Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
El falı: onyedinci yüzyıldan sonra çingenelerin geliştirdikleri bir fal şekli. Kadınlar için sol, erkekler için sağ el. 1. Ev-koç-baş parmak: ihtiras cesaret 2. Ev-boğa-venüs tepesi: (baş parmak hizasından elin bilekte bitimine kadar): aşk, dostluk. 3. Ev-ikizler-venüs tepesi: aşk, dostluk 4. Ev-yengeç-ay tepesi: (venüs tepesinin karşısında,
Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin insanlarını; Herkesin yüzü ıslak, başları eğik, herkes benim hep olduğum gibi..
Reklam
halksız şehirler değil kris, şehirsiz halklar çok halklar, çok şehirsizler, çok moral bozucu son günlerde çok kelimesini çok kullanıyorum her yıl yeni modelleri çıkıyor melankolinin içimden bir ses gelmiyor, hayır bazen geliyor içimden bir ses, sesin dışarıdan geldiğini söylüyor -iki saray odası alana bir saray odası bedava o montu almam iyi
"Benimle çıkar mısın?" diye sordu, parmaklarıyla ıslak saçlarını yüzünden kaldırıp geriye atarak. "Hayır," diye fısıldadım. Sonra o gamze yanağında belirdi ve bende tutmakta olduğum nefesimi bıraktım. Cam merdivenlere yöneldi. "Her zaman yarın vardır." Peşinden ilerledim. "Yarın hiçbir şeyi değiştirmeyecek." "Göreceğiz." "Görülecek hiçbir şey yok. Vaktini boşa harcıyorsun." "Sen söz konusu olduğunda, vaktim asla boşa gitmiş sayılmaz," diye yanıtladı. Arkası bana dönük olduğundan, gülümsememi görmedi. Rahatlamıştım. Isınmıştım. Her şey yeniden normale dönmüştü ve Cam varken, her şey güzel olacaktı.
Daemon: "İnsan kızları çekici bulup bulmadığımı mı soruyorsun?" diye sordu. Siyah, ıslak dalgalı saçları öne düşmüştü. Küçük su damlaları uçlarından akıp yanağıma düşüyordu. "Yoksa seni çekici bulup bulmadığımı mı soruyorsun?"
Gülleri sarı severim, toprağı ıslak. Türküleri yanık, şiirleri hoyrat ! Havayı nemsiz, çayı demsiz .. Bir seni olduğun gibi, bir seni herşeye rağmen.. Bir seni, hâlâ.. Ümit Yaşar Oğuzcan
Reklam
Saat dört! Birahanenin içinde o, ve sobanın kenarında garsonlar var. Dışarıda hemen hemen kararmaya yüz tutmuş bir kanunuevvel ikindisi... Islak. yağmurlu, soğuk...Duvarlar ve ağaçların gövdeleri; küflü, siyah ve ıslak... Bazı yapraklarda, insana bir içerde olmanın olmanın hazzını tattıran, berrak ve harikulade soğukluğu tahmin edilen damlalar...
Ben: "Islak mağara duvarıyla düzüşüyorum." Bilgisayar: Kenara büzüşmeye çalışıyorsun. Kolunu sürttün." Isaac: "Büzüşmek değil, düzüşmek."
Sayfa 286Kitabı okudu
KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri
“Kar yağıyor. Ve belki bu akşam Islak ayakların üşüyordur. Kar yağıyor, Ve ben şimdi düşünürken seni Şurana bir kurşun saplanabilir Ve artık bir daha Ne kar, ne rüzgar, ne gece?” — Nazım Hikmet
Reklam
Hâlâ bilmiyorum, sen sevmeyi nasıl unuttun? Çok mu rüya görüyordun, çok mu ısırmıştın kanayan ruhunu? Zaman doldu, aynı bardaktan içilen su bitti. Abajurlar, kitaplar, tişörtler, satılmış hediyeler bitti. Hâlâ buradayım. Ucuza kapatılmış bir düş kırıklığı. Mağrur ve ıslak maskeli. Umay Umay
Kar yağıyor. Ve belki bu akşam ıslak ayakların üşüyordur. Kar yağıyor, ve ben şimdi düşünürken seni şurana bir kurşun saplanabilir ve artık bir daha ne kar, ne rüzgar, ne gece...
Kim bu öldürücü musikinin Güftesini gömebilir kuytuluğun makamına Yalnız hicazdı felaket efem saatlerinde Kimi görsem göz yarası yüzümde, Kimi duysam Senin sesinden ıslak bir ıslık Ve ben artık her şarkıda Kendime vokal yapıyorum, Yüzüm gözüm ıpıslık...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.