"Bir hoca, Müslüman ilim erbabı ve Büyük Millet Meclisi mebusu olan Rasih Efendi, içtimai amelin İslam'daki önemli yerini vurgulayarak, siyasi iktidarın icrası, İslam cemaatinin refah ve selameti için en kapasiteli kişi ya da organa emanet edilebilir olduğunu öne sürdü. En önemli mesele Müslümanların istiklalini savunmak ve muhafaza etmekti. İslam Müslümanların mutlak eşitliğini dayanır. Uhuvvet ve eşitlik İslam cemaatinin temelleridir. İslam işlerin yönetimini bir tür danışma olan şura ile yapılmasını telkin eder. Kur'an ayetlerine referansla, makalesinde, Müslümanlar tarafından seçilmiş bir heyetin İslam'ın temellerine dayanan tek geçerli yönetim biçimi olduğunu iddia eder."
Sayfa 64 - KronikKitabı okudu
İslam kadına, insan şerefi, yüksek derecede bağımsız­lık ve bazı konularda tam eşitlik tanımıştır.
Sayfa 31 - Fide YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İslam kadının eşitliği taraftarı mıdır? Cevap, hem evet hem de hayır. İnsan olarak, aynı ve eşit degede olan bir şahıs ola­rak, etik, ahlaki ve insani mükellefiyetlerin yüklenicisi olarak söz konusu ise, evet. Avrupa' da genel olarak anlaşılan eşitliğin, aile ve toplum içinde görevlerin aynileştirilmesi söz konusu ise, hayır.
Sayfa 44 - Fide YayınlarıKitabı okudu
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca 10 Aralık 1984'te bir bildiri yayınlanır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi adını taşıyan bu bildiri, "İnsanlık ailesinin tüm üyelerinin ayrılmaz bir parçası olan onura ve üyelerin eşit ve devredilmez haklarına gösterilecek saygı, özgürlük, adalet ve dünya barışının temeli olduğuna göre..." diye başlar ve hemen hemen özünü İslâm prensiplerinden alan 30 ayrı madde hâlinde devam eder. Oysa tarihin bilinen ilk insan hakları bildirgesi, Hz. Peygamber'in Veda Hutbesi'ydi. Binaenaleyh Kur'anıkerim'in pek çok ayetinde insanlar arasındaki eşitlik, anlayış, kardeşlik, hoşgörü, iyi muamele vb. erdemler sık sık tekrar, telkin ve emredilir. Zira Temel prensip "emr-i bi'l-maruf, nehy-i ani'l-münker (iyiliği emredip, kötülükten men etme)"dir.
Sayfa 55 - Kapı
Çarpık ideolojiler, tıpkı sirk aynaları gibi hakikatleri çarpıttılar. Mânevî değerlerden uzaklaşmaya "terakki/ilerleme" dediler. Küstahlığa "cesaret" dediler, Vefâsızlığa "bağımsızlık" dediler, Egoizme "ferdiyet" dediler, Çıplaklık ve azgınlığa "hürriyet” dediler, En hayâsız teşhire "sanat" dediler. En ağır zulümlere "demokrasi getirmek" dediler, Fıtratları zorla şablonlara sokup, sığmayan yerlerini bu-damaya "eşitlik" dediler, Zenginleri semirtip, fakirleri ezmeye "firsat eşitliği ve piyasa hürriyeti" dediler.. Allah'a kulluk için yaratılan insanın adeta içini boşalttılar, yerine kendi manasız felsefelerini doldurdular.
Mahmut Muhammet Taha
Sudan'ın önemli düşünürlerinden Mahmut Muhammet Taha, İslam'ın İkinci Mesajı (Fikri Tahrir) adlı çalışmasında, İslamı sol bir gözle yorumladı. Taha, insanoğlunun özgürlüğünü ve İslamın eşitlikçi yanını öne çıkaran bir yorum getirdi. Kitabında, ekonomik eşitlik ve demokratik temeller üzerine kurulacak bir toplumun İslamın gerekliliği olduğunu vurguladı. Taha, kadın ile erkek eşitliğinin mevcut olduğu, toplumsal sınıfla, renk, inanç ve ırk ayrımını ortadan kaldıran bir sistemi savunur. Taha fikirleri nedeniyle, Sudan'da iktidarın dini temsilcisi olan Hassan el-Turabi'nin düşmanlığını çekti. 1985'te Turabi'nin desteklediği Muhammed en-Numeyri iktidarı tarafından asıldı ve cesedi yakıldı. İslama getirilen demokratik yorum Taha'yla beraber öldürülmüştür.
Reklam
791 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.