“None of this can actually be happening. If it makes you more comfortable, you could simply think of it as metaphor. Religions are, by definition, metaphors, after all: God is a dream a hope, a woman, an ironist, a father, a city, a house of many rooms, a watchmaker who left his prize chronometer in the desert, someone who loves you — even, perhaps, against all evidence, a celestial being whose only interest is to make sure your football team, army, business, or marriage thrives, prospers, and triumphs over all opposition. Religions are places to stand and look and act, vantage points from which to view the world.”
Faust, hem macerayı hem de korkuyu, modern yaşamın muğlaklığını ve ironisini temsil eder. Bunlar, kapitalizmin mantığından doğan yaratıcı yıkımın ve sürekli dönüşümün örnekleridir.
Reklam
Bay Antıpyrıne
DADA ne çılgınlıktır, ne bilgelik, ne de ironi, bana bak, kibar burjuva. Sanat bir fındık oyunuydu, çocuklar sonu uyaklı biten sözcükleri toplarlar sonra ağlarlardı ve bağırarak şiir okurlardı ve onu oyuncak bebeklerinin ayakkabılarına koyarlardı ve şiir biraz ölmek için kraliçe olurdu ve kraliçe balina olurdu ve çocuklar nefes nefese kalana dek koşarlardı.
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
“Religions are, by definition, metaphors, after all: God is a dream, a hope, a woman, an ironist, a father, a city, a house of many rooms, a watchmaker who left his prize chronometer in the desert, someone who loves you - even, perhaps, against all evidence, a celestial being whose only interest is to make sure your football team, army, business, or marriage thrives, prospers, and triumphs over all opposition.”
İronik
Hem dini hem de felsefi ilimlerde uzmanlık sahibi olan Kemalettin b. Yunus el Mavsılî'ye akın akın gelen talebeler arasında daha sonra büyük bir hadis alimi olacak olan İbnu's Salah da vardı. Kemalettin'den mantık okumak için gizlice Musul'a gelmişti ancak uzun uğraşlara rağmen mantık İbnu's Salah'ın kafasına bir türlü girmiyordu. Kemalettin 'kendine işkence etmekten vazgeçmen en iyisi' diyip ona nasihatte bulundu ve İbnu's Salah mantık çalışmaktan vazgeçti. Ama mesele burada bitmedi. Kendisine daha sonra şeriat bakımından felsefe ve mantık çalışmanın yahut öğretmenin hükmü sorulduğu bir durumda üstat özü şöyle verilebilecek olan bir fetva yayınladı: "Felsefe aptallığın temelidir. Tüm sapıklıkların ve yanlışlıkların sebebidir. Felsefeye iştikal eden şeriatın güzelliklerini göremez olur. Felsefe çalışan yahut öğreten Allah'tan uzaklaşıp şeytana yaklaşır."
Reklam
“You used to come out here and feed your fairies,” he said. “You believed in something you couldn’t see, something you couldn’t grasp. I did too, once. Boulevard du Temple, Paris. 1755. There was a young man with a violin and fire in his heart. I believed, with such certainty, he would be mine. And I was young. So much imagination.” He shook his head. “Humans grow old so quickly. Your lives are the blink of an eye when you see all eternity stretched out before you. Yet I kept bringing honey to something I couldn’t hold, I couldn’t possess. He died.” He nodded, as if to remind himself that it was true. “His fire was gone. So easily. And then my name was called by strangers, to Cairo. By the time I’d freed myself, and went back to France…” He fluttered his hand. “I never found his grave. I searched. I haunted the cemeteries so long they began to tell stories of me. Zane found me there.” He shook his head. “He dragged me back to Hell. Told me I was mad. Mad for a human whose soul I could never possess.” “Leon…” I didn’t know what to say. It had been centuries, but his voice was still rough with pain. So many years, and a single human death haunted him. Ironic that a killer would be tortured by a death. “I’ve spent enough time haunting graveyards,” he said. “If you gave me your soul, neither gods nor men could take you from me. And that frightens you.”
Rae-Leon.Kitabı okudu
...Bernard de Mandeville'in The Fable of the Bees or Privat Vices Make Public Benefits (Arılar Efsanesi ya da Genel Refahı Yapan Kişisel Erdemsizliklerdir) başlıklı son derece ilgi çekici bir kitapçığından alıyoruz. Bu yazı, o zamanlar, akla inanan ve ahlak düşüncelerine son derece duygulu olan 18. yüzyılda kuvvetli bir etki ve heyecan
İnançlılara yapılan temelsiz "siz rasyonel olamazsınız" baskısı
Bilimle dinin uzlaşmaz olduğu teranesi ne yazık ki bazı sonuçlar da doğurmuyor değil. Dindar insanlara, ne kadar açık görüşlü ve dogmadan uzak olsalar bile bilime layık olamayacaklarını söylüyor. Önce onlar için çok kıymetli olan bütün inançlarından kurtulmaları gerekecek. Neo-ateistlerin saflık üzerindeki ısrarını tuhaf bir şekilde dini buluyorum. İnananların, inanmayan “rasyonel elitin” saflarına katılmadan önce herkesin önünde nedamet getireceği bir nevi vaftiz töreni eksik bir tek. İroniye bakın, buna en son layık görülecekler arasında manastır bahçesinde bezelye yetiştiren bir Augustinus keşişi de var.
İroniktir ama, pozitife, daha iyi olana, en iyiye olan bu takıntı bize sadece durmadan ne olmadığımızı, neye sahip olmadığımızı, ne olabilecekken olmayı başaramadığımızı hatırlatır.
Reklam
Mükemmel fikir
Bex dolabında oturur, birlikte aksiyon figürleriyle oynardık ve Batman'i uzatıp Iron Man'i öptürerek şöyle derdi: Hadi onları evlendirelim, kedileri olsun ve sonsuza kadar mutlu yaşasınlar.
Sayfa 26
İşin en ilginç tarafı ne biliyor musunuz? Makineler bile gerçek öğrenme yöntemini keşfetmişken, çocuklarımızın beyinlerini yapay zekânın ilk versiyonlarındaki gibi hâlâ ezber mantığıyla ilkel bir şekilde eğitmek, karşımıza oldukça ironik bir soru çıkarıyor. Bu koşullar altında, hangimizin zekâsı yapay?
Sayfa 240 - Elma Yayınevi
“Religions are, by definition, metaphors, after all: God is a dream, a hope, a woman, an ironist, a father, a city, a house of many rooms, a watchmaker who left his prize chronometer in the desert, someone who loves you—even, perhaps, against all evidence, a celestial being whose only interest is to make sure your football team, army, business, or marriage thrives, prospers, and triumphs over all opposition. Religions are places to stand and look and act, vantage points from which to view the world. So none of this is happening. Such things could not occur. Never a word of it is literally true.”
Üç ay sonra (21 Ağustos, 1933), sanki başlangıç konuşmasının vaadini yerine getirircesine, Heidegger, Nazizm'in entelektüel yüce rahibi olma yolundaki ilk büyük adımı olarak, Freiburg Üniversitesi'nde Führer-ilkesini oluşturmak için koşuşturur. Führerprinzip'e göre, rektör, akademik senato tarafından seçilmeyecek, fakat Nazi eğitim bakanı tarafından atanacak ve fakültelerin dekanlarına empoze edeceği otoriteyle, üniversitenin gerçek diktatörü olacaktır. (22 Ağustos'ta, rektör yardımcısı Joseph Sauer, günlüğüne şunları yazar: "Finis Universitatum! Ve bu aptal Heidegger, biz onu üniversitelere yeni bir manevî vizyon getirmesi için rektör seçtikten sonra, bizi bu kirlenmenin içine sürükledi. Ne ironi!") Heidegger, 20 Mayıs 1933'te Hitler'e çektiği açık bir telegrafla zemini hazırlamıştır ve 1 Ekim 1933'te kendisini Freiburg Üniversitesi'nin resmen atanan Führer'i kılmıştır; böylece de üniversitenin özerkliğine son verdirmiştir. 20 Kasım'da bir meslektaşına göreve getirildiğim ilk günden itibaren amacım bilimsel eğitimde Nasyonal Sosyalist Devlet’in kuvvetlerine ve taleplerine uygun olarak temel değişiklik" yapmaktır diye yazmıştır. (Vurgu Heidegger'in)
Sayfa 14
(sağlam ironi)
İnsanlar birbirlerini ne kadar iyi anlıyorlardı…
Sayfa 37 - YKYKitabı okudu