280 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Mine İzgi/ Oğlumun Fıtrat Yolculuğu. 1969 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Uzun yıllar gazetecilik mesleği ile uğraşan Mine İzgi değişik gazetelerde editörlük ve köşe yazarı olarak çalışmalarda bulunmuştur. 5 yıl Akit gazetesinde tam sayfa olarak kadın sayfası çıkarmış, Kadın Kimliği dergisinde yazı işleri müdürlüğü yapmıştır. Moral Haber
Oğlumun Fıtrat Yolculuğu
Oğlumun Fıtrat YolculuğuMine İzgi · Mihenk Kitap · 20211 okunma
Bir kimse başkasından hak isteyebilmek için önce kendi üzerine düşen vazifeyi yapmak mecburiyetindedir.
Reklam
Ustad Hudeybi...
Ömrünü İslâm ’a hizmetle geçiren üstad el-Hudeybî, işkence ağırlaşsa, yollar daralsa, karanlıklar çökse, geceler uzasa, yıldızlar gözden nihan olsa, göz melûl ve mahzun olsa yine dâvasından asla dönmez. Genel mürşid, bütün âile efrâdının erkek, kadın ve çocuk olarak Nâsır hapishanelerinin zindanlarına atıldıklarını ve binbir türlü işkencelere maruz kaldıklarını görse bile onun kolu asla bükülmez, azim ve iradesi zaafa uğramaz. Çünkü onlar yalnız Allah’a inanmış ve Cemal Abdünnasır’a boyun eğmeyi şiddetle reddetmişlerdir.
Sayfa 37 - Cağaloğlu Yayınevi
İçinizde kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin. Çünkü bu gözü haramdan sakındıran, ırzı korumaya yegane çaredir. Kim de evlenmeye güç yetiremezse oruç tutsun, Çünkü oruç kendisi için şehveti kesen bir çaredir.
Kocasının meşru olan arzularına, güler yüzle itaat gösteren bir kadın, bu hareketiyle yuvanın saadetini temin eder.
Binaya konulan harç nasıl tuğlaları birbirine kaynaştırır ise, evlat da karı ve kocayı birbirine bağlar.
Reklam
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20213,974 okunma
Anne Sütü Mucizesi
Neslin sıhhatle devamı, aile müessesine bağlıdır ve evlatlar hiç şüphesiz, ailenin sürur kaynağıdır. Evlatlar, daha dünyaya gelişinde, her misafirden tatlı karşılanır. Hem nasıl karşılanmasın; sevmenin ateşe perde, ikram etmenin sırat köprüsünü geçmeye vesile, birlikte yemenin, kurtuluş beraatı bahşettiği evlat, anne babası için dünya nimetlerinin
Boşanma ailede en önemli hukuki sorumluluktur. İslam hukukuna ve Osmanlı uygulamasına göre, kadın boşanma için mücbir sebeplere sahip olmalıdır. Bunlar bugünkü medenî kanunda da aynen sayılmıştır. Mesela sarhoşluk ve sarhoşlukta ısrar etme.
Kız evladı yetiştirmeli ki kadın ulusu doğurur ve yetiştirir
El Kaide görüşü sadece Usame bin Ladin ya da İslam'a özgü bir görüş degildir. Bu grup farklı ve benzersiz bir amaca hizmet etmektedir, fakat kadınlar ve aileyle ilgili görüşler bü­ yük din ve mezheplerin çogunda benzerlik gösterir. Gelenek­ sel Katolik, Protestan dinlerinde, Ortodoks Yahudi dininde ve Budizm'in çeşitli kollarında hep benzer durumlar görülür. Toplumlar gibi dinler de kendi içlerinde çeşitli kollara, mez­ heplere aynImışlardır. "Kültür savaşlanlindan söz ettigimiz Amerika Birleşik Devletleri'nde savaş alanı aile ve onun ta­ nımlanmasıdır. Tüm toplumlar gelenekçilerle, aile, kadın ve cinselligi yeniden tanımlama çabası için olanlar arasında bö­lünmüştür
Reklam
KADIN CEMALİ, ERKEK CELALİ temsil eder. Bu ikilinin helal ve meşru dairede buluştuğu aile hayatı ise, ortaklaşa bir 'kemal yolculuğudur. İslam'ın, kadın, erkek ve aile üzerine bakışını bu şekilde özetlemek mümkün. Oysa modern zihniyete baktığımızda, 'çatışmacı' bir yaklaşım çıkar karşımıza.
Sayfa 152 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Latife Hanım ile Mustafa Kemal’in sırrı: Kanlı yelpaze
Latife Hanım-Mustafa Kemal evliliğinin gergin anlarından biri... Sinirini yelpazesini avucuna vurarak gidermeye çalışan Latife Hanım, elini kanatır. Atatürk, tokat atmaya yeltenir. Fakat Latife Hanım kendini müdafaa için elini siper etmeye kalkınca kanlı parmaklar Atatürk’ün yüzüne isabet eder... Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına giren
Erkekler ve kadınlar birbirlerinden-dir. Kadın İslâm örfünde bir insandır. Onun yeryüzündeki varlığı, insanî bir var oluştur. İslâm her ne kadar kavvamiyet (aile reisliği ve sorumluluğu), şahitlik ve miras gibi belirli bazı yerlerde kadın ile erkek arasında eşitlik sağlamamış ise de bu kesinlikle insanî anlamda bir ayrımcılık değildir. Hakikat ancak her iki ayrı cinsin (erkek ve dişinin) birlikte aynı asıldan meydana geldikleridir: "Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini yaratan..." Bununla birlikte miladi 17. asra kadar Avrupa'nın kadın hakkındaki düşüncesi şu idi: Kadının acaba ruhu var mıdır yoksa o, ruhsuz mudur? Eğer kadının ruhu varsa bu bir insanî ruh mudur yoksa hayvanî bir ruh mudur? Eğer onun insanî bir ruhu varsa bu ruh, erkeğin ruhunun mertebesinde midir yoksa daha alt bir mertebede midir? Bu din ise bundan tam on asır önce yedi semanın üzerinden şu pek müthiş ve muazzam gerçeği tespit etmişti: "Kiminiz kiminizdensiniz."
3.cilt
460. Ebû Saîd el-Hudrî radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Dünya tatlıdır ve manzarası hoştur.Şüphesiz ki Allah dünyanın idaresini size verecek ve nasıl davranacağınıza, ne gibi işler yapacağınıza bakacaktır. O halde dünyadan sakının ve kadınlardan korunun.” Müslim, Zikr 99 Peygamber Efendimiz, umûmî anlamda dünyadan ve kadınlardan sakınıp korunmayı tavsiye etmiştir. Dünyadan niçin sakınılması gerektiğini yukarıdaki açıklamalardan anlamamız mümkündür. Kadınlardan sakınmanın tavsiye edilmiş olması ise, erkek ve kadının şehevî arzularının, birbirlerine karşı olan meyil ve yönelişlerinin, her türlü gayrı meşrû ve haram ilişkilerden arındırılması gâyesine yöneliktir. Çünkü toplumdaki nizamın ve düzenin sağlanması, annesi ve babası belli sağlıklı nesiller yetiştirilmesi, aile hayatının mutluluğu ve sürekliliği, kadın erkek ilişkilerinin ahlâkî bir temel üzerine bina edilmesine bağlıdır. Kadınlar da tıpkı dünya gibi çekicidir. Bir çok kavganın, kan dökmenin, belâ ve musibetlere uğramanın sebeplerinden biri de kadın erkek ilişkilerindeki dengesizliktir. Nitekim günümüz dünyasında, hatta içinde yaşadığımız toplumda dahi bu durumu yakından müşahede etme imkânına sahibiz. Bu sebeple, İslâm dini kadın erkek ilişkilerinin temel kurallarını, zaman içinde değiştirilmesi söz konusu olmayan Kur’ân ve Sünnet’e dayandırmıştır. Bir mü’minin itikad ve inancı gereği, Allah ve Resulünün koymuş olduğu bu kuralların dışına çıkması söz konusu olamaz.
İslam'ı bilmeyen ve bizi tanımayan insanlar bize soruyorlar. dergi çıkarttığımız zaman, -İşte İslâm dergisini çıkarttık. Kadın ve Aile'yi çıkarttık- sormuş karşımızdaki basın: "İyi ama siz dindarsınız, niye politikayla ilgileniyorsunuz? Niye dış politikadan yazılar yazıyorsunuz? Niye piyasadan, ekonomiden bahsediyorsunuz? Niye şu şu konuları işliyorsunuz?.." Biz onlara diyoruz ki. İslâm'ın ilgisinin taalluk etmediği hiç bir konu yok ki. biz ilgilenmeyelim... İnsanın ilgilendiği, insanla ilgili her şey bizim ilgi sahamız içine giriyor. Elbette politikayla da ilgileniriz, seçimle de ilgileniriz... Piyasayla da ilgileniriz, enflasyonla da ilgileniriz... Talim ve terbiye, iletişim vs. başkalarının modern saydığı her konuyla ilgileniriz. Çünkü İslâm, sadece bir köşeye çekilip dindarlık yapmak değil, hayatı mü'min birüslüūbla yaşamak sanatı... Müslüman dağın başına çekilip. bir köşeye çekilip hayatı terkeden insan değil, hayatın bütün faaliyetleri içindeyken Allah'ın rızasını gözetebilen insandır.
Sayfa 198Kitabı okudu
Resim