Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
ŞEHADET VAKTİ
22 Ağustos 1966'da Seyyid Kutub'a idam cezası verildiğinde, Assam el-Attar'ın kitabında anlattığına göre Kutub bu kararı tebessüm ve Allah'a ka-lvuşmanın verdiği büyük bir mutlulukla karşılamıştı. Muhammed Ali Benna'nın dediğine göre Seyyid Kutub'un asılmasına asıl sebep "Yoldaki İşaretler" adlı kitabı idi.
Yüksel yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Türk adı altında Anadolu'ya gelip yerleşen Selçuk oğulları burada büyük bir devlet kurunca hayat şartları gittikçe değişmeye başlamıştı. Zaman geçtikçe, devlet teşkilâtı büyüdükçe İslâm tesiri çoğalınca yeni bir aristokrasi başlamış, hükümdarlar Sultan unvanını almış, vezirler büyük rütbe ve unvanlar almaya başlamışlar, ilim dahi İslâmlık tesiri altında kalmaya başlamıştı. Bundan dolayı hükümdar sarayında siyaset dili resmen Acemce olmuş, Türkçe avam dili olarak kalmıştı. Türkçenin bu suretle ikinci plâna düşmesi, devlet mekanizmasını işleten memur ve şehirli sınıfının oluşması ülkede büyük bir ikilik vücuda getirmişti. Köyde kalan Türk ile şehirdekinin dili, zevki, müziği hatta ahlâk ve adetleri dahi bütünüyle ayrılmış âdeta millet içinde millet oluşmuştu. Bundan dolayı Türk dili, Türk müziği, Türk ahlâkı köyde kalmış, şehirde ise Doğunun özellikle Arap ve Acem'in tesiri ile yeni bir dil, yeni bir müzik ve yeni bir topluluk kurulmuştu. O hâlde Türk köyde kalmış, kozmopolit camia da şehri işgal etmişti. Bu büyük ayrılık neticesinde köylü şehirliyi, şehirli de köylüyü sevmez, anlamaz, bilmez, tanımaz olmuş ve sonunda tahkir etmiştir.
Ayasofya camii kime satıldı?
Soruyor gençler: Gerçekten de Tek Parti devrinde camiler kapatıldı mı? "İbadete kapatılmış olan Ayasofya örneği taş gibi önümüzde dururken başka kanıt aramaya ne hacet" diyorum kendilerine. Bir şaşkınlık vakfesi. Yüzleri karışıyor. Kimilerinin buruşuyor hatta. "Nasıl yani?" diye soruyorlar. Bu bölüm, işte o "Nasıl
Sayfa 215 - TimaşKitabı okudu
"Zaman sana uymuyorsa, sen zamana uy"
Kur'an'da, Sünnet'te ve 1200 küsür yıllık pratikte "Müslüman olmak", içinde yaşanılan ortam ve şartları mümkün olduğunca Allah'ın rızasına uygun hale getirmek şeklinde ortaya konmuşken, modern zamanlarda Müslümanların yeni bir "Müslümanlık anlayışı" arayışıyla çırpındığı görülüyor.
İslâm dışı şartlandırmalar, hâlen günümüz Müslüman'ı üzerinde öylesine baskın bir rol oynamaktadır ki, daha ileri giderek bu şartlandırmalar öylesine putlar hâline getirilmişlerdir ki, tartışmalar arasında geçen bazı İslâmi gerçeklerin ifade edilmesi karşısında ürkenlere bile rastlanabiliyor. Zihinlere İslâm'in öngördügü ilkeler değil, fakat İslâm dışı dünyanın gözümüze taktığı gözlükler yerleştirilmiştir. İslâm'in söyledikleri kendi şartları ve kendi doğruları içinde anlaşılmaktan çok, İslâm dışı ölçütler o şartlar nasıl göstermek istiyorsa öyle algılanmaktadır.
Reklam
Salâhaddin-i Eyyûbi de yanlız Allah (c.c) ibadet eden, hiçbir varlığı ona şirk koşmayan bir ümmete Allah'ın (c.c) iktidar vadettiğini, şartları yerine getirdiğinde Kudüs'ün fethinin ona nasip olacağını biliyordu. Yıllarca cihad meydanlarında üstü başı tozlandı. Her defasında sarığının ve cübbesinin tozlarını bir torba içine silkeledi. Altını sadaka olarak verdi, tözü biriktirdi. Varislerine öldüğünde toz torbasını başının altına koymalarını, Münker ve Nekir gelip, " Bu torbada ne var ?" diye sorduğunda, "Onda Allah yolunda cihad ettiğimin şahitleri var, diyeyim." demişti. Bu çağın Müslümanları da Salâhaddin ve Fatıh gibi Allah (c.c) yolunda toza toprağa belemir, çocuklarına, insanları Islam'a dâvet ederken tozlanmayı, sonra da makbere o tozlarla gitmeyi telkin ederse bu asrın mü'minlerinin önünde de denizler yarılacak, Firavunlar sulara gark olacak, kaleler gibi ülkeler düşecektir.
Kur'andan faydalanabilmenin şartları
Kur'ân'dan yararlanabilmenin birinci şartı muttaki, yani Allah'tan korkan, Hakla bâtılı ayıran ve sålih kimseler arasına girmek isteyen biri olmaktır. Şüphesiz bu Kitap'ta hidayetten başka bir şey yoktur. Fakat kişi, ondan faydalanabilmek için sağlam bir kafa ile yaklaşmalıdır. Her şeyden önce Allah'tan korkan, hakkı seven
İslâm'ın vahyedilmeye başlandığı ilk yıllarda, Müslümanlar kötü bir dünyanın en kötü şartları altında en iyi Müslümanlar olarak kalabilmişlerdir.
Sayfa 105Kitabı okudu
Bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını ve tüm insanları en fazla devrimciler sevdi. KIZILDERE Ancak davası uğruna yaşamını feda eden devrimcilerimiz, Türkiye’nin bütün sorunlarının kaynağının İslam olduğunu bilmiyorlardı. Yani sorunun kaynağını tam tespit edemediler. Bizim sorunumuz Amerika değildi. Bizim sorunumuz İslam’dı. Bu toprağın insanını
Reklam
...Atatürk daima ısrarla belirtmiştir ki, tam manasıyla bir Batılı millet olmak Türk milletinin benliğini kaybetmesi değil, o benliği bütün temel değerleriyle ortaya çıkarması ve sonsuz bir gelişme yoluna koyması demektir. Buna göre Batılı millet olmak, rasyonel düşünmek ve hareket etmek, ilim zihniyeti sayesinde sonsuz bir yaratma ve yenileşme
İman ve İslam'ın Şartları
Biz bu husustaki imanımızı "Amentü billahi..." kavl-i şerifini okumakla daima açıklamış ve ispat etmiş oluyoruz: (أَمَنْتُ ِباللهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَبِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِهِ مِنَ اللهِ تَعَالَى وَالْبَعْثُ بَعْدَ الْمَوْتِ حَقٌّ أَشْهَدُ اَنْ لا إِلهَ إِلَّا اللهُ وَاَشْهَدُ أَنَّ
Sayfa 18 - Yasin Yay. 1.Baskı, 2023 EkimKitabı okuyor
Fazlıoğlu: Evet... Filistin kefiyesi takarak çok çeşitli tepki vermenin belli bir yere kadar anlamı var; gerekli de belki ama yeterli değil kesinlikle. Sorunu çözmek, sonuç alabilmek bu tepkilerden sonra ne yaptığımıza bağlı. Rahatlayıp uyuyorsak, ya da unutuyorsak, ki o da bir tür uyumadır, mevcut yanlışı besleyen başka bir yanlış içindeyizdir demektir. Bakınız Filistin meselesiyle ki bana sorarsanız “İsrail meselesi”demek daha doğruilgili en önemli akademik çalışmaları yine Yahudi entelektüeller yapıyor. Neden? Görgün: İhsan hocam, sanki Filistinde bitiyor da orada başlamıyor gibi. Filistin'in mevcut hali bir sonuç olduğu için, sebeplerin aşılması gerekiyor. Sebepler dünya sistemiyle alakalı. Mesele Filistin'de Yahudilerin mevcudiyetiyle alakalı değil; orada insanların neyse o olarak, insanca yaşayabilmeleriyle alakalı. İbrahim'in analizi de meselenin siyaset ve uluslararası ilişkiler boyutunu işaret ediyor; bu cihet tabii ki önemli, kıymetli ama onun gerisinde bir bağlamı da var. Dine herhangi bir şekilde referans olmadan düzen kurmak ve ilişkileri bu şekilde yürütme talebinin ön şartları ve sonuçları var. Şimdi bunu söylediğiniz vakit geriye ne kalıyor? Geriye ortaya çıkmış olan küçük güç birimleri kalıyor ve o güç birimlerinin aslında... Üçer: İslam dünyası açısından mı söylüyorsunuz? Görgün: Hayır, genel olarak. Kendisine referanslı küçük birimler ortaya çıkıyor ve kendi varlığını muhafazayı ve etkinliğini varlık ilkesi olarak kabul eden ve aynı şekilde aynı şeyi varlık amacı olarak kabul eden birimlerden bahsediyoruz.
Din gününe inanmak
Din gününe inanmak, insanın bakışlarını ve gönül dünyasını bu alemin ötesinde başka bir aleme çevirme konusunda son derece öneme sahip İslam inanç esaslarından biridir. Bu inanç sayesinde hayatın zorlayıcı şartları insanları ezmez. Ahiret inancı sayesinde insanlar bu zorlayıcı şartların üstesinden gelir, sınırlı ömürlerinde ve sınırlı yeryüzünde
935 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.