248 syf.
9/10 puan verdi
Bu ülkenin halkının büyük bir yekunu her ne kadar müslüman görünse de layığıyla yaşayan o kadar az ve güçsüz ki onun için her ne kadar niceliğin önemi niteliğin önüne geçmesi manidardır. Bu eseri ve ülkemizdeki sorununun faşist kâmâlizm için camiiler ve hocalar bi mevcut oldukça sanal irtica demoklesin kılıcı gibi asker eliyle milletin tepesinde olacaktır. Bunun içindie ki hem mevcut anayasa ve bu dimağlardan kânâlizm kalkmadan bu ülke gerçek manasıyla hür, özgürlükçü ve adaletli bir yapıya kavuşamaz. İçeride ve dışarıdaki hainler bu yapı durdukça rahat vermezler bu memleketin halkına. Tarihini bilmeyen geleceğe ışık tutamaz. Gerçek anlamda araştırmacı birisi ama hakkaniyetli olarak araştırma yapsa M. Kâmâl'e ve getirdiklerine düşman olur. Bizde araştırma yapmakta gem üşengeç hem de bilinen yanlışları değiştirmek hastalığı vardır. Eseri ilgililerine tavsiye ederim.
Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e İktidar Kavgaları ve Sanal İrtica
Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e İktidar Kavgaları ve Sanal İrticaAbdullah Yıldız · Pınar Yayıncılık · 20146 okunma
Bizdeki rejimin karaktersizliği hiçbir yerde yoktur()
27 Mayıs ihtilali ABD'yi hiç tedirgin etmemiş, bilakis Amerikan yönetimi darbeyi memnuniyetle karşılamıştır. Geçtiğimiz yıllarda Hürriyet gazetesinde (27.5.1990) yayımlanan ABD Dışişleri Bakanlığı gizli raporlarına göre, 27 Mayıs'ın lideri Madanoğlu “sağlam ve güvenilir bir Amerikancı”, Milli Birlik Komitesi üyelerinin çoğunluğu da “Amerikan yanlısı"dır. Zaten, ihtilalin gerçekleştiği radyodan duyurulurken, yeni yönetimin “NATO'ya, CENTO'ya ve diğer antlaşmalara bağlı kalacağı” özellikle vurgulanmıştır. Dahası, 27 Mayıs sonrasında ABD ile ilişkiler iyice sıklaşmış; Amerikan Barış Gönüllüleri Türkiye'ye akın etmişlerdir. Okullarda ise, Amerikan süttozu, tereyağı ve bisküvileri ikram edilmeye başlanmıştır.”* Buna rağmen, darbeyi alkışlayanların, Menderes hükümetini 'memleketi Amerika'ya satmak'la suçlamaları komik bir çelişki olarak tarihin hafızasına kaydedilecektir.
Reklam
Amacı ülkeyi korumak olan ordunun rezil işleri()
“15 Ekim 1961'de yapılan genel seçimlerde Demok. rat Parti'nin yerini alan Adalet Partisi'nin CHP'den sonra ikinci parti olması, komutanlar tedirgin etmiştir. Milli Birlik Kurulu, CHP'nın tek başına iktidarını -bütün çabasına rağmensağlayamamıştır. Bır grup subay, “bu seçimi saymamayı”, ve “iktidarı milletin hakıki ve ehliyetli mümesillerine tevdi etmeyi” kararlaştırmıştır.
Dini siyasete alet eden ilk parti CHP ()
"Doğrusunu isterseniz, son dört yıllık sıyasi hayatımızda oy toplamak gayreti ile her iki taraf da laiklikle bağdaşması güç bazı kombinezonlara başvurmak lüzumunu nedense duymuştur. Bu hususta ilk adımı Halk Partisı'nın attığı da maalesef bir gerçektir. İlkokulara din derslerini koyduran, İlahıyat Fakültesi'ni kuran, türbeleri birer birer açan, hatta seçimlerde tankat şeyhlerinden yardım isteyen Halk Partisi hukümetleri değil de kimdir? Bütün bunları yapanların şimdi 'Arapça ezana izin verecekler, eyvah inkılap elden gidiyor” diye hayıflanmaları biraz gülünç gibi geliyor bize.”
Omurgasız siyaset ()
Feroz Ahmadın dikkat çektiği gibi, “Allah'ın adını asla sebepsiz yere anmayan kararlı bir laisist olarak bilinen İnönü, buna rağmen, okullara Din dersi konulmasına karar veriyordu.” Doğrusu bu şaşılacak bir durumdu. F. Ahmad'ın aktardığına göre, sosyalist Mehmet Ali Aybar, o sırada şu yorumda bulunuyordu: “Bugüne kadar devrimciliği ve laikliğiyle övünen bu parti, selameti, hayatının en kritik döneminde dini kucaklamakta buldu.”
Seçimlerin kaybedileceği anlaşılmış iken()
Önceki yıllarda yapılan bu uygulamalar dikkate alındığında, 1949 yılında 'düğün değil-bayram değilken birdenbire dini özgürlüklere kapı aralanmasını sadece “istismar kelimesi açıklayabilir. Nitekim 1 Mart 1950 tarihinde kabul edilen bir kanunla, 30. 11. 1925 tarihli tekke ve türbelerin kapatılmasına ait kanun yürürlükten kaldırılarak Türk büyüklerine ait türbelerin açılmasına da izin veriliyordu.”
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.