Gençlere Öğütler
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. — Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. — Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
GENÇLERE ÖĞÜTLER..
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. — Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. — Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Reklam
(Bursa’da, otel ücreti veremeyecek, ısınamayacak, ekmek parası bulamayacak kadar perişan, sefil düşen Aziz Nesin, gazetelerde iş aramaya karar vermiştir. Gözüne kestirdiği gazete, o zamanki Demokrat Parti muhalefetini temsil ediyor. Ve bir şair tarafından çıkarılıyor. Yazar, adını bildiği o şairi görecek, iş isteyecek.) “– Ne de olsa şair, sanatçıdır, diyorum. Halden anlar, diyorum. Bir musahhihlik verir, diyorum. Abone işini verir, diyorum. Ayak işi olsun verir, diyorum. ..................... Cebimde bir gümüş lira var. Tütüncüden bir Kulüp sigarası aldım. Gazeteye geldim. Kapının zilini çaldım. Biri açtı. Aradığım şairin adını söyledim. Bana kapıyı açan: – Benim, ne istiyorsunuz? dedi. Ben de ona adımı söyledim. Şöyle bir yüzüme baktı, durdu, düşündü. Sonra beni içeri çekti. Kapıyı kapadı. İlk sözü şu oldu: – İyi ki bu saatte geldiniz. Akşamüzeri burada kimse bulunmaz. Çok isabetli... Beni aradığınızı, konuştuğumuzu görmezler... Dondum kaldım. Geri dönemiyorum, ileri gidemiyorum. Önümden yürüdü. Bir odaya girdik. Koltuklara oturduk: – Yazılarınızı devamlı okuyorum, dedi. Cesaretinize, mücadelenize hayranım. Aşkolsun... – Burada sürgünüm. Bir iş için... – Biliyorum, dedi; sürgün geldiğinizi duydum. Sizden bir ricam var. Birbirimizle görüştüğümüzü kimse duymasın. Sonra benim için de iyi olmaz, sizin için de... .....................
Mmm
Bir çocuğun şahitliğine dayanarak karar vermektense, bir mazlumun mahkumiyet veya beraat kararına “yazı mı, tura mı” ile karar vermek daha isabetli olur.
Sayfa 42 - KoridorKitabı okudu
Ahmet Kabaklı, “Tercüman”, 8 Ocak 1958
Bu hırpalayıcı, insani dram karışığı mizahın ne demek olduğunu daha iyi belirtmek için, kitaptan bir olay seçiyorum: (Bursa’da, otel ücreti veremeyecek, ısınamayacak, ekmek parası bulamayacak kadar perişan, sefil düşen Aziz Nesin, gazetelerde iş aramaya karar vermiştir. Gözüne kestirdiği gazete, o zamanki Demokrat Parti muhalefetini temsil
Sayfa 192Kitabı okudu
Çocuk oyunları :)
Önce kendi bölgelerinde oynanan aşık, hüllüoğlu, bilye, çatal matal kaç çatal, domuz gibi yutmalı oyunlarda ütülen misketler, dikkeler ve çakıllardan onda bir vergi almaya karar verdiler. Geçti geçti kim geçti, mendil mendil kapmaca, sek sek, beş taş, ebe kış kış, kabak pişti, el el üstünde gibi oyunlar için de meydan kirası alacaklardı. Ama bir başka karar çok isabetli oldu. Oyunlarda adaletsizliği ve mızıkçılığı önlemek için çeldirmeli, gömmeli ve tutmalı bütün çelik çomak oyunlarının, birdirbir, ebe çıldır, kutu ve zıp zıpın kuralları teker teker yazıyla saptanacak ve bu kanunlara karşı gelen oyunbozanlar cezalandırılacaktı.
Reklam
9 tane İ
O zaman nasıl hareket etmeliyiz? Cihat ibadetini en iyi şekilde nasıl yerine getirebiliriz? Bunun için 9 tane "İ"yi çok iyi bileceğiz. Nedir bunlar: İnanç sahibi olmalıyız; güçlü bir imana sahip olmayan, zorluklar karşısında mücadelesini sürdüremez. İhlas sahibi olmalıyız; mevki, makam, şan, şöhret peşinde koşmamalıyız. Riyadan
Sayfa 32 - 32 33 34 35 36 37Kitabı okudu
Isabetli bir karar..
Artık insanlar hakkında hüküm vermekten vazgeçmişti.
İbnül Mübarek'e, 'Bir kimse ne zaman fetva verebilir?' diye sorulunca şöyle cevap verdi; - Hadisleri iyice öğrendikten ve isabetli karar verebilecek bir basirete sahip olduktan sonra.
Reklam
Gençlere Öğütler — Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. — Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. — Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi,
"Gençlere Öğütler — Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. — Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. — Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi
Eski bir isim olan atropin Yunan mitolojisindeki üç kader tanrıçası; Clotho, Lachesis ve Atropos'tan gelir. Her yeni doğan çocuğu ziyaret eden bu üçlü, onların geleceğini tayin ederdi. Clotho, hayatın ipini açık ve koyu renkli iplerden eğirir, Lachesis ipi bazen gevşek bazen sıkı dolar, Atropos da sonunda ipi kesecek makası tutardı. Bir insanın ne kadar süre yaşayacağına Atropos karar verdiğinden, onun isminin Atropa olarak bilinen zehirli bir bitki cinsine ve bu bitkilerin ürettiği atropin adı verilen ölümcül kimyasala verilmesi isabetli olmuştur.
Meşhur Beni Kureyza katliamı.
Müslümanlara, “İkindi namazımızı Beni Kureyza diyarında kılacağız, haydi savaşa” talimatını veriyor ve çoluk çocuk dahil yaklaşık 1500 kişilik bir Yahudi kitlesini, -o gün akşama kadar ele geçiriyorlar (kısmen ölü, kısmen de sağ olarak). Ele geçirilen bu insanların elleri boyunlarına bağlanıyor ve onların akıbeti hakkında Muhammed, daha önce Yahudi olup da Müslüman olan Sad bin Muaz’a yetki veriyor. Sad’ın da Hendek Savaşı’nda bir damarı kesilmişti ve kanaması devam ediyordu. Muhammed’in talimatıyla Sad bir merkebe bindirilip onun huzuruna getirtiliyor. Muhammed ona, “Bu insanların kaderini sana bırakıyorum. Acaba bunlar hakkında kararın nedir?” diye soruyor. Sad’ın verdiği yanıt aynen şu: “Eli silah tutan her erkeği kılıçtan geçireceğiz. Kadın ve kızları cariye; ergenlik çağına gelmeyen erkek çocukları da köle muamelesine tabi tutacağız” diyor.Muhammed’in, Sad’ın bu yanıtına karşı, “Senin verdiğin bu karar Allah’ın emrine tam uygundur ve sen bu kararda tam isabetli davrandın. Zaten seher vaktinde Cebrail de aynı ifade doğrultusunda Allah’tan bana vahiy getirdi” diyor.(41)
Sayfa 104
Sultan Abdülaziz'in şehîd edilmesinden beş sene geçmesine rağmen halk, bu fecî ve çirkin hâdiseyi unutmamıştı. Kâtillerin yakalanıp cezâlandırılmasını istiyordu. Bu umûmî arzu üzerine Yıldız'da hususî bir mahkeme kuruldu. Bu mahkemede Mithat Paşa, Hüseyin Avni Paşa ve daha bazılarının Abdülaziz Han'ın kâtili oldukları sâbit oldu. Mahkeme, bunlar hakkında îdam cezâsı verdi. Ayrıca Plevne kahramanı Gâzî Osman Paşa ve Ahmed Cevdet Paşa gibi şahsiyetlerin dâhil olduğu kırk kişilik mûteber bir heyete de bu karar bir kere daha tetkîk ettirildi. Onlar da, ittifakla kararı isâbetli gördüklerini beyân ettiler. Bütün bunlara rağmen Sultan Abdülhamid Han, verilen îdâm cezâlarını sürgüne çevirdi. Fazladan olarak da suçunu îtiraf etmiş bulunan Mithat Paşa'nın cebine sürgüne giderken 800 altın harçlık koydu. Tahayyülün de üzerinde olan bu davranış karşısında hâdiselerin içyüzüne vâkıf olan bir insanın, bu büyük merhametli pâdişâha karşı dil uzatanları affedip hoş görmesi mümkün müdür?
Sayfa 42 - Nev Y.Kitabı okudu
235 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.