Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

irem

"Ben"e inanan, varlık olarak, töz olarak Ben'e inanan, ve Ben-tözüne duyduğu inancı tüm şeylere yansıtan böylelikle "şey" kavramını yaratmış olur... Varlık her yerde neden olarak düşünülür, atfedilir; "varlık" kavramı "ben" kavramının ardından, ondan türetilmiş olarak gelir...
Reklam
Dil, oluşumu gereği, psikolojinin en tortulaşmış biçimidir: dil metafiziğinin, açıkçası: aklın, temel varsayımlarını bilince çıkardığımızda, kaba bir fetişin içine gireriz.
Böylelikle o müthiş "tanrı" kavramlarına varıyorlar... En sonuncu, en ince, en boş olanın birinci olduğu, kendinde neden, ens realissimum olduğu kabul ediliyor...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
yüksek olan, alçak olandan yetişemez, yetişmiş olamaz... Ahlak: birinci sınıf olan ne varsa kendi kendinin nedeni olmalıdır. Kökeninin başka bir şeyde olması bir itirazdır, değerden-duyulan kuşkudur.
Ama Herakleitos, varlığın boş bir kurgu olduğu konusunda, sonsuza dek haklı kalacaktır. Biricik dünya "görünüşte" dünyadır: "hakiki dünya" onun üstüne eklenmiş bir yalandır yalnızca.
Reklam
Filozof olmak, mumya olmaktır, bir mezarcı mimiğiyle monotono-teizmi oynamaktır! - Her şeyden önce de, bırakalım şu bedeni, duyuların bu zavallı sabit fikrini! Var olan bütün mantık yanılgılarına kapılmıştır o, çürütülmüştür, olanaksızdır hatta, gerçekmiş gibi davranacak kadar küstah olmasına karşın!"...
Sonunda söyledi mi bunu kendine, ölüme karşı sergilediği cesaretin bilgeliğiyle?... Sokrates istiyordu ölmeyi: Atina değil, o verdi kendi kendisine zehir çanağını... "Sokrates bir hekim değil, dedi usulca kendi kendine: yalnızca ölümdür burada hekim... Sokrates yalnızca, uzun süredir hastaydı..."
Sokrates bir yanlış anlamayda tüm iyileşme ahlakı, Hıristiyan ahlakı da bir yanlış anlamaydı... En gözalıcı gün işığı, ne pahasına olursa olsun akılılık; aydınlık, soğuk, dikkatli, bilinçli, içgüdüsüz yaşamın, içgüdülere karşı direnen yaşamın kendisi yalnızca bir hastalıktı, bir başka hastalıktı ve kesinlikle "erdem", "sağlık"lılığa, mutluluğa geri donmenin bir yolu değildi... içgüdülerle savaşmak zorunda olmak - budur dekadansın formülü: yaşam yükseldiği sürece, mutluluk eşittir içgüdü.
Akıl = erdem = mutluluk sadece şu anlama gelir: Sokrates'in yaptığı gibi yapmalı ve karanlık arzulara karşı sürekli bir gün ışığı oluşturmalı aklın gün işığı. Ne pahasına olursa olsun, akıllı, berrak, aydınlık olunmalı: içgüdülere, bilinmeyene verilen her taviz, aşağıya çeker...
Reklam
"Dürtüler tiran olmak istiyorlar; daha güçlü olan bir karşı tiran bulmalı"
Ama Sokrates daha da fazlasını bildi. Seçkin Atinalıların ardındakini gördü; kendi davasının, kendi dava alerjisinin çoktandır bir istisna oluşturmadığını kavradı.
Helenlerin agonal dürtülerine seslenerek büyüledi - genç erkeklerle oğlanların yaptığı güreşin bir başka çeşidini ortaya koydu. Sokrates aynı zamanda büyük bir erotikçiydi.
Sokrates'in ironisi, dile gelişi midir ayaklanmanın? ayaktakımı hıncının?
143 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.