Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
( Eleştirel bir Bakış )
_Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256) _Ama, kim İslamdan çıkıp başka bir dîn'e yönelirse sapkındır ve af yoktur. (İmran 90) _Çünkü, tek gerçek din islamdır. (İmran19) _İslam dışı tüm inançlar batıl ve sapkınlıktır.(Hadis) _İslam hakim gelene kadar kafirlerle savaşın.(Enfal39) _Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff 8)
_İslamı akıl ve hoşgörü dini sayanlar kuranı mutlaka okumalı. Şeriat yalnızca bir inanç işi değil, binlerce yıllık ilkelliklerin, cinayetlerin, terörün, işkencenin kaynağıdır. Kuran Allah sözüyse kölecilik, cariyelik, küfürler, kısas-kan davası niye? _Bir şeyin "insanlık dışı" olması, islamcının umurunda değildir. Elverir ki "islam
Reklam
Gerek Buda ve gerek İsa, savaşı yasaklayan ve intikam almayı (kısas'ı) suç sayan bir düzen getirmişlerdir; İslamda ise farklı inançtakilere ya da "müşriklere" karşı savaşmayı öngören bizzat Kur'an'dır. (Örneğin K. 9 Tevbe Suresi'nin 5. ve 29. ayetleri.) Ve Kur'an bu işi, "efsunkâr" bir dil ile Arabı (ya da Müslüman kişiyi) coşturarak yaptırtmasını başarmıştır.
Ortaçağ İslam Uygarlığı - Köleler ve İslamda kölelik sorunu
Musacılıkta (Tevrat'ta), İsacılıkta (İncil'de) olduğu gibi Muhammedcilikte ("son kitap'ta) kölelik kurumu benimsenip düzenlenmiştir. Bunun en kesin kanıtı Kuran'daki şu ayetlerdir: "Allah hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel nimetlerden gizlice ve açıkça sarf eden kimseyi misal gösterir: Bunlar hiç eşit olur mu?..." Ve: "...Öldürenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle..." (Nahl, 75 ve Bakara, 178)
Sayfa 886Kitabı okudu
Aynı şekilde İslam’da kısas vardır. Buyurdu ki ayeti kerimede; “kısasta sizin için hayat vardır” Kısas demek; birini öldürenin o öldürdüğüne karşılık öldürülmesidir; yani ona ölüm cezası verilmesidir. Eğer maktulün varisleri, yakınları, katili affetmezse katilin aynı ceza ile cezalandırılmasıdır; ama Allah buyurdu ki; “kısasta sizin için hayat vardır” Ölüm olan bir yerde Allah “hayat vardır” dedi. Nasıl hayat vardır? Biri, birini öldürdüyse ve kısas ona uygulanırsa önce herkes anlar ki birini öldürmenin cezası ölümdür. Birini öldürürken kişi kırk sefer düşünür. Birini öldürmek demek kendini öldürmek demektir. O zaman biri kendini öldürmeyi göze alırsa birini öldürebilir. İşte kısasta hayat, bütün insanlar için selamet böyledir. Yetmedi, biri birini öldürürse ceza olarak ona kısas uygulandıysa ahirette o öldürme cezası ona sorulmaz. Onun karşılığında o da öldürüldü çünkü. Ahirette dirildi ama burada öldü. Yoksa ebediyen cehenneme giderdi. “Bir mü’min bir mü’mini kasten öldürürse cezası ebedi cehennemdir, Allah ona lanet etmiştir” dedi; ama ona kısas cezası uygulanırsa bu durumda o katilin ahiretteki cezası ondan düşer. Ahirette yine diri kaldı, hesabıyla baş başa kalmış oldu. Yani “kısasta hayat vardır” derken sadece yaşayanlar için değil, o ölen için de, o cinayeti işleyen için de hayat vardır. Allah’ın bütün emirlerinde bütün hükümlerinde bu böyledir.
"İslam’da insan Allah’ın kölesidir ve Kur’an’da onlara (Ey kölelerim!) diye seslenir. Burada özgürlük nerede! İnsanı onurlandırmak için indi denilen kitap köleliği kaldırmıyor, cariyeleri erkeklerin odalığı yapıyor. Kadına şiddeti erkeğe bir hak olarak sunuyor. Kadına hem hukuki hem de toplumsal anlamda negatif cinsel ayrımcılık yapıp erkeğin altında bir konum biçiyor. İnsanlara işkenceyi reva görüyor. El ve kol kesme, sopa atma, kısas gibi işkenceleri bir ceza yöntemi olarak emrediyor. İnanmayanlara ağza alınmayacak hakaretler ediyor. Bu mu insana değer vermek!"
Sayfa 250 - e-bookKitabı okudu
Reklam
Siz bu dini çiçek böcek mi sandınız
Cehennem azabına dayanan bu kültür, vicdanına karşı sorumlu olan bireyi yaratabilir mi? Birey var mı bir kere İslamda? Cezalar bile kısasa kısas! Köleye köle, hüre hür öldürülecek. Bu kültürün insanı olarak Hz. Muhammed Uhud gazasında Hazreti Hamza'yı gözü oyulmuş, kulağı kesilmiş, bumu kesilmiş şekilde gördüğü zaman, "Allah'a and olsun ki" diyor, "karşı taraftan yetmiş kişiyi böyle yapmazsam." Böyle yemin ediyor. O da o kültürün ve o toplumun insanı. Biz o tavrı, bu topluma, çocuklarımıza verebilir miyiz?
Sayfa 29 - Türkiye'de islam yaşanmıyor. Gerçekçi olun kaç kişi bu dinde duracak görelim.Kitabı okudu
Tevrat’a göre adam öldürmenin ve yaralamanın cezası kısastır (bk. Levililer, 24/17-21; Sayılar, 35/16-21). Matta İncili’ne göre kısasın yanında bağışlama seçeneği de getirilmiştir (5/38-39). İslâm’da ise kısas istemek maktûlün yakınlarıyla yaralanan mağdurun hakkıdır. Ancak bunların kısası bağışlama ve diyete çevirme hakları da vardır. Bunların dışındaki herhangi bir kişi ve kurumun bunların rızâsı hilâfına suçluyu affetme yetkisi yoktur. Yüce Allah gerek kısası emretmek gerekse câninin affına izin vermekle insan hayatının korunmasını ve dokunulmazlığını esas almıştır (kısas hakkında bilgi için bk. Bakara 2/178-179).
İmam Ali, bu hükmi şer'inin (Hz. Osman'ın katillerinin bulunması) biran evvel tatbikini şüphe yok ki pek ziyade arzu ederdi. Fakat zaman müsait değildi, hikmeti idare, bunun sonraya bırakılmasını icap ediyordu. Evet... câniler, her taraftan gelip toplanmış bir takım derbederlerdi, bunlara söz anlatmak müşkildi, daha başka ihtilâlIere sebebiyet vermeden kısas hükmünü icra, mümkün görülmüyordu, bunda tehlike melhuz idi. Bu cihetle Hazreti Ali, vaziyetin düzelmesine kadar beklemek mecburiyetini duymuştu. Bu hususta haklı idi, ma'zur idi. Beri taraftan bir çok ashabı kiram, eâzimi ümmet de kısas hükmünün derhal tatbikini bir vecîbe görüyorlardı. Bu hususta İmam Alinin müsamahada bulunduğuna zahib olmuşlardı. Hatta aşerei mübeşşereden Zübeyir ile Talha Hazretleri İmam Aliye bey'at etmiş oldukları halde bu müsamahadan dolayı münfail olmuşlar, hükmi şer'înin biran evvel icrasını te'min için muhalefete başlamışlardı. Abdullah ibni Zübeyir Hazretleri đe muhterem halası zümre tarafına imale etmiş, bu baptaki içtihatleri saikasiyle tarihi islamda hüzün ve kederle mukayyet olan "Cemel vakası" meydana gelmiştir. Fakat bu vak’a neticesinde galib olan Hazreti Alinin şehid olan Zübeyr ve Talha Hazretleri için gözyaşları döktüğü ve Hazreti Âişe validemizi kemalı ihtiram ve i'zaz ile Medinei Münevvereye iade ettiği malûmdur. Bu acı vak'a, bir hüsni niyet, bir ictihad neticesi olduğu için iki taraf da indallah mes'ul olmayacaktır. Zaten iki tarafta birbirini -Allahü alem- çoktan afvetmiş bulunmaktadırlar. Ridvanullahi aleyhim ecmaîn.
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.