Vakit öğleni geçmişti. İnsanın yüzüne alev alev vuran yakıcı güneşin etkisi azalmıştı. Rüzgar yoktu lakin evin yanında akan derenin başındaki iğde ağacının yapraklarının hışırtısı ve kokusu insana huzur veriyordu. Bir müddet ağacın gölgesinde oturdu. Kokuyu içine çekti. Sonra yokuş yukarı yürümeye devam etti…
Zeynep’in annesi ile birlikte
Çok geç tanıdığım bir yazar.Yaşadığı dönemin etkin kişilerinden sayılabilecek bir şahsiyet.Kitap konusunda ise bir kez okumak yetmeyecek.Ben açıkçası okuduğumda bazı anlatılmak istenenleri anlayamadım ama kendine güvenenlere tavsiyedir.
Anlamak... Hangi şiir anlaşılmak istenirdi ki? O zaman şiir olur muydu gerçekten? Yada her okuyuşta, okuru farklı ufaklara taşıyıp, gönül dimağını güçlendirecek bir şiir miydi amaç? Cahit Zarifoğlu şiiri buydu işte.
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Sadece ''Sevmek de Yorulur'' şiiri için bile kitaba 10 puan verebilirim. Kapalı şiir, anlaşılmaz şiir Zarifoğlu'ndan uzaklaşamayan yakıştırmalar. Derin anlamlar var, bazı şeyleri anlamak gerçekten güç. Yine de insan tekrar tekrar okumaktan kendini alamıyor.