Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bilimin Balı' da doğmuş olmasının akla yatkın açıklamalarından birini Jared Diamond'un Guns, Germs and Steel (Tüfek, Mikrop ve Çelik) adlı kita- bında bulmak mümkündür. Diamond kitabında bilimin niçin ilk önce Ba- lı' da ortaya çıkhğım ve niçin sonunda dünyanın her yerinde, hatta Bah'nın diğer kurumlarına hasmane tavır
Sayfa 53
Suyun yaşam için (kelimenin tam anlamıyla) hayati olmasının en önemli nedeni, yaşamın bir çözücüye ihtiyaç duymasıdır-kimyasalların çözüneceği ve kimyasal tepkimelerin gerçekleşebileceği bir ortama. Su, açık ara farkla bu iş için en iyi sıvıdır; amonyak listenin hemen ikinci sırasında yer alır ama suyun diğer özelliklerini taşımamaktadır. Suyun yaşam için en önemli ikinci özelliği, her molekülünün manyetik kutupluluğunun olmasıdır. Başka bir deyişle, bir su molekülünün bir ucu çok zayıf bir manyetik kuzey kutup gibi, diğeri de yine çok zayıf bir manyetik güney kutup gibi davranır. Bu özellik moleküller dünyasında neredeyse eşsizdir. Bu kutupluluk sadece su moleküllerini değil, suda çözünen molekülleri de belli şekillerde dizilmeye teşvik eder ve bu, yaşam için elzem olan aminoasit moleküllerinin şeklini belirleyen etmenlerden biridir.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Gelişme kapısının kapanması, hareketsizlik ve hareketin önünün tıkanması; tüm güzelliklerin sonu burada başlıyor. Tüm çirkinliklerin başlangıç noktası burası oluyor. Tüm göçmen ya da mülteci veya en yaygın deyimiyle emigre toplulukların üyeleri bu yüzden çirkin oluyor. Tüm göçmen toplulukların üyeleri kısa bir zaman içinde hamam böceklerine dönüşüyor. Her türlü dedikodu, ikiyüzlülük ve kokuşma toplu olarak yaşayan, içinde bulundukları topluma açılamayan, içinde bulundukları toplumla birlikte gelişemeyen, değişemeyen ve değiştirerek geliştiremeyen göçmen topluluklarında görülüyor. Bu anlamda emigre olarak yaşamak için yurt dışına çıkmak gerekmiyor. Yurt dışında da mümkün. Yurt dışında ilerleyemeden kapalı olarak yaşamak, her gün biraz daha şekilsizleşmek mümkün. Ama böyle yaşamak için mutlak yurt dışına çıkmak da gerekli değil. İstenirse yurt içinde de emigre yaşamak yolları mevcut. İstenirse cinayet sitesinde bir sigorta evinin dört bölmesinde emigre yaşamı mümkün. İstenirse Türkiye'de Zola’nın Thereza Raguin'ini yaşamak mümkün. Her kahvaltıda sevgi yerine nefreti yudumlamak mümkün. Ya da bir iş hanının bir katında sabah ondan akşam yediye kadar telefona bakıp hamam böceğine dönüşmek mümkün. Bunun için yurt dışına çıkmaya da polis kovuşturmasına gerek yok. Yalnız­ca kapanmak ve havasız ve de hareketsiz kalmak yeterli.
Çok zengindiler. Güçlüydüler. Bilgide çok ileriydiler; bilim ve teknolojide müthiştiler. Diğer insanlarla karşılaştırdıklarında kendilerini çok farklı ve değerli buluyorlardı. Şımardılar; hak-hukuk tanımaz oldular. Kendilerini her zaman haklı, başkaları ise her zaman haksız bulmaya başladılar. Durumun farkında olan birisi, gidişatın yanlışlığı konusunda kendilerini uyardı: Yapmayın. Aklınızı başınıza alın. Durumunuzu düzeltin dedi. Ama söz dinlemediler. Durumlarını değiştirmeye hiçbir şekilde yanaşmadılar. Üstelik uyaranı yanılmakla, akılsızlıkla suçlayıp; hak, hukuk, adalet, ahlak gibi şeylerin modası geçmiş saçmalıklar olduğunu savundular. Uyarıcı, Gidişatınız kötü, düşünceleriniz yanlış; kendinizi mahvedeceksiniz. Felaketin bulutlan üzerinizde dolaşıyor ama görmüyorsunuz, görmek istemiyorsunuz. Felaket gelince hiç olduğunuzu anlayacaksınız; o zaman biliminiz, zenginliğiniz, gücünüz, imkanlannız hiçbir işe yaramayacak dediyse de aldırmadılar. Saçmalama, bize kim ne yapabilir. Gücümüz karşısında kim durabilir? Üstelik biz yanlış iş yapmıyoruz; bunlan elde etmek için nice emekler sarf ettik dediler. Ve bir gün ufku bulutlar sardı. Güldüler. Uyancıya gülüp; sen azaptan bahsediyorsun, halbuki bunlar rahmet dediler. Ama yanıldılar; rahmet dedikleri felaketti. Bir anda her şey alt üst oldu. Sanki tüm yaşananlar bir hayaldi. Kendilerinden geriye hiçbir şey kalmadı. Hiç yaşamamış gibi oldular.
Sayfa 9 - AçılımKitabı okuyor
Şimdi Batı'da bilim ve teknolojide ilerleme var. Müslüman toplumlara baktığımızda onlarla karşılaştırılmayack kadar berbat bir durum var. Mesele bu mudur? Hayır, bu olamaz. Mesele bu olamaz çünkü bilim, teknoloji dediğimiz şey, niceliklerle ilgili bir şey, nitelik değil. Bu, niteliğin yitirilmesi ve niceliğin hükümranlığını ilan etmesidir. Araçların amaçların önüne geçmesi ve insanıın araçların kölesine dönüşmesidir. Bir düğmeye basarak bütün insanlığı yok edecek silahlar geliştiren bir uygarlık uygar değil barbardır. Yaşanan da ilerleme değil, düşüştür, insanın canavarlaşması. #Gaza is free
Sayfa 41 - NesilKitabı okuyor
Reklam
Tıbbi ilaçların kullanılmasındaki amaç hastalığı yok etmek olabilir. Ancak tıp tarihi acımasızca göstermektedir ki, sentetik maddeleri, vücuda almak bagışıklık sistemi, dolaşım sistemi, solunum sistemi ve hormonal sistem gibi sistemlerin işlevine bilinçsizce müdahale etmek akıllıca bir iş değildir. Organlarda sistemlerde ve hücrelerde, her saniye aklın alamayacağı kadar karmaşık, muhteşem ve sonsuz işlemi kontrol etmeye hiçbir insanın aklı ve gücü yetmez. Böyle bir müdahale gerekli de değildir çünkü bu işlemleri kontrol eden, hiç bir hata yapmayan, kusursuz karar veren ve insanın yaptığı hataları en az zararla bertaraf eden muazzam bir Bağışıklık sistemi vardır.
Tüm bilim gerçek ve adalet çağını oluşturma yolunda iş başındayken, kılıcı çağdaş Tanrı yapmak da bir suçtur.
Heyvanlarda zəka göstəricisinin tarixi
Balıkçılar ve yunuslar arasında böyle bir iş birliği hikayesini ilk kez Yaşlı Plinius'un' (MS 23-79) MS 77 yılında yayımlanan Histoire Naturelle (Doğa Tarihi) kitabının dokuzuncu cildinde görmüştük.
Temel bilimlere ve teknik konulara önem verilmesi doğaldır. Ancak sosyal bilimlerdeki eğitim ona paralel gitmelidir. Çünkü kültür alanında eğitilmemiş, çağdaş dünya görüşüne ulaşamamış bir teknik kişi mesleğinde bile yararlı olamaz. Sosyal bilimler konusunu önemle ele almak zorundayız. Çünkü bir ulusun özelliğini ve özgünlüğünü oluşturan ozanlar, yazarlar, filozoflar, mimarlar, ressamlar ve heykeltraşlardır. Yapılacak bir başka önemli iş de, tübitak’a paralel olarak bir kültür kurumunun kurulmasıdır. Yani akademiler adı altında çalışan, öğretim yapmayıp sadece araştırma ile uğraşan bilim merkezleri oluşturmak. Bu bilim yurtlarının kadrolarını ek ücret almaksızın üniversite öğretim üyeleri oluşturmalı, ancak kendilerine tam mevcutlu kütüphaneler, gerekli araçlar sağlanmalıdır. Türk kültür kurumu kurulduğu gün Türkiye başıbozukluktan çıkmış, bilimsel ve çağdaş bir düzeye oturmuş olacaktır. Ancak bunun gerçekleşmesi devlet planlama teşkilatı ve onunla birlikte parlamenterlerimizin göstereceği ilgiye ve etkin girişimlere bağlıdır.
Sayfa 274Kitabı okudu
Reklam
Kış aylarında birden hastalandı Mustafa Hoca. Karlı bir günde, karısının ısrarlarına rağmen derse gitmiş ve vasıta bulamadığı için okula kadar yürümek zorunda kalmıştı. Onu yollamak istemeyen Jale Hanım'a, "Bu iş şakaya gelmez, demişti, "Bir mühendisi iyi yetiştirmezsek, sonra felâketlerle karşılaşırız; yapılar çöker, şakası yok
Sayfa 237Kitabı okudu
Mustafa Hoca, hayal kırıklığına uğramamak için insanlara doğru düşünmenin öğretilmesini istiyor. Ve önüne çıkan herkese bunu anlatmak için çırpınıyor: Side'deki köylüye iyi yoğurt nasıl yapılır, onu tarif ediyor; ona sabit ısının bu problemde önemli bir etken olduğunu söylüyor. Okullarda matematik, fizik, kimya uygulamalarının yanı sıra
Sayfa 158Kitabı okudu
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Her gece hasta gidiyorduk işe. ikimize özel şakaydı sanki. Her gece yine sarhoş oluyorduk. Yoksul adam içmez de ne yapar? Kızlar alelade işçilerle ilgilenmezler; doktorlar, bilim adamları, avukatlar, iş adamlarıdır onların avları. Ancak onlar işlerini bitirdikten sonra sıra bize geliyordu -kullanılmış, deforme, hasta ve kaçıklar düşüyordu payımıza.Bir süre sonra ıskartalara fit olmaktansa vazgeçiyordun. Ya da vazgeçmeye çalışıyordun. İçkinin yararı oluyordu
Cam Tavan Sendromu
Atalet, insanların yapabilecekleri ve yapmaları gereken bir şeyi yapmamalarıydı. Peki insanların neyi yapabileceğine olan inancını belirleyen şey neydi? İnsanların hayal gücünün tavan yüksekliğini belirleyen nedir? Kişisel gelişim kitaplarında sıklıkla anlatılan bir 'pire deneyi' vardır. Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.