KALP VE UYKU GECENİN karanlığıyla kalbi aydınlanan bir ârif, gözünü tamamen uykuya kapatmıştı. Gece, gözünü güneşe kapar kapamaz onun gözü gönül mumunu sabaha dek yakardı. Kanlı gözyaşı akan gözünün her kirpiği, sanki kaşına düğümlenmişti. Bir gün meraklının biri ona bir soru sordu: 'Ey uyku ve rüyanın hiç uğramadığı kişi! Uyanık kalbin
kalp ve uyku
"GECENİN karanlığıyla kalbi aydınlanan bir ârif, gözünü tamamen uykuya kapatmıştı. Gece, gözünü güneşe kapar kapamaz onun gözü gönül mumunu sabaha dek yakardı. Kanlı gözyaşı akan gözünün her kirpiği, sanki kaşına düğümlenmişti. Bir gün meraklının biri ona bir soru sordu: 'Ey uyku ve rüyanın hiç uğramadığı kişi! Uyanık kalbin uykudan
Reklam
Drina Köprüsü
Irmağın üstünde, on beş metre kadar uzanan bu taştan sofa, sanki havada yürüyor gibidir. Üç yanı koyu yeşil dağlarla çevrilmiş, başının üstünde yıldızlı ya da bulutlu bir gök kubbesi, önünde mavi dağladla kapalı küçük amfiteatr gibi uzanmış bir ufuk… Sevincini, üzüntüsünü ya da boş vaktini böyle bir yerde geçirmek… Acaba dünyada kaç zengine veya vezire nasip olmuştur? Şüphesiz az, pek az kişiye… Oysa yüzyıllardan beri, bizimkilerden nice nice kişiler gelip bu sofraya oturmuş, güneşin doğmasını, akşam ezanını, ya da başı üstündeki gök kubbenin belirsiz bir biçimde değişmesini beklemiştir. Kimbilir kaç kişi burada oturup, bu düzgün parlak taşa dirseklerini dayamış, yüzünü avuçlarının içine almış, ışığın dağlar üzerinde, bulutların gökyüzünde bitmek tükenmez oynaşmalarını seyrederek, ülkenin hep aynı- yalnız başka başka biçimlerde düğümlenmiş- kader yumağını çözmeye çalışmıştır.
Sayfa 22 - İletişim YayınlarıKitabı okuyacak
”GECENİN karanlığıyla kalbi aydınlanan bir ârif, gözünü tamamen uykuya kapatmıştı. Gece, gözünü güneşe kapar kapamaz onun gözü gönül mumunu sabaha dek yakardı. Kanlı gözyaşı akan gözünün her kirpiği, sanki kaşına düğümlenmişti. Bir gün meraklının biri ona bir soru sordu: ’Ey uyku ve rüyanın hiç uğramadığı kişi! Uyanık kalbin uykudan kurtulduğunda gözünü de uykuya kapatmak zorunda mısın? Uykusuzluk acısı üzerine çöktüğü zaman bir anlık rahatlık sana ne zarar verir; azıcık uyusan!..’ ’Yakışmaz’ dedi ârif, çünkü âlemin yaratıcısı her gece birinci göğe inerek seslenir: 'Yoldan sapanlar arasından kim kapıma af dilemeye gelir? Bağışımı ona elçi göndereyim, rahmetimi ona şefaatçi kılayım!’ Ben böyle bir durumda yatıp uyur muyum? Bu güzel çağrıya kulağımı tıkar mıyım? O lütuf gözünü bana açmışken, ikbal gözümü O'na yumar mıyım? O'na karşı sevdalık iddiasında bulunanlar, O’nun cemâlinden gafil olup uyuyanlardır. Onların iddiası doğruluktan uzaktır, ilk tan kızıllığının nefesi gibi yalandır. Molla Câmî,Sufilere Armağan,s.109-110
Sultan I. Ahmed' in talihi neredeyse 14 rakamı etrafında düğümlenmiş görünüyor. 14 yaşında tahta çıkmıştı. 14. Osmanlı padişahıydı ve 14 yıl padişahlık yapmıştı. Öldüğünde ise 14x2= 28 yaşındaydı. Ayrıca tahta çıktıktan sonra sünnet olan ilk Osmanlı padişahı da odur.
Sayfa 101 - I. AhmedKitabı okudu