ABD'nin arka bahçesinde yaşanan cehenneme yapılan bu yolculuk, Amerikan politikasının en kötü yönlerine uzlaşmaz, sarsıcı bir tanıklık sunar
247 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Malcolm X ve Amerika ve Hayat
Amerika öyle bir ülkedir ki, yetmiş iki milletten insan mevcuttur. Yetmiş iki ırk, yetmiş iki hayat tarzı... Sanki yetmiş iki farklı ülke... Hepsi bir arada aynı ülkede, Amerika'da yaşıyor. Ama homojen bir durumu yok bu ülkenin. Yani, sürekli kavimler, ten rengi vb. gibi sorunlarla karşı karşıya kalınıyor. Ve bu durum sadece son yüzyılda değil,
Biraz Aksiyon
Biraz AksiyonMalcolm X · Pınar Yayınları · 2018323 okunma
GEORGE FLOYD’DAN, BARIŞ ÇAKAN’A SOYKIRIM ÜZERİNE Ankara Etimesgut’ta, balkonunda Kürtçe müzik dinleyen, Barış Çakan faşistler tarafından katledildi. Faşizm ve faşistler her fırsatını bulduğunda Kürtleri katlediyor, halen bunun nedeni anlamakta zorlanan her nereden ve her kim varsa dönüp dolaşıp aynı lafazanlığı yapmayın bu Kürt Soykırımı’nın
Reklam
61 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.