Kritiksiz bırakılan düşünce kendi kendini kritik eder.
Kendi geleneksel yazısını atarak latin harflerinden yeni bir alfabe düzen Türkiye, bu yazı durumuyla köklü bir düşünce dirilişine gidemez. Geçmişin kültürüyle yazı değişmesi yüzünden tamamen ilgisini kesen türk düşüncesi, temelli bir yapı nasıl kurabilir, bilinmez.
Reklam
Bütün islâm ülkelerinde, islâm varolma savaşını yapıyor. Bu savaş tam bir Hendek savaşı şartlarını taşıyor. Klasik modele uygun olarak, zaman zaman safımızdan bir savaşçı, bir kahraman hendeği aşarak destanını yapıyor ve bu uğurda can veriyor. Bunun en beliğ örneği, şehit Seyyid Ku tup örneğidir. Amerikada, Afrikada, Asyada ileri atılanlar belki geri dönmüyorlar ama islâmın varlığını da kanlarının en koyu rengiyle tarihe yazıyorlar. Kan izi demire bile işler ve asla çıkmaz. Şehit kanının izini ise, dünyanın hiçbir zımparası çi karamaz. Dünya kâğıdı bu yazıyı ölünceye kadar taşıyacaktır.
Ama başarı İslam'a ait olunca ölüm kadar sessizdirler.
...ayın üstündeki altın tozlara kadar düşünmek, insana Yaratıcı tarafından bağışlanan en soylu özellik değil midir? İslam, düşünmenin yolunu kesmemiştir. Asıl biz, düşünmeyi durdurduğumuzdan İslamla olan ilişkimizi gevşettik hatta yer yer kopardık. İslama olan aşkımızı yitirdik. Düşünme bağımsızlığımızı yitirdik. Zekamızı kör bir ezbercilik batağına sapladık. Değer hükümlerimizi bir misyoner mantığının ağına taktık. Klasik kültürümüzü müsteşriklerin yorumuna ısmarladık. Hafıza, ancak tarihin mirasını canlı tutmak için gerekli iken, batı kültürünün deşeleriyle doldu. Üniversiteler, bağımsız düşünce ve kendi kültürümüzü araştırma ve kurma merkezleri olacağına, yabancı misafir profesörlerin sürekli konferans ve seminer müesseseleri haline geldi. Ve misafir yerlileşti, evin sahibi oldu. Evin sahibi uzun bir yolculuğa çıktı. Acaba ne vakit dönecek dersiniz?
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.