Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Geleceğimizle ilgili olarak: Tapınakları geceleri güvenil­mez kılan, heykelleri kucaklayıp her ne yolla olursa olsun, örtü­lerini açmak, gizlerini anlamak ve makul gerekçelerle gizli tutu­lan her ne varsa onlara ışık tutmak isteyen o Mısırlı gençlerin yo­lunda bizi artık zor bulurlar.* Hayır! Bu kötü beğeni, bu hakikati isteme, "ne pahasına olursa olsun hakikati" isteme, bu hakikat aş­kına gençlik çılgınlığı, artık bizim için çekiciliğini yitirdi: Bunun için çok deneyimli, çok ciddi, çok ateşli, çok yanık, çok deriniz... Artık örtüleri çıkarıldığında hakikatİn hakikat olarak kaldığına inanmıyoruz; inanamayacak kadar çok yaşadık Bugün çıplak olan her şeyi görmek İstememeyi bir edep meselesi sayıyoruz ya da her şeyde bulunmayı ya da her şeyi anlamayı ve ''bilmeyi".
Reklam
Gidiyoruz Gündüz Gece
Bir dolunay bozar mı yalnızlığımızı; Bu kalabalık dünyada duyulur mu sesimiz... İnsan yüzleştikçe nasıl korkar hâlâ? Yüzsüzce korku dikildikçe karşısına. Bedenimden daha uzun, daha cüsseli sâyeler, Sâyelerin sâyesinde yaşadığımı söylediler .. Kimler, nereden geldiler? Bir ışık hüzmesi olmasa biçimsizler. Aynanın içi doldurulmuş heykelleri.. Ritmi bozuk ahenksiz seslerin, ayarsız telleri.! Bir ileri giden, bir geri çekilen Ağırlık çalıştıkça beynini kasa dönüştüren Nesin sen, fikir egzersizi yapan düşünür, Başın bedene ağır geldiği nerde görülür... خ ف ز ي
Yerle felekler arasında renkli bir şey olsaydı ışıklar yere ulaşmazdı. Eğer yeryüzü renkli olmasaydı üzerinde ışık sabit olmazdı. Ateşin dışında bir şey feleğe komşu olsaydı hareketi sebebiyle felek onu yakar ve bozardı. Dolayısıyla ateş, ay feleğine yakın yerleştirilmiştir.
Agarta-Şambala, Anunnaki, Elohim
_Agarta, tanrısal üstün ırk Aryanların yaşadığı iddia edilen yer altı imparatorluğudur. Başkenti ise Şambala’dır. Agarta iyiliği, Şambala kötülüğü temsil eder. Dünyada yaşanan tüm olayların Agarta-Şambala mücadelesinden ibaret olduğu iddia edilir. Agarta, teozofik ve ezoterik kaynaklara göre önceki devrenin sonlarına doğru Mu ve Atlantis' ten
Diyalektik Politik - Hile, Laiklik, Cahiller, Din
_Kanun ve Adalet_ _John Trenchart ve Thomas Gordon: Hukuksuz gücü savunup, keyiflerine göre hareket etmek isteyenler kadar arsız ve bencil sahtekarlar emin olun yoktur. Dilediklerine zulmederler ama kendilerine her ne zaman küçücük bir zarar dokunduğunu zannetseler, mağduriyette en gürültücü, davranışlarında ise en insafsız olanlarıdır. Ancak,
Reklam
Y.A.Okladnikova'nın ifadelerine göre, "Çoğunluğu antropomorfik örneklerden oluşan kaya resimleri, geçmiş dünyanın rekonstrüksiyonuna imkân tanıyan, muteber değere sahip tarihi kaynakları oluşturmaktadırlar." (Aynı eser, s. 180). Altaylardaki kaya resimlerini detaylı bir şekilde araştıran meşhur arkeolog ve etnograf V.D. Kubarov,
Sayfa 82 - 83 - PdfKitabı okudu
Bir ressamın, bir natürmort çizerken resmedeceği elmayla arasındaki etkileşiminin karşılıklı olması, onun elmayı değiştirdiği kadar elmanın da onu değiştirmesi gerekir. Biçimler dünyanın ışığından mahrum kalınca bir şey ifade etmez fakat bu ışık da biçimlerin olmadığı bir dünyada değersizleşir. Etrafına yaydığı ışıltılarla vücutları ve heykelleri açığa çıkaran hakiki evren, aynı zamanda onlardan göğü aydınlatan ikinci bir ışık alır. Bu da büyük üslubun, sanatçı ve eserine konu ettiği nesne arasında yer aldığı anlamına gelir. Dolayısıyla buradaki sorun sanatın gerçekten kaçması ya da ona boyun eğmesi değil, eserlerin bulutların içinde kaybolmalarına ya da ağır ayakkabılarla yerde sürünmelerine neden olabilecek gerçeklikten ne ölçüde faydalanmaları gerektiğidir. Her sanatçı bu soruna kendine özgü bir çözüm getirir. Bir sanatçı dünyanın gerçekliğine ne kadar kuvvetli bir şekilde karşı çıkarsa, gerçekliğin bu isyana karşı koyacak ağırlığı da aynı ölçüde büyük olur. Fakat bu ağırlık, hiçbir zaman sanatçının yalnızlık talebini karşılayamaz.
14 Aralık 1957 tarihli konferans
Resim