Ebû Eyyûb'un vasiyeti ve şehadeti;
"Unutmayın ey Müslümanlar, Kutlu Nebi'nin 'Birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinizden kopmayın. Ey Allah'ın kulları Kardeş olun!' dediğini unutmayın. Allah'ın dinine sarılın ve birbirinize yardım edin. Ve şimdi beni savaş hattına doğru ilerletin. Ta ki hücuma kalkmış vaziyette teslim-i ruh edeyim Vasiyetim üzre de defnetmeyi unutmayın. Eşhedü en lâ-ilâhe illa' llah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûluhû."
Sayfa 296 - KapıKitabı okudu
_Vatanınız, anneniz gibidir. Her kim vatanınızı aşağılıyorsa, hem size, hem annenize hem de atalarınıza düşmandır ve o her kim olursa olsun çekinmeden suratına bir yumruk indirin ve o kansızlarla mücadele edin. _Oyun başlasın! _Tek millet, tek devlet, tek lider, büyük Almanya. _Gelecek ya bizim olacak ya da ortada gelecek diye bir şey
Reklam
BÜYÜK İSKENDER'İN VASİYETİ
Büyük İskender bir gün vezirlerini toplamış ve onlara : -Ben öldüğümde cenaze merasimimi söylediğim gibi yapın demiş ! -Ülkemin dörtbir yanından tebaamdan olan insanları çağırın ! Cenazemin önünden askerlerim yürüsünler silahlarıyla, Cenazemin sağından alimler yürüsünler kitaplarıyla, Cenazemin solundan zenginler yürüsünler mallarıyla, Cenazemin arkasından ise fakirler ve garipler yürüsünler gözyaşı ve dualarıyla !.. Sağ elime bir altın küre verin, sol elimi ise boş bırakın taa ki mezara dek, demiş ! Vezirler Büyük İskender’in bu söyledikleri karşısında saşırmışlar ve “Bunu bilse bilse Büyük İskender’in hocasi Diyogen bilebilir” demişler ve Diyogen’e sormaya karar vermişler!.. Vezirleri dinleyen Diyogen demiş , - ” İskender’in ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anladım” demiş ve ilave etmiş : - İskender şunu anlatmak istemiş . : Cenazenin önünden yürüyen askerler ölümüne silahlarıyla dahi engel olamadılar, Cenazenin sağından yürüyen alimler ölümüne kitaplarıyla dahi engel olamadılar Cenazenin solundan yürüyen zenginler ölümüne mallarıyla dahi engel olamadilar ve Cenazenin arkasindan yürüyen fakirler ve garipler ölümüne gözyaşı ve dualarıyla dahi engel olamadılar!.. Sağ elindeki altın küre ise bu dünyada sahip olabileceği her şeye sahip olduğunu, Sol elinin boş olması ise bu dünyadan ELİ BOŞ geldim ELİ BOŞ gidiyorum!…
Kitapta en hoşuma giden diyalog
“Ahmak, dedim, çünkü Peygamber'in çok sevdiği birinin na'şını düşmanının gözü önünde gömüyor ve bizim onu çıkarıp köpeklere parçalatacağımızı düşünmüyorsunuz!" Bu cümleyi telaffuz ettiğime pişman olacağımı düşünmemiştim. Ben ömrümde hiç, söze bu derece yumuşak başlayıp da gitgide yükselterek o oranda öfke ile bitiren bir askere rastlamamıştım: General!. Bize kalsa bu mübarek zatın na'şını buralarda bırakmazdık. Ne çare ki onun vasiyeti böyle oldu. Şimdi kulağınızı açıp beni iyi dinlemenizi rica edeceğim. Elbette sizin bu cesedi yerinden çıkarıp çıkaramayacağınızı bilemeyiz. Ama Allah'a yemin ederim ki bu mübarek zatın na'şına bir ziyan eriştirdiğinizi duyarsak, ben veya benim gibi sayısız mücahid, Arap yurtlarında öldürmedik bir tek Hristiyan, yıkmadık bir tek kilise bırakmayız. Ve eğer bu dediklerimi yapmazsam, Peygamber'i ve getirdiğini inkâr edenlerden olayım. İmdi general, işte size son bir tembih! Bundan böyle onu muhafaza etmek senin boynuna borç olsun, kabrine gözün gibi bak. Aksi takdirde, yerden havuç çekip koparıldığı gibi seni şu sisli puslu Kostantiniyye şehrinden koparıp soyunu kurutmak için her çareye başvurur, şu Cosmidion'da savaşan herkesi bunun için seferber ederiz. Bu sözlerimi ben arkadaşlarıma ve çocuklarıma da vasiyet edeceğim ki bu mübarek zatın mezarına bir ziyan erişirse hesabını senden ve senin ahfadından, torunlarından sorsunlar."
Sayfa 315 - kapı yayınları, 2.baskıKitabı okudu
Allah'ın Koruduğuna Kim Zarar Verebilir?
... "Bana neden ahmak dediğinizi anlayabilmiş değilim general." "Ahmak, dedim, çünkü Peygamber'in çok sevdiği birinin na'şını düşmanının gözü önünde gömüyor ve bizim onu çıkarıp köpeklere parçalatacağımızı düşünmüyorsunuz. Siz burdan defolup gittiğinizde, neler yapabileceğimi nasıl bilemezsiniz?" Bu cümleyi telaffuz
Sayfa 314 - Kapı Yayınları, 10. Basım (2022)Kitabı okudu
400 syf.
·
Puan vermedi
Mihmandar… yani misafir ağırlayan konuk eden kimse… Eyüp Sultan’ı herkes bilir. Peki Eyüp Sultan’ı Eyüp Sultan yapan nedir onu bilir mi derseniz işte bu kitapla öğrendim ben. Roman tadında siyer/sahabe hayatı okumak isteyenlerin kesinlikle okuması gereken bir kitap. Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde devesinin gidip evlerinin önünde durmadıysa başlayan ve Peygamberimizin ilk konuk olduğu ev Eyüp Sultan’a aittir. İşte onu Hz. Peygamber'in mihmandarı Halid bin Zeyd Ebü Eyyub el-Ensari yapan budur. Hazreti Muhammed (SAV) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Konstantinniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emir; onu fetheden ordu ne güzel ordudur.”) Sözüne binaen Eyüp Sultan 80 yaşına ve hastalığına aldırmaksızın savaşa katılmış ve bu seferde ölmüştür. Vasiyeti de beni surlara en yakın yere gömün olmuştur. Fatih Sultan Mehmet’te İstanbul’un Fethi sırasında mezarını buldurmuş ve askerlere büyük moral olmuştur. İşte şu anda İstanbul’da yer alan Eyüp semtinin adı ve Eyüp Sultan Camii / Türbesi de bu kişinin adınadır.
Mihmandar
Mihmandarİskender Pala · Kapı Yayınları · 202011,7bin okunma
Reklam
Makedonların lideri evine asla varamadı. İlahlık iddialarına rağmen yolda hasta olması, kendisinin de ölümlü bir fani olduğunu net bir şekilde ona hatırlatmıştı. M.Ö. 323'te, 33 yaşındayken, sıtma olduğundan şüphelenilen bir hastalıktan dolayı bu hayata veda etti. Muhtemelen hiçbir zaman ölmeyeceğine kendisini şartlandıran İskender, yerine ne birini getirmiş ne de veliaht tayin etmişti. Tek vasiyeti, imparatorluğunun 'en güçlü olanın ellerine kalması' şeklindeydi. Ancak hiç kimse İskender'in gücüne sahip değildi. Ölümünün ardından bir yıl içerisinde imparatorluğu ve ordusu parçalara ayrılarak, ihtişamını kaybetmeye başladı.
Sayfa 24 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Yüce Hafıza! Babanızın bir vasiyeti var mıydı?" "I-hım... Hayır, evladım ama sık sık kendisinden sonra insanların yoldan sapacaklarını, hırs ve kinleriyle dünyayı bozacaklarını, o vakit geldiğinde Rabb'in yolundan ayrılmamak gerektiğini tembih eder dururdu."
110 syf.
2/10 puan verdi
·
17 saatte okudu
Bir Çaydanlığın Vasiyeti --- Ömer Harmankal
Aralık 2015'te Ömer Harmankal'ın yazdığı şiir kitabı 'Bir Çaydanlığın Vasiyeti' Parafiks Yayınevi'nden çıkarılmış. 2019 senesinde hayatını kaybeden yazar ve şair Küçük İskender'in genç yazarın yazdığı bu kitapla ilgili hem destek hem de tavsiye niteliğinde yazı yazmış. Genç şairin bu yolun başında daha yeni ve ham olduğunu vurgulamış mesela Küçük İskender. İlhan Berk'in seksenli yaşlarındayken "hâlâ şiir çalışıyorum" demesinden yola çıkarak, şiir yazmaya merak salan, bu yolda iyi okunabilir ve kaliteli bir yürek işçisi olmak için daha fazla çaba vermesi gerektiğine olan yazısı çok doğru. Kelimelerini ve dizelerini bir anlam bütünlüğü içinde kurup, okura hissettirilen emeğin önemine tüm kitapseverler katılır. Ve de kaleme damlayan yürek terinin daha çok damlaması gerektiğine okurlar da hem fikirdir. Sadece Ömer Harmankal için değil. Tüm şiir yazmaya niyetlenmiş yolun başında olan ozan adayları için bu öneriler değerli ve mantıklı. Son olarak kitaba gelecek olursam ben beğenmedim. Yazış tarzı ve isyankâr bir dil kullanması Küçük İskender ile benzetmeye çalıştığı yönleri bana ters etki yaptı. Şiirlerinde küfürlü, argolu ifadeler kullanması; aşk için bel altı ve uçkuruyu öne çıkaran benzetmeleri, edebiyatın 'edeb'ine uymamış.. Odun ateşinde fokurdayan çaydanlığın demli kokusu eşliğinde çay kokan şiirler okumayı umdum. Ama öyle olmadı. Kitabın benim için kalitesini düşüren tespitlerimi sizlerle de paylaşmak istedim.
Bir Çaydanlığın Vasiyeti
Bir Çaydanlığın VasiyetiÖmer Harmankal · Parafiks Yayınevi · 201511 okunma
Alexandreia Troas
M.Ö. 310 yılında Büyük İskender'in komutanlarından Antigonos Monophtalmos (Tekgözlu Antigonos) tarafından Antigoneia adı ile kurulur. Kentin kuruluşunda yakın çevredeki Neandreia, Larissa, Hamaxitos, Kebren ve Skepsis halkı yeni kurulan kente göçe zorlanır. Böylece bir kentler konfederasyonu oluşturulur. Beş kentin bir yere toplanmasının gayesi, ekonomik ve stratejik bakımdan güçlü bir kent oluşturmaktı. M.Ö. 301 yılında Lysimakhos'un kontrolüne giren kentin adı, Büyük İskender'in anısına Alexandreia Troas olarak değiştirilir. Kısa süre sonra M.Ö. 281 yılında kent; Seleukos Krallığı'na, M.Ö. 227/226 yılında Pergamon Krallığı topraklarına dahil olur. M.Ö. 133 yılında Pergamon kralı lll. Attalos'un vasiyeti ile Roma İmparatorluğu'na bırakılır.
Sayfa 11
Reklam
216 syf.
·
Puan vermedi
·
124 günde okudu
Bu kitabı da okumak sakinlik ister.Gayet güzel,okunulası bir kitap her sayfasından bir alıntı paylaşasım,her sözün altını çizesim geldi.Bazı yazarların sözleri de yer alıyor kitapta...En etkilendiğim yer kitapta "Büyük İskender'in Vasiyeti" ve yazarın gayet güzel tavsiyeler vermesi,bazı boş sayfalar bırakması ve sizden hayatınızla ilgili cevaplar istemesi...Okuyan çok şey kazanır...
Yaşamak Sakinlik İster
Yaşamak Sakinlik İsterÖzgür Bacaksız · Destek Yayınları · 20212,710 okunma
Büyük iskenderin vasiyeti..
Büyük Iskender, öleceğini hissedip yaverlerini toplamış yanina ve cenazesinin ne şekilde tertip edilmesini istediğini anlatmaya başlamış. Ülkemin dört bir yanından bütün insanları çağırın" demiş. "Cenazemin önünde silahlarıyla askerler yürüsün, sağında Alimler yürüsün ellerinde kitaplarla... Solunda zenginler yürüsün kucaklarında mallarıyla, arkadan da fakirler gelsin dualar ederek. Sağ elimde bir küre bulunsun, sol elim ise boş kalsın. Ben gömülene dek bu düzen hiç bozulmasın." Yaverler şaşırmış tabii... Ne biçim bir cenaze merasimidir bu? Konuyu Büyük İskender'in hocası Diyojen'e danışmaya karar vermişler sonra. Diyojen vasiyeti işitince pek şaşırmamış: "Iskender'in neden büyük olduğunu bir kez daha anladım..." demiş.. "Cenazenin önünde yürüyen silahlı askerler, ölüme silahla bile karşı konulamayacağının bir göstergesi... Sağdaki kitaplı Alimler ölüme bilgiyle de karşı durulamayacağının bir göstergesi... Soldaki zenginler, ölüme parayla da karşı gelinemeyeceğinin bir göstergesi... Arkadaki fakirler, ölüme dualarla da karşı konulamayacağının bir göstergesi... Iskender'in sağ elinde taşımak istediği küre, dünyadır. Dünya üzerinde sahip olduğu büyük güç... O bu gücü elde etmeyi başardı. Ancak sol elinin boş kalmasını istemesi, bir eliyle dünyayı kazanmış olmasına rağmen, dünyayı yine de eli boş terk ettiğini herkesin hatırlaması ve hiç unutmaması içindir."
Resim