Birleşik Devletlerin dünya pazarını eline geçirmesi, bütün dünya ülkelerini sarstı. Kurumlar, iktidarlar yıkılıyor ya da değişiyordu her tarafta. Almanya, İtalya, Fransa, Avustralya ve Yeni Zelanda kooperatif cumhuriyetler olmuştu. İngiliz İmparatorluğu'ndan durmadan parçalar kopuyordu. İngiltere'nin başında bir sürü derdi vardı. Hindistan tam bir isyan içindeydi. Bütün Asya tek bir ses olmuş "Asya Asyalılarındır!" diye bağırıyordu. Ve Uzak Doğunun sonunda Japonya, sarı ırkları beyazlara karşı kışkırtıyordu. Kıtalararası bir imparatorluk düşü gören ve bunu gerçekleştirme çabasında olan Japonya bu arada kendi proletaryasını eziyordu. Savaş, Çinli ve Hintli emekçilerle Samuray kastları arasında oldu ve sosyalist işçiler kitle halinde öldürüldüler. Tokyo sokaklarında ve Mikado sarayında saldırı sırasında kırk bin işçi öldürüldü. Kobe tam bir mezbahaydı: Pamuk işçilerinin makinalı tüfeklerle taranması, modem savaş araçlarıyla toptan imha konusunda en korkunç örnek olarak klasikleşti. Ve Japon oligarşisi bu kargaşalardan iyice vahşileşerek çıktı. Doğuya egemenliğini kabul ettirdi ve Hindistan dışında, dünya pazarının Asya kesimini denetlemeye başladı.
Sayfa 193
İşçi sınıfının geri kalan kesimi daha zor koşullarda yaşamak zorunda bırakıldı. Birçok hakları ellerinden alındı. Ücretleri ve ekonomik geçim düzeyleri birden düştü. Halk okulları giderek laçkalaştı ve bir süre sonra ilköğrenim zorunluğunu kaldırdılar. Okuma yazma bilmeyenlerin sayısı, yeni yetişen genç kuşaklar arasında hızla yükseldi.
Sayfa 192
Reklam
Her yerde dışlanan hainler ve aileleri, kendi aralarında klanlar oluşturdular. Düşman bir proletarya arasında yaşamanın olanaksızlığını kavrayarak başka mahallelere göçtüler. Oligarşi hemen onlara yardım elini uzattı. Etrafları geniş bahçelerle, oyun alanlarıyla çevrilmiş, havadar, sağlık kurallarına uygun, modem evler yapıldı. Çocukları kendileri için yapılan okullara devam ediyor ve özel pratik elişi ve uygulamalı bilim dersleri görüyorlardı. Bu yalnız bırakılmadan, kaçınılmaz olarak bir kast doğdu. Ayrıcalıklı sendikalılar, işçi sınıfının aristokrasisini oluşturdular ve diğer işçilerden ayrıldılar. Daha iyi evlerde oturuyor, daha iyi giyiniyorlar, daha iyi yiyorlar, daha iyi tedavi görüyor ve yağmaya daha büyük bir coşkuyla katılıyorlardı.
Sayfa 192
"Öte yandan, bu kastların, yani sarı sendikaların üyeleri, örgütlerini dışa kapalı birlikler haline getirmeye uğraşacak ve başaracaklardır da. Üyelik babadan oğula geçecektir ve halk denilen ölümsüz güç kaynağından damarlarına yeni bir kan gelmeyecektir. Bu da işçi kastlarının zayıflamasına ve sonunda çökmesine yol açacaktır. Sonra kurum olarak, Eski Roma'daki saray koruyucularına benzer görev yükleneceklerdir. Saray içi ayaklanmalarla iktidar durmadan el değiştirecektir. Bu çatışmalar kaçınılmaz olarak kastların zayıflamasına yol açacak ve halk duruma el koyacaktır.
Sayfa 187
"Sarı sendikalar, Amerikan emekçilerinin kaymak tabakasını oluşturuyor. Bunlar güçlü kuvvetli ve yetenekli insanlardır. Bu sendikalara kendilerini refaha ulaştıracak bir iş bulabilmek için girmişlerdir. Bütün nitelikle Amerikan işçileri bu ayrıcalıklı işçi sendikalarına üye olmak için can atacaklardır. Oligarşi bu hırsı ve yaratacağı rekabet duygusunu kamçılayacaktır. Oligarşinin maddi teşvikleri olmasaydı, aslında birer devrimci olabilecek bu insanlar, oligarşinin safına geçecek ve oligarşiyi ayakta tutmaya çalışacaklardır.
Sayfa 187
Öncelikle 1912 kışının kargaşalıklarından söz etmeliyim. Ulusal kriz korkunç bir tüketim düşüklüğüne yol açmıştı. İşsiz ve parasız kitleler alışveriş yapamıyordu. Üstelik plütokrasinin elinde de görülmemiş derecede bol bir üretim artığı belası vardı. Bunu dışarıya satmak zorundaydı ve dev girişimlerine para bulabilmek için kaynaklara gereksinimi vardı. Bu üretim artığını dünya piyasasına satmak için gösterdiği cüretkarca gayret, Almanya'yla arasının açılmasının nedeni oldu. Ekonomik çatışmaların ardından silahlı çatışmalar gelir, bu kez de öyle oldu. Alman Şansölyesi savaşa hazır olduğunu ilan etti ve Birleşik Devletler de süratle, hazırlıklarını tamamladılar. Gökte uğursuz savaş bulutları toplanıyordu. Yeryüzü bir dünya felaketine sahne olacaktı. Çünkü bütün dünya buhranlara sahne oluyor, her ülkede işçi olayları patlak veriyor, çıkar çatışmaları her geçen gün yeni boyutlara erişiyordu; her yerde orta sınıflar çöküp, işsizler ordusu çığ gibi büyüyor, toplumsal bir devrimin uğultusu duyuluyordu.
Sayfa 174
Reklam
Bir çiçek güneşe nasıl açılırsa Martin'in doğası da müziğe öyle açılıyor, işçi sınıfının ragtime müziğinden ve akılda kalıcı basit şarkılarından Ruth'un neredeyse ezbere bildiği klasik parçalara hızlı bir geçiş yaşıyordu.
Sayfa 81 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
·
Puan vermedi
Yaşarken ezberledik.
Okumam devam ederken bu incelemeyi yapıyorum. Çünkü kitapta çok yakından tanıdığımız,bizzat içerisinde bulunduğumuz kapitalizm ve bunun sonucunda oligarşik bir rejimin açgözlü,bencil,kibirli aristokratlarını ve emekçilerin geçim sıkıntılarını,hatta ve hatta bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın zihniyetinde korkularından doğruyu ve hakkaniyeti saklayan,bunu da geçindirmesi gereken bir aile sahibi olduklarını söyleyerek vicdanlarını köreltmeye çalışan kendi emekçi kardeşlerinin kıyımına göz yuman işçi sınıfını anlatan,bu hayatta bizzat yaşayarak deneyimlediğimiz bir roman. Evet,bu distopya bizim bu kısacık ömrümüzde deneyimlediğimiz hayatımızın romanı. Kürek mahkumları onları kırbaçlayanlara değil,kendilerinden daha az kırbaç yiyen yanındaki arkadaşlarına kızardı. -V.Hugo
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İletişim Yayıncılık · 014,6bin okunma
..ve sonunda yeni tanıştığı bu avukatlar , subaylar, işadamları ve bankacılarla , işçi sınıfının üyeleri arasındaki ayrımın, yedikleri yemeklerdeki , giydikleri giysilerdeki ve oturdukları mahallelerdeki farklılıklardan başka bir şey olmadığı kafasına dank edene kadar düşündü.
Sayfa 295Kitabı okudu
Bu ayaktakımının içinden nasıl çıkıp ona yaraşır biri haline gelebilirdi? Kendisinin de işçi sınıfına mensup olmasının daha da ağırlaştırdığı bu sorun, karabasan gibi çöktü üzerine. Her şey onu aşağı çekmeye çalışıyordu: Ablası, ablasının evi ve ailesi, çırak Jim, tanıdığı herkes, onu hayata bağlayan bütün bağlar. Yakışıksız, keyifsiz bir yaşamı vardı. Oysa o zamana kadar bütün çevresiyle birlikte varoluşunu olduğu gibi kabullenmiş, güzel bir şey olarak yaşayıp gitmişti. Kitap okuduğu vakitler dışında asla sorgulamamıştı ki onlar da sadece güzel ama imkânsız dünyalara ait hoş masallardı. Oysa şimdi, tam ortasında Ruth adlı kadının çiçek açtığı başka bir dünyanın gerçek ve mümkün olduğunu görmüştü ve bundan böyle yeni acılar çekecek, canını yakacak büyük özlemlerle yanıp tutuşacak, sahip olamayacağı şeylere iştahlanıp kavuşamayınca umutsuzluğa düşecekti.
Sayfa 51 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Canım sevgilim, ben bir işçi lideriyim. Kendimi satmam. Demir Ökçe
Dişlerine baktı; beyaz, güçlü ve düzgün olduklarını düşündü. Ama biraz daha bakınca kafası karıştı. Beyninin derinliklerinde depolandığı yerden çıkıp gelen belli belirsiz bir bilgi, her gün dişlerini temizleyen insanlar olduğunu söyledi ona. Tabii bunlar üst tabakadan, yani Ruth’un sınıfından insanlardı. O da her gün dişlerini temizliyor
Sayfa 44 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Bindiğiniz dalı kesmeyiniz,güzel güzel vaazınızı veriniz,patronlarınızın çıkarlarını savununuz;ama lütfen işçi sınıfına dokunup,sahte liderler olmayınız.Siz samimi olarak iki safta birden yer alamazsınız.İşçi sınıfı şimdiye kadar siz olmadan yürümüştür yolunda,bundan sonra da yürüyecektir,merak etmeyiniz.
320 syf.
·
Puan vermedi
Jack London, o samimi gülüşü ile beni benden alan bir yazar,keşke ömrü daha uzun olsaydı da bizlere nice eserler bırakabilseydi, ben çok seviyorum bu adamı... Bir insan yaşamadan bu kitaplardaki ayrıntıları, duygu geçişlerini böylesine yalın ve net aktaramaz, okurken geçmez bu okuyucuya. Kitaba gelecek olursak çok konu ayrıntısını vermeyi sevmiyorum, ama bahsetmeden geçemeyeceğim yerler var. Ben çok tarih bilen,dünya tarihini şekillendiren toplumsal olayları çok okuyup yorumlayabilen bir insan değilim, aklımda da tutamam zaten, sayısalcı bir kafa olunca bana orneklendirip anlatılması lazım, proleterya-oligarsi- işçi-sermaye- grev- kapitalizm...vb gibi ifadeler o kadar net ve sade örneklerle anlatılmış ki aydınlanma yaşadım, kaba hatlarıyla tamam biliyorum ama örneklendiremezdim.
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,6bin okunma
Bu bir savaş hilesidir. Emekçiler ordusunun önderlerini satın alma yöntemi sınıf mücadelesi kadar eski bir hiledir. Hep ihanete uğrayan zavallı emek! Eski işçi önderlerinin benzer yollarla nasıl satın alındıklarını bir bilseydiniz! Bütün ordusuyla savaşmak yerine bir generali ele geçirmek ucuza, çok ucuza mal olur. Bunun bir sürü örneği görüldü... Ama kimsenin adını vermek istemem. Yeterince öfkelendim zaten. Sevgilim, ben bir işçi önderiyim ve beni satın alamayacaklar. Başka hiçbir neden olmasa bile, ölünceye kadar çalışmaktan bitkin düşen babamın anısı bana engel olmaya yeter.
Sayfa 93
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.