1700 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hadis-i Şerifte Buyuruldu ki;
Allah (z.c.hz.) yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet gök ile yer arasını dolduracak kadardır. O rahmetten biri mahlûkat arasında taksim edilmiştir. Bu sebeble valide çocuğuna acır, bu sebeble vahşi hayvarlar ve kuşlar su bulup içer ve bununla mahlûkat birbirine merhamet eder. Kıyamette 99 rahmeti 99 misli yapar ve onları müttakilere tahsis eder. Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) Sayfa: 88 / No: 2 Ramuz El-Ehadis
Ramuz'ül Ehadis Hadis Ansiklopedisi (2 Cilt) (Türkçe-Arapça)
Ramuz'ül Ehadis Hadis Ansiklopedisi (2 Cilt) (Türkçe-Arapça)Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî · Pamuk Yayıncılık · 01 okunma
ASR-I SAADET İslam Tarihi, Peygamber Efendimizden (s.a.v.) itibaren; Asr-1 Saâdet devri, Hulefa-i Raşidin, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar gibi farklı dönemlere ayrılmıştır. Bu devirlerin başında yer alan Peygamber Efendimizin (s.a.v.) devrine âlimler, huzur ve mutluluk manasına gelen "Asr-ı Saâdet" ismini vermişlerdir. Asr-1 Saâdette, Ashab-ı Kiram efendilerimiz onun rehberliğinde, dinimizin bütün emirlerini anlamaya çalışmış, yaşamış ve yaşatmışlardı. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) eğitim ve terbiyesinden geçmiş olan Sahabi efendilerimiz, İslam'a gönülden bağlanmışlardı. İhlasla Allâhü Teâlâ'ya ibadet etmişler, Peygamber Efendimize de (s.a.v.) gönülden bağlanmışlardı. Zikirlerini, fikirlerini, ruhlarını, düşüncelerini ve yaşayışlarını Peygamber Efendimizin (s.a.v.) istediği gibi şekillendirmişlerdi. Kur'an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye, onların hayatlarına yön veren rehberleri idi. İnandıkları İslam davasını her şeyin üstünde tutuyorlardı. Dinleri uğruna mallarını, hatta canlarını feda etmede zerre kadar tereddüt etmiyorlardı. Bu inanç ve yaşayışa sahip olan zatlardan oluşan İslam toplumunda, kalbi birlik ruhi ahenk, dayanışma, yardımlaşma ve kaynaşma hakimdi. Ekonomik olarak hayat şartları pek yüksek değildi ama zaten onlar lüks ve israfı sevmezlerdi. Farklı ilimlere dair sistemli eserler yazılmamıştı ama asıl bilgiye yani vahye sahip çıkmış, ilmin önem ve değerini gayet iyi anlamışlardı. Adliye sarayları, mahkeme salonları yoktu ama "Hırsızlık yapan, kızım Fâtıma da olsa gereken cezayı verirdim." buyurarak adaletten asla taviz vermeyen bir peygamberleri vardı.
Reklam
Fatih Sultan Mehmed
49 yıl süren hayatında 2 imparatorluk, 4 krallık, 11 prenslik ve dükalık yani tam 17 devlet fethetmişti. Vefatı sırasında Osmanlı Devleti'nin sınırları 2 milyon 214 bin kilometrekareye ulaşmıştı. Üstelik o sadece ülkesinin sınırlarını genişletmekle kalmamış, devleti ile ilgili ilmî, idarî ve askerî bütün meselelerde de büyük yenilikler ve gelişmeler gerçekleştirmiştir. Kurduğu medreseler cihanın ilim merkezleri sayılıyordu. İcat ettiği toplarla yeni bir çağ başlatmıştı. Fethettiği İstanbul'da birkaç yıl gibi kısa bir sürede nice mimari eserlerle süsleyip dünyanın merkezi hâline getirmişti. Zamanında Müslümanlar zengin, müreffeh ve mesut bir hayat sürmüş, bütün dünya İslâm'ın zaferler sunan ışığıyla aydınlanmıştı. Onun ilme gösterdiği saygı ve ilgi çok yüksekti. Tarihler, Osmanlı padişahları içinde ondan daha bilgin bir padişah bulunmadığını kaydetmektedir.
"Peygamberimizin övdüğü askerler olmalıyız. Din-i Mübin-i İslâm'ın yücelmesi için ölümleri göze almalıyız. Allah'ın yardım ve zaferi inşaallah bizimle beraberdir!"
Sayfa 122 - Fatih Sultan MehmedKitabı okuyor
Varna savaşı
Savaş 10 Kasım 1444 tarihinde başladı. Haçlıların başkomutanı olan Hunyadi Yanoş hemen taarruza geçip Osmanlı'nın sağ koluna hücum etti. Bu güçlü saldırı karşısında Karaca Paşa geriye çekilmek zorunda kaldı. Eflak kuvvetleri de sol kanadı zor bir duruma soktular. Osmanlı ordusu geri çekilmeye başladı. Ancak merkezde bulunan Sultan Murad
Sayfa 108 - Sultan II. MuradKitabı okuyor
560 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir Hadisi şerif
Şeyh, alim Ziyaüddin Ahmed Abdülvahhab b. Ali, Enes b. Malik’in ra. şöyle dediğini haber verdi. Resulullah s.a.v. bana buyurdu ki: Yavrucuğum! Eğer kalbinde hiçbir kimseye karşı kötü bir düşünce taşımadan sabahlayıp akşamlamaya gücün yeterse bunu yap. Evladım, bu benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimi ihya ederse (yapar ve yaşarsa), beni ihya etmiş olur. Beni ihya eden ise, benimle birlikte Cennet’tedir. (Tirmizi, ilim, 16; İbnu Mâce, Mukaddime, 15)
Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte Cilt: 1
Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte Cilt: 1İbrahim Canan · Akçağ Yayınları · 202110 okunma
Reklam
Önceleri felsefe ve tabiat ilimleri pek farklılaşamamıştı. Tabiat ilimleri hakkındaki makbul el kitapları ilmî diyeceğimiz bir metodolojiyle, mantık ile, kozmos ve insan hakkındaki eserlerle desteklenmek gerekiyordu. Aynı yazarlar Aristo'ya, Ibni Sina'ya yöneldiler. Latin Batı ise Aristo'yu zamanla ve parça parça tanıyacaktı. Cremona'lı Gerard (1114-1187) Toledo'ya gidip Yunanca metinlerin Arapça tercümelerini aradı. Maksadı onları Latinceye çevirerek Batı'nın felsefe hazinesini zenginleştirmekti. Aynı yıllarda İbni Sina'nın büyük felsefi ansiklopedisi Kitab el Şifa da çevriliyordu Latinceye. 1180'de İbni Sina'nın felsefi eserleri tamamlanmış ve Avrupa'da yayılmaya başlamıştı. Etkisi büyük oldu bu yayınların. Onu öteki filozofların tercümeleri takip etti. Böylece Batı mütefekkirleri arasında yeni bir Müslüman imajı doğdu. İslâm dünyası, felsefenin heybetli bir beşiği idi. Halkın kafasında yaşayan gülünç ve iğrenç İslâmiyet imajıyla, aydınların kafasındaki bu hürmetkâr imajı bağdaştırmak pek güçtü. Filozof ilahiyatçılar Ibni Sina'nın Müslüman dünyasına ait atıflarını Hıristiyan dünyaya aktarır. Mesela Roger Bacon (1214-1292), lbni Sina'nın imamlar için söylediklerini Papalık müessesesine uygulamaya çalışır.
Sayfa 29
Akait esaslarının tamamı Allah tarafından konulan kurallar olduğundan aralarında ayırım yapılamaz, bunların bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamak söz konusu olamaz. Bu yönüyle akait esasları bir bütün olup bölünme kabul etmez. Kur'ân-ı Kerim'deki şu âyet, Allah'tan gelen hükümlere ayırım yapmadan inanmak gerektiğini, bunların bir kısmına inanıp bir kısmını reddetmenin ise Allah tarafından kabul edilen bir iman olmadığını ortaya koymaktadır: "Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Öyleyse şunu bilin ki, içinizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında rezillik; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba uğratılmaktır" (el-Bakara 2/85).
Sayfa 195 - İSAM Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Turkuvaz CİLT 1Kitabı okuyor
Akait esaslarının belirlenmesinde nasların dışında bir kaynak yoktur; dolayısıyla akla dayanarak akait esası oluşturulamaz. Akıl ile ancak nasların belirlediği esaslar açıklanıp delillendirilebilir. Akait esasları Kur'ân-ı Kerim ve sünnet naslarıyla belirlendiği için bu esaslara naslarda yer almayan bir esasın ilave edilmesi yahut naslarda yer alan bir esasın bunlardan çıkarılması söz konusu olamaz. Dolayısıyla herhangi bir din adamının yahut Hıristiyanlık'ta olduğu gibi bir din şûrasının akaitte olmayan bir şeyi ona eklemesi yahut olan bir şeyi ondan çıkartması mümkün değildir.
Sayfa 195 - İSAM Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Turkuvaz 1. CİLTKitabı okuyor
Cafer-i Sâdık (R.Aleyh)
♡ -" Müslüman kardeşinizden manasını anlamadığınız bir söz duyarsanız iyiye yorunuz; anlayamamaktan dolayı kendinizi ayıplayınız." ♡
Sayfa 151 - 2. Cilt
Reklam
Kadir gecesi duası
Resûl-i Ekrem Kadir gecesinde şöyle dua edilmesini tavsiye etmiştir: اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي. "Allahım! Sen affedicisin, cömertsin, affı seversin, beni de affet!" (Tirmizî, "Daavât", 84; İbn Mâce, "Duâ”, 5).
Sayfa 28 - İSAM Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Turkuvaz 5. CİLTKitabı okuyor
Bin Aydan Daha Hayırlı Olan Gündeyiz Elhamdülillah
Sözlükte kadir (kadr) kelimesi “hüküm, şeref, güç, yücelik” gibi anlamlara gelir. Dinî literatürde ise “leyletü’l-Kadr” şeklinde Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği gecenin adı olarak kullanılır. Aynı adı taşıyan 97. sûre bu gecenin fazileti hakkında nâzil olmuştur. Sûrede Kur’an’ın Kadir gecesinde indirildiği ve sözü edilen gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu belirtilir.
TDV Yayınları
282 syf.
·
Puan vermedi
·
31 günde okudu
Cemil Meriç’in kitabını okumaya başladığınızda ağır bir üslupla karşılaşacağınızın bilincinde olmanızı ve elinizin altında bir bilgisayar olmasını tavsiye ederim. Çünkü kitabın her sayfası bilgi, araştırma, düşünce ve fikirlerle dolup taşıyor. Her bir cümlenin derin manası ve bilgi ile dolu olması okuyucuyu düşünmeye teşvik ediyor. Bazı
Işık Doğudan Gelir
Işık Doğudan GelirCemil Meriç · İletişim Yayınevi · 20141,386 okunma
Ahlat
Ahlat Urartular’dan Osmanlılar’a kadar çeşitli devlet ve hânedanların idaresinde kalmıştır. Şehrin en eski sakinleri olan Urartular buraya Halads, Ermeniler Şaleat (Şaliat), Süryânîler Kelath, Araplar Hilât, İranlılar ve Türkler ise Ahlat demişlerdir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.