#3AralıkDünyaEngellilerGünü
Hatırlanacağı üzere, Abese Suresinin ilk ayetleri, bir görme engelli olan Abdullah b. Ümm-i Mektum'un Sevgili Peygamberimize gelerek İslâm hakkında bilgi almak isteyişinden ve sonrasında yaşanan hâdiselerden bahsetmekteydi. Rahmet Peygamberi (sav) Efendimiz, kendisini uyaran ve bu konuda şahsında bütün müminler için davranış şeklimizi belirleyen âyetlerden sonra, Abdullah b. Ümm-i Mektum'a her zaman ayrı bir ilgi ve yakınlık göstermiştir. Sanki Abese Sûresi, Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin, toplumun içinde her asırda ve her dönemde var olan/var olacak engellilere yönelik çağlar üstü, zamanlar ötesi mesajlarını vermesi için bir vesile olmuştur. (M. Emin Ay)
Misyonerler
Bugün Hıristiyanlar da Yahudiler de İslâm'a, İslâm'ın kitabına ve Peygamberine inanmamaktadırlar. İncil ve Tevrat'ta Peygamberimizle alakalı pek çok haber ve müjde olduğu halde inkârlarını devam ettirmektedirler. Halbuki biz Müslümanlar Hıristiyanların Peygamberi Hz. İsa'ya da Yahudilerin Peygamberi Hz. Mûsa'ya da inanmakta, onları birer İslâm Peygamberi saymaktayız. İncil ve Tevrat'ın tahrif edilmemiş haline de inanmaktayız. Ancak Hıristiyanlar ve Yahudiler bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v) geçmişte de inanmamışlardır bugün de inanmamaktadır. İslâmiyet'i -hâşâ ki- şuradan buradan devşirilmiş bir din olarak görmektedirler. Böyle olarak görmekten de ötede bize karşı Haçlı Savaşları düzenlemişlerdir. Bugün hâlâ Haçlı Savaşlarını değişik şekillerde devam ettirmektedirler. Bu savaşların en başta gelen şekli Misyonerliktir.
Sayfa 518 - Akgün Yayıncılık, 1. Baskı, 2008Kitabı okudu
Reklam
İslam peygamberi, Mekke döneminin başlangıcında ve Medine döneminin ilk yıllarında, siyasal ve askeri güçten yoksundur. Bu nedenle söz konusu dönemlerde, Kuran, onu ve ashabını sabra ve farklı inançlara hoşgörüye çağırır. "Senin dinin sana, benimki de bana"; "dinde zorlama yoktur", "isteyen inanır, istemeyen inanmaz" ayetleri bu dönemin temel stratejisini imler. Gelenekçi İslam bilginlerine göre, Hz. Muhammed, Medine İslam Devletini kurup, askeri gücü ele geçirdikten sonra, anılan ayetler, "Tanrı'ya ortak koşanları nerede bulursanız öldürün" ayetiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Söz konusu ayetler, Kuran'da bulunmalarına rağmen, onlarla amel edilmez; yani onlar yürürlükten kaldırılmışlardır. Bu nedenle kılıç ayetinden sonra, müşrikler inanıncaya kadar onlarla savaşılmış; Yahudiler Medine'den sürülmüş; Mekke fethedilince, oradakilere ya Müslüman olma ya da öldürülme seçeneği sunulmuş; Kabe'deki putlar kırılmış; hoşgörüyü savunan ayetlerin hükmünün olmadığı inancıyla Hz. Ebu Bekir, dinden dönenler ve zekat vermek istemeyenlerle savaşmıştır.
Hıristiyanlığı veya İslâm dinine girme hakkında bir tercih koyulsa, o zaman her bir akıllı adam, mürekkep ve anlaşılmaz ilâhiyatın üç sıfatlı Allah'ın, günah çıkarma merasiminin, dinî ayinlerin, İsa'nın anasına yalvarışın, mukaddeslerin ve onların resimlerine sayısız hesapsız ibadetlerin yerine, hükümleri bir Allah'ı ve peygamberi olan İslâm dinini, şüphesiz ki üstün tutar. Bu başka türlü de olamaz.
Gerçekten de birçok insan, uydurma olsa dahi, meşhur bir hadiste belirtilen süreçlerle -yakalama, köleleştirme ve azat edilme- İslam'a döndürülmüştü, hadise göre (Hz.) Peygamber şöyle demişti: Neden güldüğümü sormayacak mısınız? Halkımdan istemedikleri hâlde Cennet'e sürüklenenleri gördüm. Şöyle soruyorlardı, “Ey, Allah'ın Peygamberi, bunlar kim?" Şöyle cevap verdi, "Bunlar savaşçıların Cihat'ta ele geçirdiği ve İslam'a döndürdüğü Arap olmayan halklardır."
Sayfa 62 - Akılçelen Kitaplar
Şimdi düşününüz; siz bir dinin mensubusunuz ve o dinin peygamberi ne diyor: "İki günü birbirine eşit olan insan zarardadır." Bunu Müslümanlar kâfi derecede göz önüne almadılar. İnsanların dikkatini buna çekmediler. Demek ki İslâm dini sizden her gün yeni bir şey istiyor. Yani bu soruyu her Müslüman'ın kendisine sorması lazım..
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
İSLAM, EVRENSEL BİR DİNDİR.
İslam dini son din olduğu gibi, aynı zamanda tüm insanlığın da dinidir. İslam dininden başka, bu nitelikte olan başka bir din yoktur. Mesela, Tevrat'ta Yahudiliğin evrensel olduğuna dair bir kayıt mevcut değildir. Aksine Yahudiliğin tamamıyla İsrailoğullarına mahsus bir din olduğu söylenmektedir. Hatta onlar, Yahudiliğe ilgi duyanları bu isteklerinden vazgeçirmek için dinlerinin çok zor olduğunu ve tahammül edilmez hükümleri bulunduğunu söylerler. Hıristiyanlık da evrensel bir din değildir. Çünkü Hz. İsa, kendisinden önceki peygamberler gibi o da belli bir kavme peygamber olarak gönderilmiştir. Bizzat Hz. İsa, kendisinden sonra gelecek peygamberi müjdelemiştir. İslamiyet'e gelince, onu tebliğ eden Muhammed (sas.), son peygamberdir. O, kendisinden önceki peygamberler gibi bir kavme veya bir millete değil, tüm insanlara gönderilmiş, âlemlere rahmet olarak gelmiştir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur: "(Ey Muhammed!) de ki: Ey insanlar, doğrusu ben, Allah'ın hepiniz için gönderdiği peygamberiyim." "(Ey Muhammed!) Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir, fakat insanların çoğu bilmezler."
"Gönül,kendine benzeyen gönüle akar..." 🌿buyuruyor İslam Peygamberi Hazreti Muhammed{S.a.v.} 'in •Hem damadı hem de amcası Ebu Talib'in oğlu olan, •Hazreti Muhammed{S.a.v.}'in İslam'a davetini kabul eden ilk erkek, •Sünni İslam'a göre, 'dört halifenin' sonuncusu, •Şii İslam'a göre ise imamların ilki ve Hazreti Muhammed{S.a.v.}'in hak vârisi, Haydar-ı Kerrâr{Savaşta döne döne savaşan} lakâbı ile 'ün salmış' 💎HAZRETİ ALİ{Radıyallahu anh} 💎
Denir ya, İslam'ın şartı beş! Altıncısı haddini bilmektir. Haddini bilmek mü'minliğin şartıdır. Bu ayetle sabittir. (Onlar Allah'ın hudutlarına riayet ederler. Tevbe Suresi, 112)
Sayfa 152 - Sûfi Kitap 14. BaskıKitabı okudu
Fatih ve Bosna...
Fatih, Bosna'yı aldığı zaman Bogomil mezhebindeki Bosna Hıristiyanları hakkında çok müsamaha göstermişti. Bogomillerin Hazret-i İsa'yı Allah'ın kulu ve peygamberi tanıyan inançlarının Müslümanlarla aynı oluşu; Türklerin, Katoliklerin aksine din ve vicdan hürriyetine hürmet etmeleri ve nihayet adil idareleri Bosna halkını hayran bırakmıştı. Birkaç asırdır Katolik kilisesinin ve bu mezhepteki kralların ve Macarların zulüm ve baskılarına maruz kalan Bosnalılar, Türklerdeki her güzelliğin dinlerinden geldiğini çabuk kavradılar. Bu itibarladır ki bir millet hep birden denecek şekilde İslam dinini kabul etti. Fatih Sultan Mehmed Bosnalıların böyle topyekün bir biçimde İslamiyet'i kabullerinden fevkalade memnun kalmıştı. İleri gelenlerine bir dileklerinin olup olmadığını sorduğunda onlar da devlet hizmetinde istihdamlarının mümkün kılınmasını arzu ettiklerini bildirmişlerdi. Bosnalılar bu tarihten itibaren ordu, saray ve devlet hizmetinde namuslu ve sadakatli olarak görevlerini yapmışlardır.
Sayfa 224Kitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.