-“Sufi Müslüman, mistik demektir. Önemli olan tek şey aşk dedi coşkuyla.”
-Bir konuşmasını anlatıyor Schimmel önce. Bu konuşmasında yer alan şeyi önsözüne taşıyor ve tasavvufun mistisizm olduğunu hemen sayfanın başında veriyor Avrupalılara. Halbuki mistisizm kavramıyla İslam tasavvufu arasında yakından ya da uzaktan hiçbir ilişki yok. Çünkü
Oysa İslam'da mistisizm, tarikatlar şeriate karşı değil ; onun yanında, hatta asıl anlamında, onun içindedirler. Ondan doğarlar ve Ona doğru giderler, Onun açılımı ve yorumudururlar. İnsanı Ondan alırlar, Ona hazırlarlar ve yine Ona teslim ederler.
“Hazreti Peygamber’le arkadaşları bu yaşayış tarzı bakımından bütün İslam ümmeti için birebir birer örnektiler. Ve Müslümanlar bu örneğe bakarak O’na uymayı bir vazife sayarlardı.” diyor ve tasavvufun özünü böyle olduğunu da ifade ediyor. Hani bizde var ya, şimdilerde tasavvuf “çuların” tasavvufu satan, satışa çıkan, pazarlamaya çıkanların
Çağdaş İslam dünyasına çok çeşitli mistik kültler ve aynı derecede sıradan lafızcılık türleri egemendir.
Benim tecrübe ettiğim kadarıyla, tasavvuf dünyası, dindarlık taslayan bencil (mistisizm son tahlilde nefs seyahatidir) mistiklerle (etrafımdaki en otoriter şahsiyetler arasında mistikler çoğunluktadır), olması gerekenin yalnızca bir silüeti,
Nurettin Topçu'ya hak ettiği değeri vermedigimizi düşünüyorum. Sorbonne Üniversitesinde felsefe doktorası veren ilk Türk'tür kendisi.
Hareket dergisini çıkarmış,Mustafa Kutlu'nun da büyük saygıyla ve sık sık bahsettiği büyük hocadır.
Ahlak, felsefe, din üzerine önemli makaleleri bulunur. Onun ahlak felsefesi üzerine yazdıklarını herkesin okumasını tavsiye ediyorum.
Ben kitaba dün başladım, ağır makalelerle dolu akademik bir kitap olmasına rağmen bugün bitti.
Akademik bilgiyi sıkmadan veriyor. Sayfalar hızla akarken hem öğrendiklerinize hayret ediyor hem bu kdr hızlı akmasına sasiriyorsunuz.
Nurettin Topçu'yu din,tasavvuf, ahlak ve insan konularını objektif ele alışından ötürü de sevdim.
Din derken sadece İslam üzerinden değil rahmani ve batıni bütün dinler üzerinden meseleyi ele alıp en son İslam dinine getiriyor.
Mevlana, tasavvuf hakkında objektif akademik ve doyurucu bilgiler veriyor.
Hele ki kitabın sonuna ek diye konulan bir makalesi var,din psikolojisi,mistisizm,tasavvuf hakkında. İlk çağdan başlayıp günümüze kadar batılı ve doğulu filozoflardan, alimlerden örnekler, dinin sosyoloji ve psikoloji üzerine etkilerinden bahsetmiş. Meraklısına ve özellikle felsefe ve ilahiyat okuyan öğrencilere tavsiyedir.
İslam'ın tasavvufa ihtiyacı yoktur; çünkü O, Kur'an'ın deyimi ile ekmeldir. Ancak, tasavvufun İslam'a ihtiyacı vardır; çünkü o eksik, özü ve kökü dışarıdan gelen (mistisizm) bir dinselliktir...