“Konuşma yapmaya zamanımız yok. Gerçi olsa bile sizlere karşı beslediğim derin ve sonsuz saygıyı ifade edecek sözcükleri bulabileceğimden emin değilim. Olağanüstü tehlikelere atılmak üzereyiz. Hiçbirimiz sonumuzun ne zaman geleceğini ya da tekrar buluşup buluşamayacağımızı, yine eksizsiz bir aile olup olamayacağımızı bilemez. Bu yüzden sizden ayrı geçirmek zorunda kaldığım her günden pişman olduğumu bilmenizi istiyorum. Ayrıca eğer barış müzakereleri ve döngülerimizi ıslah etme çalışmaları size karşı sorumluluklarımı yerine getiremememe sebep olduysa hepinizden özür dilerim. Sonuçta sizin müdireniz ve hizmetkârınızım. Benim gözümde gökteki tüm kuşlardan ve semalardan daha kıymetlisiniz. Eğer beni seviyorsanız umarım sevginizi hak etmişimdir.” Bir çırpıda gözlerini siliverdi. “Teşekkür ederim.”
Sayfa 307 - Bayan PeregrineKitabı okudu
Nefsin ıslah edilmesi ancak ibadet ve zikirle olur. Allah’ın yardımı olmadan nefsin ıslah edilmesi mümkün değildir. Çünkü nefis Allah’a muhalefet etme davasındadır. Nefsin görevi; İnsanın Hakk’a yönelen girişimlerini önleyip şeytani yollara sevk etmektir.
Reklam
Şimdi sana dokuz maddelik bir öğüt listesi vereceğim: - Çok konuşma, (yahut gerektiği kadar konuş); - Kendi hâline bak, kendi kendini kontrol et, kendini ıslah et, başkalarının ayıbını araştırma; - Bu dünyâdan iyi bir isim bırakarak ayrıl; - İnsanlarla iyi geçin; - Allah'ı tanı ve ona kulluk et; - İlim ve irfân yolunda ilerleyen kimselere maddeten ve manen yardımcı ol; - Gelip geçici heveslere, eğlenceye dalma; - Yalan söyleme, lafa ilave yaparak insanların arasını açma; - Çok yeme, (israf etme), fakirlere yardım et.
Peygamberin (s.a.v) dinine ve sünnetine çağıranlar da alay ve istihzâya maruz kalırlar. Bu, kıyamet gününe kadar kalacak bir kanundur. Bazılarının cesareti kırılır, bazıları geri adam atar ve korkar, bazılarının da hakka bağlılıkları, ıslah yolunda devam etme ısrarları ve bâtıla mukavemetleri artar. Bu son tavır, ümmetin muhtaç olduğu bir tavırdır ve Allah'ın hak dinine davetin azığıdır. Çünkü bu tavrın sahibi peygamberlerin sözlerine bakar; bilir ve inanır ki o, peygamberlerin bıraktıkları şeylerin mirasçısıdır.
Ah Rabb’im ! kendimi düzeltme, nefsime ıslah etme imkanlarından beni mahrum eyleme!
"Pencerelerden seyret , içlerine girme. "
Ey insan! Sen kendini, kendine mâlik sayma. Çünki sen kendini idare edemezsin, o yük ağırdır. Kendi başına muhafaza edemezsin, belalardan sakınıp, levazımatını yerine getiremezsin. Öyle ise beyhude ızdıraba düşüp azab çekme, mülk başkasınındır. O Mâlik, hem Kadîr'dir, hem Rahîm'dir; kudretine istinad et, rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, safayı bul. Hem der ki: Manen sevdiğin ve alâkadar olduğun ve perişaniyetinden müteessir olduğun ve ıslah edemediğin şu kâinat, bir Kadîr-i Rahîm'in mülküdür. Mülkü sahibine teslim et, ona bırak.. cefasını değil, safasını çek. O hem Hakîm'dir, hem Rahîm'dir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir. Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi "Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler" de, pencerelerden seyret, içlerine girme. (Mektubat 224.sh - Risale-i Nur)
Reklam
623 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.