Eser, bir semboller şaheseridir. Bu nedenle evet, bir görünen tarafı ve anlatımı vardır ama bir de semboller üzerine kurulmuş bir iç anlatımı vardır. Bu yazım şekli Aytmatov’un dehasını ve ustalığını gösterir.
Nitekim diktatörlüklerde, baskıcı sistemlerde insanlar fikirlerini açıkça dile getiremedikleri için hep semboller kullanırlar. Bu bazen
İsimsiz Kadınlar kitabım çıktı. Tüm olmazlara inat, hırsla tamamladığım ve güzel kalplere değineceğine inandığım bir kitap olur umarım. Desteklerinizi bekliyorum 🌼
Namus kavramı bizler için bacak arasından ibarettir! Oysa bir insanın hayatını mahvetmek de namussuzluğun en büyüğüdür. Bir insanın emeğini yok etmek de, insana hayatı zehir etmek de namussuzluğun en büyüğüydü. Ama bizler hep namusu kadına yükledik. İşte bu yüzden hep bizler kaybettik.
Bu kitabı yazmaya başladığımda birçok insanın eleştirisine maruz kaldım. Aynı konu üzerinde farklı farklı hikayeler yazmak okuyucuya itici geleceğini insanların bunu anlamayacağını ve benim cinsiyetçi bir tavır takındığımı söyleyeceklerini söylediler. Oysa bu dedikleri şeyleri onlar düşünüyor onlar yapıyor ve onlar söylüyordu. Alacağım eleştiri
Camus ve Sartre’ın isimleri çoğunlukla birlikte anılır. İkisi de Edebiyat dalında Nobel kazanmıştır. Sartre daha yaşlı olmasına rağmen, Camus daha erken erişmiştir bu ödüle. Edebiyat denilince Camus’yu kıyas götürmeyecek şekilde farklı bir yere koyarım ben. Benim nazarımda Camus, birkaç gömlek üstündür Sartre’dan.
“Yabancı” bizim ülkemizde de
Kadın Ve Şiddet...Bu ikili asla yan yana gelmemeli değil mi? Bozuk düzenin içerisinde kaybolup giden İsimsiz Kadınlar...Onların bir isimleri, bir cisimleri, bir kimlikleri yok. Kocasının dayağına, anne babasının zulmüne, toplum ve çevre baskısına maruz kalan mağdur kadınlar. Onlar birer anne, birer eş ve yuvayı yapan dişi kuşlar. Özellikle buradan
Okuma alışkanlığı kazanmama vesile olan bu kitaba inceleme yapmayı, bir borç değil de bir görev bilirim.
2017 yılıydı. Her sene çıkan
John Flanagan'ın kitaplarını okumak dışında kitap okumakla uzaktan yakından hiçbir alakam yoktu. Kardeşim vizyona giren bir korku filmi olduğunu söyledi ve benim de gelmem için ısrar
Biz kadınlar,
Camdan büyük bir fanusun içindeyiz
Korseden sütyene mahpus yaşarız
Namus diye biri karar verir;
başımızı örtmemize,
eteğimizin uzunluğuna.
Pantolon yasaktır bize
Tahrik edermiş erkekleri.
Anadolu Öğretmen Lisesi mezunuyum. ÖSS adlı sınavda puanım yüksek gelmeseydi, büyük ihtimalle de öğretmen olacaktım. Aslında karakterime ve hayata bakış tarzıma oldukça uygun bir meslekti öğretmenlik. Her şeyden önce kutsal meslektir. Toplum önderi olarak görürler bizde öğretmenleri. Çünkü öğretmen dediğin hem doktordur, hem avukattır hem de