İslam'ın temel ilkesi erkeklerle kadınların toplum içinde bir arada olmalarıdır.
Birey olma durumu, bütün çabanın özüdür, çünkü birey sorumluluk ve onurun temelidir. Hesap verme ölçekleri kadın olsun erkek olsun bireye göre hazırlanmıştır.
Üstün bir devlete ulaşmanın iki sacayağı vardır.
Birincisi, iyi toplum;
ikincisi, bireyin geçmişten gelen korkulardan sıyrılabilmesi için benimsenen bilimsel eğitim yöntemleridir.
İslam'ın amacı erkeklerden ve kadınlardan kapalı kapılar ya da uzun giysiler ardından değil de açıktan açığa yayılan namustur.
...toplumun özgürlüğü bir ağaç ise, bireyin özgürlüğü de bu ağacın meyvesidir.
Aile, ilk toplumdur ve aile içinde birey doğru davranış biçimini, yasalara ve otoriteye saygılı olmayı, merhameti, bağışlayıcılığı ve sevgiyi öğrenir.
İlk İslami yasalar, aslında, kadınlar için daha önceki statülerine kıyasla oldukça ileri bir adımdı. Ne var ki, yine de İslam'ın nihai hedefi açısından yeterli değildi.
Kişi yalnızca dilediği gibi düşünürse, düşündüğü gibi konuşursa ve konuştuğu gibi davranırsa içindeki birliği sağlayabilir.
İnsanoğlu; uzaklıktan yakınlığa, cehaletten bilgiye, çoğulluktan tekilliğe, kötüden iyiye, sınırlılıktan sınırsızlığa ve bağımlılıktan bağımsızlığa yönlendirilmiştir.
Kadın erkek eşitliği İslam'ın evrensel kurallarından biridir. Ancak Şeriat hukuku toplumsal gelişmenin farklı evrelerindeki baskın koşullar nedeniyle iki cins arasındaki eşitliği bozmuştur.
İnsanlar ne kadar kaba ve duyarsız olursa yasaları da o kadar sert olur. Buna paralel olarak özgürlükleri de aynı oranda kırpılır.
Ne var ki bizim işimiz, Batı uygarlığına karşı çıkmak ya da onu küçümsemek değildir. Yapmaya çalıştığımız, onu bilimsel olarak ele almak ve olması gereken yere oturtmaktır.
Akıl; kavgacı bir ebeveynin yanında, bölünmüş bir evde mutsuz bir çocukluk geçirmiştir; şehvet düşkünü ve isyankar bir anne, gereksiz yere baskıcı ve sert olan zayıf ve ödlek bir baba.
