KUR'AN, şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi
ve âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedîsi
ve şu âlem-i gayb ve şehadet kitabının müfessiri
ve zeminde ve gökte gizli esma-i İlahiyenin manevî hazinelerinin keşşafı
ve sutûr-u hâdisatın altında muzmer hakaikin miftahı
ve âlem-i şehadette âlem-i gaybın lisanı
ve şu âlem-i şehadet perdesi arkasında olan âlem-i gayb cihetinden gelen iltifatat-ı ebediye-i Rahmaniye ve hitabat-ı ezeliye-i Sübhaniyenin hazinesi
ve şu İslâmiyet âlem-i manevîsinin güneşi, temeli, hendesesi
ve avâlim-i uhreviyenin mukaddes haritası
ve zat ve sıfât ve esma ve şuun-u İlahiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı, bürhan-ı kàtı'ı, tercüman-ı sâtıı
ve şu âlem-i insaniyetin mürebbisi
ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyet'in mâ ve ziyası
ve nev-i beşerin hikmet-i hakikiyesi
ve insaniyeti saadete sevk eden hakiki mürşidi ve hâdîsi
ve insanlara
hem bir kitab-ı şeriat
hem bir kitab-ı dua
hem bir kitab-ı hikmet
hem bir kitab-ı ubudiyet
hem bir kitab-ı emir ve davet
hem bir kitab-ı zikir
hem bir kitab-ı fikir
hem insanın bütün hâcat-ı maneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek, câmi' bir kitab-ı mukaddestir..
EVLENMEK ŞART MI?
Değerli kardeşim..
Kimse Robinson Crusoe değildir.O bile bir dost bulduğunda sevinçten zıplamıştı. Kendi başına da dünyanın en huzurlu insanı olan ve hatta doğrudan Rabbine muhatap olabilen Peygamberimiz (a.s.m.) bile, bazen eşine,
“Yâ Âişe, konuş benimle!”
dermiş, kitaplarda böyle nakledilir. Konuşmak, paylaşmak ve
Saadetin esaslarından "nikâh" ise: Evet insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcud bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele( değiş tokuş) etsinler ve lezaizde(lezzette ) birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine ( bir diğeri) muavin ve yardımcı olsunlar. Evet bir işde mütehayyir( hayrette kalmış ) kalan veya birşeye dalarak tefekkür eden adam velev zihnen olsun, ister ki; birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o tefekkürü paylaşsın. Kalblerin en latîfi, en şefiki; kısm-ı sâni ( İkinci kısım ) ile tabir edilen kadın kalbidir. Fakat kadın ile ruhî imtizacı (geçimi) ikmal eden, kalbî ünsiyet( dostluk ) ve ülfeti ( alışma ) itmam( tamamlama ) eden, surî ve zahirî ( görünüşle ilgili ve görünen ) olan arkadaşlığı samimîleştiren; kadının iffetiyle, ahlâk-ı seyyieden ( kötü ahlak) temiz ve pâk bulunması ve çirkin ârızalardan hâlî olmasıdır.
İşarat-ül İ'caz - 145