Belki bu yazacaklarımdan dolayı kınanacağım yahut hor görüleceğim ama yazacağım, içimi bir nebze olsa dökeceğim..
Aslında dergiyi almayacaktım fakat İslâm yazarlarından olan
Nuri Pakdil 'i tanımak adına dergiyi aldım. Almamamdaki sebep açıklamak istemiyorum yani bende kalsa daha doğru olur.
Dergi şiir, düz yazı, söyleşi, biyografi vs. yazıları
Bitmek bilmeyen kavga!
Yıllar yıllar önce insanoğlu Tanrı'yı aramaya başlar. Arar arar ve sonra bulur Tanrısını, ama Tanrıları farklıydı insaoğlunun; kimi taşı, kimi doğayı, kimi insanı, kimi görünmeyeni Tanrı kabul etti. Peki hangisi gerçek Tanrıydı? Tanrı neredeydi? İnsanoğlu geçmişten bu yana arar durur Tanrısını, kimi buldu, kimisi hiç
İstanbul Sözleşmesi ile alakalı son kez derli toplu bir şeyler yazacağım. Burada muhatap olduğum ufak muhafazakar kitlede dahi türlü tereddütler görüyorum. Farkında olmanın yüklediği sorumlulukla bu tereddütleri gidermek için, son kez.
İstanbul Sözleşmesi, üst başlığı kadına şiddet olan, taraf ülkeler üzerinde pek çok yükümlülük doğuran
Hukukçu ve araştırmacı olan İlhan Arsel'den beyinlerde şimşekler çakmasına sebep olabilecek sert bir kitap. İlhan Arsel, okuyucularına İslam dini içerisinde kadına yönelik ayrımcılığı, gericiliği anlatmış ve sert bir şekilde eleştirmiş. Bunu yaparkende Kuran-ı Kerim'den ayet, sahih hadis ve birinci elden İslami kaynakları kullanıyor,
Güzel kıraatli imamların ardında kılınan cuma namazlarında kalbe düşen nedamet cemresini tanıyanlar vardı orada. Bir de ahşap camilerde kılınan yatsı namazına müteakip okunan Amenerrasulü inşirahını yüreğe neşredenler. Sabah ezanları bana hep ölümü hatırlatır mesela. Nedamet, inşirah ve ölüm. Mütmain bir ölüm. Bir Cuma vakti kopacak kıyamet. Ruhun
Aramızda az sayıda cennetlik ve çok sayıda cehennemlik çıkmıştır ama hiçbir çağda biz Müslümanlar dinimizin gereğini yerine getiremedik. İslâm'ın gereğini yerine getirmek bir başarı idiyse buna gücümüz yetmedi.